25 Eylül 2019 Çarşamba

öksürükte fitoterapi


KURU ÖKSÜRÜKTE:
1- tilia floss : ihlamur. 1.5 gr drog 150 cc sıcak suda 10 dakiaka agız kapalı demle
2-Plantaga lanceolata: sinirli ot 3-6 gr/gün
1-4 yaş: 2 gr
4-10 yas:4 gr
>10 yaş: 6 gr.
antitussif etki için 1.5 gr drog 150 cc normal sıcaklıkta su içinde 2 saat bekletilir( dekoksiyon)
ÜSYe için150 cc sıcalk su 10 dakiaka bekletilir( infuzyon)
bisolnatur isimli preparatta bulunur.
3- ALTAEA OFFİCİNALIS: hatmi
Yaprakta soğuk algınlığında antıtüssif.
2 gr ( bir tatli kasıgı) 150 cc sıcak suda 10 dakiaka demlenir.
Expect içinde var .
4- Malva Sylventis: ebegümeci
1.8 dr drog 150 c de dekoksiyon( üzerine normal ısıda su koyup 1-2 dakıka isitmak)

Balgamlı öksürükte:

1- thymus Serpylıum ( ybani kekik)  / T. Vulgarıs (adi kekik): 1.5 gr drog üzerine 150 cc sıcak su 5 dakika infuzyon.Günde 2-4 kere.

2 - çuha çiçeği:  expectoran, kök drogu influenza a ya etkili, bas agrıs ve burun  tık. İleseytreden ateşli üsye de tercih edilir.

çiçek drogu da oz.le pediatride yoğun öksürükte tercih edili.r  2-4 gr / gün dozda

Menura preparatında kekik ve çuha çiçeği bulunur.

3- hedera helix: hazır preparatı bulunur
Prospan

4 .meyan: brobsial sekesyonalrınn yoğunluğunu  azaltır .central öksürük kesicidir.
H1n5 grıibinde antivirla etkısi kanıtlanmıştır.
Dekoksiyon 1 cay kasıgı ( 1 gr. ) 200 cc normal ısıda su koyup 10 dakika kısık ateste kaynatılır. Günde 2-3 kez

5. karaturp: içerdigi kükürtle mukolitik etkili.


 kay: modern ve rasyonel fitoterapi
 Dr.Serdar Özgüç















24 Eylül 2019 Salı

fitoterapi receteleri


. 1. derecede yanık:
tibbi papatya infuzyonu. 1 bardak kaynar suya 2 gr. matricaria agzı kapalı demle .soguyunca yanık bolgesine pansuman yapın.

2- soğuk algınlıgında:
bır bardak kaynar suya 2 gr ıhlamur ciceği agız kapalı 5 dakika demle. içilir.

3- tasıt tutmasında .
0.5- 1 gr zenefil rizomları dekoksıyon seklinde. soguk suya konup kaynamaya baslayınca 5 dakika kısık ateste kaynatılıp soguyunca içilir.

4- kardiyak etkili:,
alıç 1.5 gram drog  infüzyon seklinde 150 cc kaynamıs suda 5 dakika agzı kapalı .
gunde 3 kere.

5- diüretik etki için:
ısırgan otu toprak üst kısmı 2 gr drog 150 cc kaynamıs suda 10 dakika beklet.gunde 3 kez.
ısırganın kökü ise selim prostat hipertofisinde kullanılır.

çocuklarda kullanılan aromatik yağlar


• Citronella : böcek kovucu olarak
• Melisa esansiyel yağı : herpex simplex uçuk
• Mentha piperita : öksürükte
• Anethum graveolens (dere) : bitlenmede
• Çay ağacı yağı : antibakteriyel ve antifungal diaper rashta
• Biberiye : 10 yaş sonrası sınavlarda konsantrasyon sorunu çeken çocuklarda lavanta yağı ile birlikte
• Gül esansiyel yağı : uyku probleminde 

YANIKLARDA FİTOTERAPİ




Aynısefa (Calendula sp.) çiçeklerini ve sarı kantaron (Hypericum perforatum) çiçekli topraküstü kısımlarını taşıyan merhemler, yanık ve yaralarda etkili .
 Bu iki bitkiyi birlikte ya da ayrı ayrı taşıyan formüller, hem ağrıyı giderici hem de antiseptik özellikte olup iyileşme süresini kısaltır. 

Sarı kantaron çiçeklerinin saf zeytinyağı içerisinde bekletilmesiyle hazırlanan yağlı maserat etkili bir yara ve yanık ilacı olarak kull. 
Sarı kantaron yağının güneş yanıklarının tedavisinde, uygulama sadece geceleri yapılmalı ve gündüz ciltten silinmeli.  *İçerisindeki HİPERİSİN güneş ışınlarına hassasiyeti arttırmaktadır.

Matricaria recutita: Yanık bölgedeki ödemin ve kaşıntının giderilmesi için.  İnfüzyonu hazırlanır. ( 1 bardak kaynar suya 2 gr atılıp agzı  kapalı 5 dakika demlenir)   Biraz soğuyunca yanık bölge silinir veya papatya suyu ile banyo yapılir.

Lavandula angustifolia, lavanta yağı

Hamamelis virginiana, Cadı fındığı

Nigella sativa, Çörek otu.

yeşil çay (Camellia sinensis), 
üzüm (Vitis vinifera) çekirdeği, 
Meryemana dikeni (Silybum marianum) ve retinoitlerin, cildi güneş ışınlarının yol açtığı kanserden koruduğu, oksidatif stresi, inflamasyonu ve hücre DNA hasarını önlediği gösterilmiştir..

Aloe vera jel formüller cilt hasarlarının tedavisinde başarılıdır.

otoimmun hastalıklarda fitoterapi



MULTİPL SKLEROZ FİTOTERAPİ :

 120 mg 2x1 (12w) gingko bilobanın bilişsel fonksiyonlarda iyileşme

 çin tıbbından Radix Angelicae Sinensis, Radix glycyrrhiaze, Radix Paeoniae Rubra, Radix rehmanniae Preparata, and Bombyx Batryticatus (aralarında en fazla kullanılan ) relaps aralığını uzattığı ve klinik skorlamada iyileşme görülmüştür.

amerikan Gingsengin (Panax quinquefolius) kronik yorgunlukta etkili olabileceği çalışmalarda gösterilmiştir (200‐400mg)


D vitamini takviyesi (antiinflmatuvar) günlük 1000 ünite 60‐80 ng /ml ve omega 3



• 500 mglık achiella millefolium MS hastalarında yıllık relaps oranını azalttığı 75 MS hastasında randomize kontrollü klinik çalışmada görüldü.
 • Nanokurkuminin 500 mg TH 17 fonksiyonlarını azalttığı ve IL 17 düzeylerini düşürdüğü görülmüştür.
• THC/CBD (2,5mg=120 mg) 160 hastada çift kör randomize çalışmada MS e bağlı spastisiteyi azalttığı gözlendi
• Thai çi‐ yoga hayat kalitesini yükselttiği ve kronik yorgunluğu düzelttiği gözlendi



SİSTEMİK LUPUS ERİTAMATOZUS TEDAVİ

 çin tıbbında kullanılan  trıpterygıum wılfordıı isimli bitki içerdiği diterpenoid yapıdaki triptolid isimli sekonder metabolit antiinflamatuvar ve immün süppresif etkisi ile kullanılmıştır. • 26 vaka çalışmasında diskoid lupusda kullanılmıştır • Genelde önerilen 2x200 mg kök extraktıdır.



Unca tomentosa (cat claw) kedi pençesi olarak bilinen immün stimulan antiinflamatuvar etkiantikanser DNA repair özelliğinden antiartittik özelliğine kadar kullanım alanı vardır. • Ağaç kabuğunun sulu extraktı, tentürü, dekoksiyonu günde 2 kez 150 ml tentür 2x4 ml kapsül 3x1 gr (kabuklar küçük parçalara ayrılır üzerine geçecek kadar su koyulur ve 15‐20 dk su yarıya inecek şekilde kaynatılır kalan su süzülüp soğutulur ve bu sulu bitkisel çözelti 2‐3 gün kullanılabilir) • Standartize extraktı pentasiklin oxindole alkaloidleri üzerinden yapılır.%1,3 altında olmamalı 1x250‐300 mg

Detoks banyosu magnezyum sülfat banyosu + lavanta yağı ağrı ve cilt için yapılabilir. 200 ml veya 1 poşet + 5‐10 damla lavanta yağı • Klorella veya spirilluna • Urtica dioica çay şeklinde aglutunini in vivo olarak önleyebilir. • Cordiseps sinensis (2‐4gr kurutulmuş toz) ve artemisinin (0,6 gr) vaka çalışmalarında lupus nefritinin rekkürensini önlemiştir. • Metil sulfonil metan 2000mg‐8000 mg günlük 3x1 gr artritte öner

HAŞİMOTO TİROİDİTİ TEDAVİ

 Fitoterapi: Fucus vesiculosus (esmer su yosunu); flucoxanthin isimli flavanoidi içerir antioksidan özelliği mevcut t4 hormonun t3 çevrilmesine yardımcı olur mineral (selenyum, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve çinko bulunur) vitamin olarak (A, D, E, K, B2, B3, ve B6) •

Fucus ayrıca kolesterol birikimi ile ilişkili bir enzim olan kandaki transsialidaz aktivitesini azaltma yeteneğine de sahiptir.
 Bu azalmış metabolizmanın hiperlipidemi ile ilişkili olması nedeniyle düşük işlevli tiroid bezi olan hastalara fayda sağlayabilir.

 Tentür: 1:5 %25 etanol 2‐6 ml 2 doz/infüzyon şeklinde de kullanılabilir kurutulmuş  tozu 2‐5 gr günde 2 doz
Yan etki: alerjik uzun süreli kullanımda yüksek iyot alımı ve hipertiroidiye yol açabilir.



Adaptojenlerden: ashwagandha 1:2 %70 ethanol kök 10‐60 damla veya sütte dekoksiyon.
 • Diğer adaptojenlerden yorgunluk ve diğer semptomlar için Glycyrrhiza glabra tentür, sulu extrakt veya dekoksiyon
• Panax gingeng özellikle antiinflamatuvar, kronik yorgunluk ve kognitif fonksiyonlar üzerinde etkilidir. Günlük 200‐400 mg  %2‐3 gingsenoid standartizasyon
• Nigella sativa ile yapılan randomize kontollü çalışmada (n=40 22‐50 years) Tiroid uyarıcı hormon (TSH) ve anti‐tiroid peroksidaz (anti‐TPO) antikorlarının serum konsantrasyonları azalırken, 8 haftadan sonra Nigella sativa ile tedavi edilen grupta serum T3 konsantrasyonları arttı.
 • Ganoderma lucidum : 1:5 %70 alkol tentür 30‐90 damla
• Berberis, curcuma longa, silybum marinum, Mahonia aquifolium (berberin)
• Selenyum takviyesi(iyodotironin deiyodinaz D2  seleno enzimdir T4ü aktif T3 e çevirir



TİP 1 DM FİTOTERAPİ

 • Gingsenoidler panax gingseng in vivo ve invitro olarak pankreatik beta hücrelerinin apoptozisini önler.
 • Berbersi vulgaris berberine non‐obez diyabetik farelerde kan şekerini düşürüp; pankreas beta hücrelerine karşı koruyucu etkisi görüldü. Genelde 3 doz şeklinde standartize berberine alkoloidi 900‐2000 mg arası kullanılmıştır. Ve slybrium marianum biyoyararlanımını arttırır.
• ECGC de pankreas beta hücrelerine karşı koruyucu etkisi mevcut Epigallocatechin gallate obez olmayan diyabetik farelerde tip 1 diyabetin başlangıcını geciktirir.
 • Silybum marianum : deve dikeni hepatoprotektif 3x140 mg

Aloe vera extraktı 300 mg/kg dozunda pankreatik beta hücrelerinde rejenerasyonu arttırıp insülini arttırdı insan ve hayvanlarda. Extrakt insan dozaj 2x300 mg
 • Urtica dioica hidroalkolik tentürü kullanılabilir.
r • Olea europaea L kuru yaprak extraktı islet hücrelerine etki eder. İnvivo çalişma günlük doz 500‐1000 mg
• Tip 1 diabetli 100 çocukla yapılan bir anket çalışmasında diabetlerinin %52 sinin diabet başlangıcının ilk 6 ayında aloe vera, morus alba yaprağı ve urtica dioica kullandığı görülmüştür.


Dr.Ahmet Aydınalp


Cilt hastalıklarında kullanılan fitoterapötik ilaçlar

 1-CADI FINDIĞI, Hamamelis virginiana:
 Küçük deri lezyonları, çürük, şişlik, ezilme, burkulma, kesik, sıyrık, hafif yaralanmalar, zehirsiz böcek sokması, güneş yanığı ve pişiklerde; mukoza ve ciltteki lokal enfl. tedavisinde kullanılır..
HAMETAN ®

2- SENTELLA, Centella asiatica , Gotu kola:
Kurutulmuş toprak üstü kısımları yara, yanık ve çeşitli cilt hast. tedavisi ile keloid ve hipertrofik yara izlerinin önlenmesinde etkilidir.
Haricen, kütanöz deri enfeksiyonlarında,  ve ameliyat sonrası sikatrizasyon oluşumunda topikal olarak kullanılır. oral kullanımda kan şekerini yükseltebilir.
MADECASSOL®

3-BUĞDAY   Triticum vulgare L:
Antioksidan, epitel dokuyu besleyerek yaraların çabuk iyileşmesini sağlar; cildi yumuşatıcı, nemlendirici ve besleyici olarak kullanılır.
 FİTO®

4-ARNiKA  Arnica montana:
Yaralanmalar ve kazalarda (burkulmalar, çıkıklar, ezilmeler, hematom, kırık nedeniyle oluşan ödem), böcek ısırığıyla oluşan enfl. diş eti iltihabı ve aftlarda, dudaktaki mukoz membran enfl., 
 Hassas kişilerde kontakt dermatite neden olabilir.
ARNİKA® ,

5- Allium cepa , Soğan: primer yara iyileşmesini stimüle ederken, fizyolojik olmayan skar formasyonunu önler.keloidal fibroblastların büyümesini inhibe eder
CONTACTUBEX:  

 Hipertrofik ve keloidal skarlar, operasyon, amputasyon, yanık ve kaza sonrası hareket kısıtlayıcı ve görüntü olarak rahatsızlık verici skarlar. Dupuytren kontraktürü, travmatik tendon kontraktürü ve skatrisyel skarların tedavisinde endike

21 Eylül 2019 Cumartesi

alerjiye direnç kazandirmak

orta büyüklükte 6 -7 tane keçiboynuzu güzelce yıkanıp 3-4 cm boyutunda kırılarak kaynamakta olan 500 cc kaynar suya atıklarak kısık a ateşte 7-8 dakika kaynatılır.c
soğuduktan sonra cam şişeye konur , bu şekilde 3 gün kalabilir .3 günde bir taze hazırlannalı. sabah ve aksam ac karna bir cay bardağı içilir. 1 ay boyunca kullanılır .yılda 2-3 defa tekrarlanır.

20 Eylül 2019 Cuma

Alerjik Çocugun Odası:




allerjik durumlarda ozellikle akar ve ev tozu alerjisinde evi sık sık havalandırmak, çocuğun odasında halı ve kilimleri kaldırmak, sık sık ev tozunu nemli bir bezle almak gerekir. perdeler de yıkanabilir olmalı, 2 haftada bir 60 derecede yıkanmalıdır. yatak carsafları ve yastık kılıfları haftada bir değiştirilmeli, 60 derece de yıkanmalıdır. 60 derecede akarlar ölür. bu arada yatakları da hepa filtreli süpürge ile süpürmelidir.
haftada bir akar spreyi ile yatak ve yastık kılıfları spreylenmelidir.
akar spreyi aromaterapi yağları ile hazırlanabilir . cay ağacı , okalıptus, biberiye , nane, karanfil , palmaroza yağları akarlara etkilidir..

19 Eylül 2019 Perşembe

allerjik rinit

Nazal konjesyon, rinore, paroksismal hapşırık ve burun kaşıntısı semptomlarından en az ikisinin gün içerisinde 1 saatten fazla ve birbirini izleyen en az 2 gün süre ile gözlenmesi durumunda AR düşünülmelidir.
Hastalık sıklıkla üst solunum yolunun tamamını ve konjonktivayı, bazen de alt solunum yollarını tutup aynı kişide astımla beraber olabilmektedir

İntermittan/Mevsimsel AR (MAR) :
Semptomlar polen mevsiminde ortaya çıkmaktadır. Ot ve ağaç polenleri ile mantarlar gibi dış ortam allerjenleri neden olmaktadır. Semptomlar haftada 4 günden az veya toplamda 4 haftadan daha kısa sürmelidir.

Persistan/Perennial AR (PAR) :Yıl boyu semptomları devam eden AR tipidir. Ev tozu akarları, hamam böcekleri, mantar/küf, evcil hayvan epitel ve dokuları gibi iç ortam allerjenleri etkendir. Semptomların haftada 4 günden daha uzun ve en az 4 hafta süre ile varlığı gerekmektedir .

AR’li hastalarda burun mukozası ödemli, şiş, sulu açık renkli akıntı ile kaplı, açık mor renkten soluk pembe renge değişen bir görünümdedir.
Anterior rinoskopi ile burnun ön 1/3 kısmındaki anatomik yapı, septum ve orta meatusu değerlendirmek mümkündür. Orofarinks muayenesinde postnazal akıntı ile farinkste kaldırım taşı görüntüsü mevcuttur. Allerjik selam, kronik venöz göllenmeye bağlı oluşan gözaltı morlukları fizik muayenede dikkat edilmesi gereken noktalardır.

allerjik hastalıkların tarama ve teşhisinde total IgE ölçümü rutin olarak önerilmemektedir.
 Deri prik testi (DPT) IgE-aracılı allerjinin tespitinde yaygın olarak kullanılan en önemli laboratuvar araçlarındandır.

Özgün allerjenlerin saptanmasında DPT ve invitro testler aracılığı ile bakılan spesifik IgE (sIgE) önemli rol oynamaktadır.

Nazal smear ile AR’li hastaların % 62’sinde nazal eozinofili saptanmaktadır. Nazal smeardaki eozinofil oranına göre AR şiddeti derecelendirilmektedir.

AR teşhisinde noninvaziv ve kolay bir teknikle ölçülebilmesi nedeni ile nazalNO son yıllarda ilgi çekmektedir.MAR’da nNO düzeyleri artarken, PAR’da ise gözlenmemektedir .

AT:
2 yaşın altındaki çocuklarda görülen persistan rinitlerde AR dışındaki durumlar düşünülmelidir. Adenoid hipertrofisi, akut ve kronik sinüzit, konjenital anomaliler (koanal atrezi), yabancı cisim ve nazal polipler bu yaş grubu çocuklarda sık rastlanan rinit nedenlerindendir.
Burunda tek taraflı semptom, sadece konjesyon, mukopürülan akıntı, posterior rinore, ağrı, rekürren burun kanaması ve anozmi gibi şikayetler bulunduğunda AR tanısından uzaklaştırmalıdır .

AR ile birlikte atopik dermatit-egzama, astım, allerjik konjonktivit, kronik öksürük, larenjit ve gastro-özofageal reflü başlıca komorbit durumlar arasındadır. Astımlı hastaların yaklaşık 2/3’ünde AR, AR’li olguların 1/3’ünde ise astım gelişmektedir.

Nazal obstrüksiyon ve sensitizasyon nedeniyle oluşan östaki disfonksiyonuna bağlı olarak AR’li çocukların %21’inde otitis media gelişmektedir

Osteomeatal kompleksin etkilenmesine bağlı, özellikle PAR ve küf allerjisi olanlarda daha sık olmak üzere AR’li hastaların yarısında sinüzit görülmektedir. Bu hastalarda sinüzit; preseptal selülit, periostit ve subperiostal apse gibi ciddi komplikasyonlarla seyredebilmektedir

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan hastaların  %75’inde AR semptomları izlenmekte ve %69’unda DPT pozitif bulunmaktadır.

 AR’li hastalarda uyku bozukluğu, yorgunluk, okul performans bozukluğu, mental, emosyonel ve sosyal problemler görülebilmektedir

Tedavide oral veya topikal antihistaminikler ve topikal veya sistemik kortikosteroidler en sık kullanılan ilaçlardır

Antihistaminikler AR tedavisinde hastalığın şiddetine bakılmaksızın topikal veya oral yolla kullanılabilir. PAR tedavisinde intranazal antihistaminiklerin kullanılmaması tavsiye

KS: Erken ve geç semptomları inhibe eden en etkili tedavidir. Göz semptomları üzerinde de etkilidir.
Terapötik düzeye 7 saat içerisinde, maksimum etkinliğe 2 haftada ulaşırlar. Semptomlar intermittan/ mevsimsel ise maksimum semptom kontrolü için mevsim öncesi kullanıma başlanmalıdır. Beklametazon hariç diğer topikal steroidlerin hipotalamo-pitüiter-adrenal aksa yan etkisi yoktur.

 Birçok araştırmada bir antihistaminik veya LTRA ile birlikte intranazal kortikosteroid kombinasyonu üzerine çalışılsa da, çoğunlukla sonuçlar kombinasyon tedavisinin tekli intranazal steroid tedavisinden daha etkili olmadığı yönündedir

dekonjestan: Nazal konjesyon üzerine etkili iken kaşıntı, hapşırık ve rinorede etkisi azdır.

Çalışmalarda montelukastın MAR ve astımlı hastalarda nazal ve bronşiyal semptomları azalttığı bildirilmiştir. Aynı zamanda montelukast kullanımı ß-agonist kullanım ihtiyacını da azalttığı da gösterilmiştir. Özellikle astım ile birlikte olan AR olgularında tercih edilebileceği belirtilmiştir.
 MAR tedavisinde plaseboya göre daha etkili, oral H1 antihistaminiklere eşdeğer ve intranazal kortikosteroidlere göre daha zayıf bir etkiye sahip olduğu bildirilmiştir


Asthma Allergy Immunol 2017;15:1-16


17 Eylül 2019 Salı

sürekli huzursuz, ağlayan çocuğa yaklaşım

Baş-Boyun :

1. Meninjit   a
2. Kafatası kırıkları /subdural hematoma
3. Ağızda yabancı cisim
4. Herpes stomatit,
5.Herpanjina
6.Glokom. Gözde yabancı cisim (en çok kirpik) b
7. Korneal abrazyon  b
 8. Otitis media b
9. Caffey's hastalığı (infantil kortikal hiperostozis)
10. Çocuk istismarı a
11. Prenatal/perinatal kokaine maruziyeti

 B. Mide-Barsak

 1. Hava yutma (uygunsuz besleme/ gaz çıkartma yöntemleri)
2. Gastroenteritis b
3. İnvajinasyon, Volvulus , Apendisitis a
4. Kabızlık
5. Anal fissür b
6. 7. İnek sütü proteini intoleransı Laktoz intoleransı
8. Gastroözefageal reflü/özefajitis

C. Kalp-Damar-Akciğer :

1. Konjestif kalp yetmezliği a
2. Supraventriküler taşikardi a
3. Aorta koarktasyonu a
4. Pulmoner arterden sol pulmoner arterin çıkış a nomalisi a
5. Pnömoni

 D. Boşaltım sistemi

1. Testis torsi yonu
2. İnkarsere herni
3. İdrar yolu enfeksiyonu

E. Cilt:

 1. Yanık
2. Parmak, penis gibi çıkıntılı bölgelerin bir madde ile dolanması ( K ı l t u r n i k e s i s e n d r o m u g i b i )
3. pişik, Dermatit
4. Böcek ısırması

 F. Kas-İskelet

1. Çocuk istismarı a
 2. Düşmeye bağlı ekstremite kırıkları , Yumuşak doku hasarı
3. Septik Artrit/Osteomiyelit, Sellülit,

G. Toksik/metabolik

 1. İlaçlar: antihistaminikler, atropin ve türevleri , adrenerjikler, kokain (pasif alım dahil), aspirin, narkotik yoksunluk sendromu a
 2. Metabolik asidoz is, hipernatremi, hiponatremi, hipokalsemi, hipoglis emi a
 3. Boğmaca aşısı tepkileri

H. Çeşitli
 1. Kawasaki hastalığı
2. Yetersiz beslenme veya açlık
3.Orak hücreli anemi krizi
 4. Diş çıkarma

a: hayati önem
b en sık


Doç. Dr. Hayri Levent YILMAZ
 Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
 Çocuk Acil Tıp Birimi


aşı takvimi 2019

14 Eylül 2019 Cumartesi

pnömoni

 İki yaşın altında çocukların %80’ininde viral etkenler ( RSV en sık) sorumlu iken, daha büyük çocuklarda özellikle 10-16 yaş arasında viral etkenlerin daha az sıklıkla pnömoni nedenidir.

Toplum kökenli pnömoni tanısı ile izlenen olguların %2-50’sinde bakteriyal patojenler izole edilmektedir.
 Viral ve bakteriyal patojenlerin birlikteliği % 23 oranında gösterilmektedir

 Atipik pnömoni etkeni % 3-23 oranında izole edilmekte, süt çocuğunda C. Pneumonia ve daha büyük çocuklarda M. Pneumonia izole edilen patojendir ..
Erişkinden farklı olarak Legionella çocuklarda nadiren izole edilmektedir.

 Toplum kökenli pnömoni de ne zaman hastaneye yatış önerilir?
 1- Orta veya ağır pnömoni geçiren olgular yatarak tedavi edilmelidirler.
 2- 3-6 aydan küçük çocuklar bakteriyal pnömoni düşünülüyorsa yatarak tedavi edilmelidir
 3- Yüksek virulansa sahip patojenlerin yol açtığı pnömoniler yatarak tedavi edilmelidir (MRSAmetisilin dirençli staphylococcus aureus gibi).
4- Evde bakımı ve takibi yeterli olmayan olgular yatarak tedavi edilmelidir

solunum sıkıntıısı kriterleri:
1- takipne,
 solunum sayısı / dk
 0-2 ay > 60
 2-12 ay > 50
1-5 yas > 40
 >5 yaş > 20
 2- Dispne
3- Çekilmeler (suprastermal, interkostal veya subkostal) -
4-İnleme
5-Burun kanat solunumu
6- Apne
7-Mental durumda değişiklik
8- Puls oksimetri < %90 (oda havasında)

lab:

Pnömoni tanısı ile izlenen olguların çoğunda beyaz hücre sayısı yüksek olup bakteriyal ve viral ayrıma yardımcı olmamaktadır. Poliklinikte pnömoni şüphesi olan olgularda tam kan sayımına gerek yoktur ancak ağır vakalarda yaklaşım açısından yararlı olabilir.Ağır pnömonili olgularda tam kan sayımı yapılmalı,

akut faz reaktanları:
polinikten pnömoni tanısı ile takip edilenlerde rutinde istenmemelidir. Ağır enfeksiyonlarda klinik yaklaşımda yararlı bilgiler verebilirler. 29- Ağır pnömoni nedeniyle hastaneye yatan veya pnömoniye bağlı komplikasyon görülen olgularda akut faz reaktanları tedaviye yanıtı değerlendirmede kullanılabilirler. Akut faz reaktanları viral ya da bakteriyal patojeni ayırmada yeterli değillerdir ancak hastanede yatarak tedavi gören olgularda başlangıçta bakılan CRP veya prokalsitonin düzeyinde düşme klinik düzelme ile korele olabileceğinden pnömoni rezolüsyonunun objektif bir bulgusu olabilir

Pnömoni şüphesi olan tüm olgularda puls oksimetri bakılmalıdır.
Hipoksemi varlığı tedavinin nerede verileceğini ve ileri tanısal testlere ihtiyacı belirler

Poliklinikte takip edilebilecek kadar kliniği iyi olan olgularda pnömoni tanısını koymak için akciğer grafisine gerek yoktur.
 Solunum sıkıntısı olan veya hipoksemisi olan olgularda PA ve lateral akciğer grafisi önerilmektedir. Antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen olgularda parapnömonik efüzyon, nekrotizan pnömoni ve pnömotoraks gibi komplikasyonları değerlendirmek için akciğer grafisi önerilmektedir

 İlk Akciğer Grafisi:  Pnömoni tanısı ile servise yatırılan tüm olgularda PA ve lateral akciğer grafisipnömoninin varlığı, yaygınlığı ve parankimin filtrasyonunun yapısını belirlemek, komplikasyonları saptamak ve tedaviyi düzenlemek için gereklidir.

Tedaviye yanıtı beklendiği gibi olan olgularda kontrol akciğer grafisine gerek yoktur.
 Beklenen klinik düzelme olmadığında, antibiyotik tedavisinin 48-72 saati içinde kliniği bozulan olgularda kontrol akciğer grafisi önerilmektedir.

ted:
 ayaktan tedavi:
Türk Toraks Derneği ‘’çocuklarda toplum kökenli pnömoni tanı ve tedavi rehberi’’ ayaktan tedavide 5 yaşın altında Amoksisilin, 5 yaş üzerinde yine Amoksisilin, atipik patojen düşünülüyorsa Makrolid grubu antibiyotikleri önermektedir

İnfluenza salgını varsa, orta ve ağır pnömoniler de olgunun kliniği bozuluyorsa influenza sonucunu beklemeden antiviral tedavi başlanabilir. Erken başlanan tedavi maksimum yarar sağlar ancak 48 saat sonra özellikle ağır vakalarda antiviral tedavi başlanabilir..

Yatan hastada tedavi:
Aşısı tam, okul çağı çocuklarına serviste yatıyorsa ve penisilin direnci yüksek değilse ilk seçilecek antibiyotik ampisilin veya penisilin G olmalıdır.
 Aşısı tam olmayan, penisilin direnci yüksek olan bölgelerde yaşayanlara, hayati tehlikesi, ampiyemi olan süt çocuğu veya çocuklarda ilk seçilecek antibiyotik seftriakson olmalıdır.
 Seftriakson direnci yüksek olan bölgelerde vankomisin 3. kuşak sefalosporinlere göre daha etkin bulunmuştur.
Atipik pnömoni düşünülen olgularda makrolid tedavisi beta laktam ile kombine olarak verilmesi önerilmektedir.
S. Aureus düşünülen olgularda beta laktama ilaveten vankomisin ya da klindamisin önerilmektedir.



Şişli Etfal Hastanesi T›p Bülteni, Cilt: 49, Say›: 3, 2015



Anafilaksiye Genel Bir Bakış

  Anafilaksiye Genel Bir Bakış Dr.NevinKURT   Anafilaksi u Alerjinin, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen en ciddi klinik tablosud...