27 Aralık 2019 Cuma

d vit dozu

D vitamini eksikliğini önlemek için, Endokrin Topluluğu kendi uygulama rehberlerinde;

infantlarda ilk bir yıl için günlük  400-1000 IU (2000 IU’ye kadar güvenli),

1-18 yaş arasındaki çocuk ve adölesanlar için günlük  600-1000 IU (4000 IU’ye kadar güvenli),

18 yaş üzeri erişkinler için ise günlük 1500-2000 IU (10,000 IU’ye kadar güvenli)
D vitamini desteği önermektedir.

Bununla birlikte obez kişilerde, Malabsorbsiyon sendromu olan hastalarda, glikokortikoid ve antiepileptik ilaç kullanan kişilerde daha yüksek dozlar gerekebilir


* Wacker M, Holick MF. Vitamin D-Effects on Skeletal and Extraskeletal Health and the Need for Supplementation. Nutrients 2013;5:111-48

20 Aralık 2019 Cuma

fontanel

Ön fontanel en erken 3 ayda, en gec 24 ayda kapanır .
arka fontanel en gec 2.3. ayda kapanır.
Fontanel kapansa bile sütürler genişleyerek beyin gelişimi devam eder. aylık kafa cevresi ölçümü ile takip yapılır.
Fontanel kapanıklıgında D vitamini vermeye devam etmeli.,
Fontanel geç kapanması D vit . eksikliği ile ilgili olabilir ama erken kapanmasının D vit ile ilgisi yoktur.
arka fontanel genisliği hipotiroidi ile ilgili olabilir.

17 Aralık 2019 Salı

adrenalin kullanımı

Adrenalin in 1/1 lik, 1/2 lik , 1/4 lük formları var.
Doz: 0.01 mg/kg

**anaflakside kullanımı:
1:1.000 lik İM:
bu da 1/1 lik adrenalinde 0.1 dzym/kg a tekabül ediyor.
anaflaksi de 1:1.000 lik adrenalin 0.1 dizyem/kg yapılır.
10 kg a 1dz ; 20 kg a 2 dz; 30 kg a 3 dz.
max . doz cocuklarda 3 dizyem, erişkinde 5 dizyem dir..

**CPR da kullanımı:
1:10.000 lik adrenalin kullanılır. İV yada İO.
1:10.000 lik elde etmek için:
1/1 lik =10 cc ye, 1/2 lik =5 cc ye 1/4 lik = 2,5 cc ye tamamlanır , Serum fizyolojik ile.
1 dizyem/kg uygulanır İV
5 dakikada bir tekrar edilir.

**eğer CPR da endotrakeal yolla uygulanacaksa
1: 1.000 likten 1 dzym /kg. ET. hemen 5 cc SF verilip, 5 etkin solutma yapılır.

**eğer İV perfuzyon şeklinde uygulanacak sa
0.1 - 0.2 microgram / kg / dakika
100 cc % 5 DX. içine 0.6 X kg kadar mg Adrenalin koyup
1 cc /saat = 1 mcgr / kg/ dak gidiyor demek.

krupta:
< 4 yas , ( <20 kg. ) : 1/1lik ten 2.5 cc
> 4 yas: 1/1likten 5 cc ( + 3 cc SF ile sulandırarak) nebul ile.

16 Aralık 2019 Pazartesi

İNFLUENZA

İnfluenza belirtileri ve bulguları, çocuğun yaşına ve daha önce virüsle karşılaşıp karşılaşmadığına göre değişmektedir.

 İnfluenzanın klasik şekli ateş, baş ağrısı, myalji ve halsizlikle başlar.
Bu ilk belirtileri boğaz ağrısı, öksürük ve burun  akıntısı izler.
Klinik tablo çocuğun yaşına ve daha önce influenza virüsleriyle karşılaşıp belli bir bağışıklık geliştirip geliştirmediğine bağlı olduğu için, küçük çocuklarda, daha önce influenza virüsüyle karşılaşmamaya da bağlı olarak ateş daha yüksek; başlangıçtaki solunum dizgesi yakınmaları daha az; iştahsızlık, bulantı-kusma gibi mide-bağırsak yakınmaları daha sık ve febril konvülsiyon geçirme eğilimi daha fazla olabilir.

On üç yaşından büyük çocuklarda ve yetişkinlerde en ağır hastalığa neden olan influenza A’dır (H3N2). Bunu sırasıyla influenza B ve mevsimsel influenza A (H1N1) izlemektedir .

On üç yaşından küçük çocuklarda hastalık semptomlarının şiddetiyle virüs serotipi arasında bir ilişki kurulamamıştır.
Yakınmalar, genellikle iki-beş gün içinde hafiflemeye başlar.
 Şiddetlenen veya yeni ortaya çıkan ateş gibi belirtiler ve bulgular, akut sinüzit başta olmak üzere komplikasyon geliştiğinin bir habercisi olabilir.
Özellikle küçük çocuklarda öksürüğün haftalarca devam etmesi, şiddetinde ve sıklığında tedrici bir azalma olmak koşuluyla, normal sayılabilir.
Büyük çocuklarda ise postinfluenza astenisi denen, hastalık sırasındaki bitkinliğin devam etmesi ve çabuk yorulma yakınmalarıyla kendini belli eden bir durum görülebilir .

Çocuklar başlıca influenza vektörlerinden olup,
 • İki -hatta beş- yaşından küçükler
• Kronik pulmoner (örn. astım), kardiyovasküler (hipertansiyon hariç) renal, hepatik,hematolojik (örn. orak hücreli anemi), nörolojik, nöromüsküler, metabolik (örn. diyabetes mellitus) hastalığı olanlar
• Bağışıklığı baskılanmışlar
 • Gebe veya loğusalığının ilk iki haftası içinde bulunanlar
 • On dokuz yaşından küçük olup uzun süreli aspirin tedavisi alanlar
• Morbid derecede obez (vücut kitle dizini ortalamanın 2,33 standart sapma üstünde) olanlar
• Bakımevinde kalanlar için influenza geçirmek,
yaşamı tehdit eden bir hastalık geçirmek anlamına gelebilmektedir. Bir başka deyişle, bu çocuklar, ağır veya komplikasyonlu influenza enfeksiyonu geçirme açısından risk altındadırlar .


Otitis medya İnfluenzaya yakalanan çocukların % 10-50’sinde ve grip yakınmalarının başlamasından üç-dört gün sonra görülür .
İnfluenza virüslerinin meydana getirdiği larengotrakeobronşit şiddetlidir ve bakteri süperenfeksiyonuna çok açıktır. İnfluenza, astım ataklarını tetikleyebilir.

İnfluenza pnömonisi, en sık olarak, influenzayı ağır veya komplikasyonlu geçirme riski taşıyan, küçük çocuklarda gelişmektedir.
 Staphylococcus aureus veya Streptococcus pneumoniae ile koenfeksiyon veya postenfeksiyon şeklinde görülebilir. Bu hastaların çoğunun önceden herhangi bir tıbbi sorunu bulunmaması dikkat çekicidir . Genellikle hafif ve kısa süreli olmasına karşın influenza pnömonisine karşı, S. aureus koenfeksiyonunun ağır, hatta fatal olabilen seyri nedeniyle tetikte olmak gerekir.


Merkezi sinir sistemi komplikasyonlarının başlıcaları ansefalopati, febril konvülsiyon, Reye sendromu, aseptik menenjit, akut serebeller ataksi, transvers myelit, Guillain-Barré sendromu ve akut dissemine ansefalomyelittir.

Akut myozit influenza A’dan çok influenza B enfeksiyonları sırasında görülen, etkilenen kasta aşırı derecede duyarlık, şişme, kreatin fosfokinaz derişiminde belirgin artış, myoglobinüri ve böbrek yetmezliği ile kendini gösteren bir klinik tablodur. Etkilenen kaslarda virüsün kendisi saptanmışsa da myozitin patojenezi henüz aydınlatılamamıştır.

Koenfeksiyon olarak S. aureus ve S. pneumoniae ile bakteremi de gelişebilir.

İnfluenzaya tanı koyma sürecinde en önemli nokta, hastanın influenza olabileceği şüphesini akla getirmektir.
 İnfluenza mevsimi sırasında bir çocukta
• Odağı belirsiz ateş
• Ateş veya hipotermi ile birlikte ağır hasta görünüm
• Çocuk hastanede yatıyor olsun ya da olmasın, ateşle birlikte akut olarak başlayan solunum yolu enfeksiyonu belirtileri ve bulguları
• Ateş ve altta yatan kronik akciğer hastalığının alevlenmesi varsa influenzadan şüphelenilmelidir

Virüsün yayılımı, genellikle hastalığın başlangıcından sonraki ilk beş gün içinde olur; Küçük çocuklar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler virüsü hastalık belirtilerinin ve bulgularının kaybolmasından sonra haftalar-aylar boyunca çıkarabilecekleri için bu hastalardan ilk beş günden sonra da örnek alınabilir.

Amerikan Pediyatri Akademisi ve Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, temas öncesi profilaksinin
 • İnfluenza aşısının kontrendike olduğu, ağır veya komplikasyonlu influenza geçirme açısından risk altındaki çocuklar
 • İnfluenza aşılamasını izleyen iki hafta boyunca ağır veya komplikasyonlu influenza açısından risk altındaki çocuklar
 • Yirmi dört aydan küçük, ağır veya komplikasyonlu influenza geçirme açısından risk altındaki bağışıklanmamış çocuklarla sürekli yakın temasta bulunması beklenen aile bireyleri veya sağlık çalışanları
• Ağır veya komplikasyonlu influenza açısından risk altındaki çocukların yaşadığı kurumlardaki bağışıklanmamış personel ve çocukla
 • İnfluenza aşısına yanıt vermeme olasılığı bulunan çocuklar (influenza bağışıklamasına ek olarak)
 • Dolaşımdaki influenza virüsü mevsimsel influenza virüsünden farklı bir sereotipten ise ağır veya komplikasyonlu influenza açısından risk altındaki çocuklar ile bunların aile bireyleri ve yakın temaslıları ile sağlık hizmeti veren kişiler için söz konusu olabileceğini belirtmektedir.

Amerikan Pediyatri Akademisi ve Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, temas öncesi profilaksinin • İnfluenza aşısının kontrendike olduğu, ağır veya komplikasyonlu influenza geçirme açısından risk altındaki çocuklar • İnfluenza aşılamasını izleyen iki hafta boyunca ağır veya komplikasyonlu influenza açısından risk altındaki çocuklar • Yirmi dört aydan küçük, ağır veya komplikasyonlu influenza geçirme açısından risk altındaki bağışıklanmamış çocuklarla sürekli yakın temasta bulunması beklenen aile bireyleri veya sağlık çalışanları • Ağır veya komplikasyonlu influenza açısından risk altındaki çocukların yaşadığı kurumlardaki bağışıklanmamış personel ve çocuklar • İnfluenza aşısına yanıt vermeme olasılığı bulunan çocuklar (influenza bağışıklamasına ek olarak) • Dolaşımdaki influenza virüsü mevsimsel influenza virüsünden farklı bir sereotipten ise ağır veya komplikasyonlu influenza açısından risk altındaki çocuklar ile bunların aile bireyleri ve yakın temaslıları ile sağlık hizmeti veren kişiler için söz konusu olabileceğini belirtmektedir.
Temas, riskli olma özelliğini koruduğu sürece, temas öncesi profilaksiye devam edilebilir.
İnfluenza aşısını   yeni olmuş çocuklarda profilaksiye iki hafta devam edilir

 (CDC), kemoprofilaksiye son temastan sonraki 48 saat içinde başlanması gerektiğini, erken tedavinin kemoprofilaksiye tercih edilebileceğinin altını çizmektedir.

Hastanelerde ve bakımevlerindeki salgınları kontrol altına almak için, kişilere, son temastan yedi gün sonrasına kadar alınmak üzere, en az iki hafta kemoprofilaksi verilmelidir...


ANTİVİRAL TEDAVİ
 • İnfluenza enfeksiyonu şüphesi veya tanısı ile hastaneye yatırılan
• Ağır, komplikasyonlu ya da ilerleyici yakınmaları ve bulguları olup, influenza şüphesi veya tanısı olan
 • İnfluenza aşısı öyküsüne bakılmaksızın influenzayı ağır veya komplikasyonlu geçirme riski taşıyan çocuklara tercihen ilk 48 saat içinde antiviral tedavi başlanmalıdır.

Antiviral tedavinin başlanması için viral tetkik sonucu beklenmemelidir.
 Hastanın aşılı olup olmadığı göz önüne alınmamalıdır

Nöraminidaz inhibitörleri çocuklarda influenza yakınmalarının şiddetini ve süresini azaltmakta, influenza enfeksiyonunu ağır veya komplikasyonlu geçirme riski altında olan çocuklarda komplikasyonları, hastaneye yatışları ve ölümü önleyebilmektedir .
 Yaş küçüldükçe ve antivirale başlama süresi kısaldıkça antivirallerin yararı daha da artmaktadır.
oseltamivirin dozajları aşağıda verilmiştir
 • 1 yaşın altında
 günde iki kez 3 mg/kg
<3 ay: Beş gün boyunca, günde iki kez 12 mg,
3-5 ay: Beş gün boyunca, günde iki kez 20 mg,
 6-11 ay: Beş gün boyunca, günde iki kez 25 mg

• 1 yaşın üzerinde
 günde iki kez 2 mg/kg (1-12 yaş:
15 kg’ın altı için beş gün boyunca, günde iki kez 30 mg;   ( 2.5 cc)
 15-23 kg için beş gün boyunca, günde iki kez 45 mg;       ( 4 cc)
 23-40 kg için beş gün boyunca, günde iki kez 60 mg;       (5 cc )
40 kg’ın üstü için beş gün boyunca, günde iki kez 75 mg
 • 13 yaş ve üstü: Beş gün boyunca, günde iki kez 75 mg

 Önerilen beş günlük tedavi süresi, ağır hastalık durumunda uzatılabilir.



 S. Öncel, Çocuklarda İnfluenza Enfeksiyonları
 JOPP Derg 3(3):101-110, 2011

5 Aralık 2019 Perşembe

Bazı bitkilerin etkileşimde bulunabileceği ilaçlar

Ginkgo biloba :  Aspirin, antikoagülanlar, varfarin (kumadin), heparin, tiklopidin (tiklid), klopidogrel (plavix), dipiridamol (persantin), NSAID’lar, antikonvülzanlar

Hypericum perforatum (Binbir delik otu): Antidepresanlar, MAO inhibitörleri, SSRI’ler,
demir ilaçları

Ephedra (Efedra) :  Kafein, dekonjestanlar, stimulanlar

Ginseng :  Antikoagülanlar, varfarin, heparin, aspirin, NSAID’lar, kortikosteroidler, östrojen, digoksin, MAO inhibitörleri, antidiyabetikler

Matricaria chamomilla (Sarı papatya) : Antikoagülanlar, demir ilaçları

Echinacea purpurea (Ekinezya)  : Anabolik steroidler, amiodaron, metotreksat, ketokonazol, immünodepresanlar, kortikosteroidler, siklosporin

 Tanacetum parthenium (Koyun gözü) : NSAID’lar, antikoagülanlar, demir ilaçları

Sarımsak, zencefil :  Antikoagülanlar

 Piper methysticum (Kava) : Sedatifler, uyku hapları, antipsikotikler

Valeriana officinalis (Kedi otu)  : Uyku hapları

ÖKSÜRÜKTE FİTOTERAPİ.



iHLAMUR: ( Tilia cordata ve Tilia flos)
1 tatlı kasığı ( 1 gram) drog üzerine 150 cc oda sıcaklığında su ilave edilir, üzeri kapatilmış 30 dakika beklenir, süzülür yudum yudum içilir..
soğuk algınlığında ve öksürük preparatlarında ebegümeci, karamürver ve kekik ile kombine edilebilir.
kull: 2-4 gr drog/ gün

Gülhatmi ( Alcea Rozea):
1 tatlı kaşığı 150 cc suya infüzyon olarak hazırlanır ( drog üzerine kaynamıs su ilave edilip 5 dakika ağzı kapalı demlenir ) En az 10 dakika demlenmelidir.
kull:4-6 gr drog/ gün
balgamlı öksürük için:
yabani kekik ( Thymus serpyllium):
1.4 gram drog üzerine 150 ml sıcak su dökülür, 5 -7 dakika demlenir , içilebilir sıcaklığa gelince günde 3-4 kere yudum yudum içilir.
4-6 gr drog/ gün .

adi kekik: (Thymus vulgaris)
aynı şekilde hazırlanır. 1..4 gram drog üzerine 150 ml sıcak su dökülür, 5 -7 dakika demlenir , içilebilir sıcaklığa gelince günde 3-4 kere yudum yudum içilir.

Raphanus sativus ( kara turp)
karaturp halka şeklinde dilimlenip üzerine bal dökülür , bir kac saat sonra balla birlikte suyu akmaya başlar .5-10 tatlı kasığı gün içinde alınır
çocuklar için doz 4-8 yas: 1/2 tatlı kasığı,
8-1 yaş 2/3 tatlı kasığı ,

>12 yaş 1 tatlı kaşığı

nezle

1-Antibiyotiklerin yeri yoktur. Proflaktik antibiyotik tedavisi oluşabilecek komplikasyonları önlemez.
2-Antihistaminiklerin yeri yoktur. Mukozal kuruluk yapar. Konvülsif etkileri vardır.
Difenhidramin kardiyak yan etki potansiyeli vardır.
3-Dekonjestanların yeri yoktur. Sistemik kullanımları yoktur. Hipertansiyon,konvülsiyon , kardiyak yan etki potansiyelleri vardır. Ajitasyon , halüsinasyon yapabilir.
Lokal olarak bazen burun tıkanıklığını gidermek için kısa süreli verilebilir.
4-dextrametorfan: plasebodan üstünlüğü yok 6 yas altı kesin kontrendike.
5- ekinezya : plasebodan üstünlüü yoktur.
Soğuk algınlığında öneriler:
1-bol su alımı
2-ılık duş
3-tavuk suyuna çorba
4-sigara dumanına maruziyetten kaçınma
5-bal: lokal etkide herpes labialiste asiklovir kadar etkili bulunmuş.
Öksürükte etkili.
6- nazal irrigasyon her yaş için önerilir.
7-pelargonium sidoides in etkili olabileceğini gösteren çalışmalar var.
8-çinko: eğer çinko eksikliği yoksa etkisiz.
9-mürver: etkili olabileceğini gösteren çalışmalar var.
10. kekik: etkili olabileceğini gösteren çalışmalar var.

çocukta öksürük

 öksürük genellikle viral infeksiyonlarla ilişkidir, tipik olarak çoğu kendiliğinden düzelir.
Gribal bir enfeksiyonun başlangıcından sonra öksürük; okul çağı çocuklarının % 35-40’ında 10 güne kadar, solunum yolu yolu infeksiyonundan sonra okul öncesi çocukların % 10’unda 25 güne kadar uzayabilir .Öksürük refleksi çocuklarda yaklaşık 5 yaş civarında olgunlaştığı için sekresyonlar bu yaştan önce kolay çıkarılamaz.
sağlıklı okul çağında çocuk (ort:10 yaş) günde ortalama 10-11 (34kadar) öksürük episodları olabilir .
Öykü ve fizik incelemede altta yatan önemli bir hastalığa ait spesifik göstergeleri olmayan, öksürük dışında sağlıklı görünen bir çocukta yalnızca kronik öksürük varlığı, non-spesifik öksürük olarak değerlendirilir. Genellikle izole kuru öksürük vardır.
Çoğu vakalarda non spesifik öksürük postviral enfeksiyon ile ilişkilidir ve artmış öksürük reseptör duyarlılığı vardır. Bu hastaların çoğu kendiliğinden düzelir.
süt çocuğunda / çocuklarda :
havlar tarzda: krup,
kuru kesik kesik: clamidia
yaş: sinüzit, bronşit
spazmotik/paroksismal: pertusis benzeri ( pertussis, parapertussis, adenovirus, mikoplazma, klamidya)
adolesanda:
havlar tarzda: psikojenik.
Yaş: pnomoni, bronşit, sinüzit,
Yaş( balgamlı) öksürük yerine produktif öksürük tanımlaması kullanılabilir.
Kistik fibrozisi olmayan kronik yaş öksürüklü çocuklarda son zamanlardaki çalışmalarda çocukların
büyük bir bölümünde endobronşiyal bakteriyel bir enfeksiyon olduğu saptanmıştır.
Kronik öksürük ve pürülan balgam çıkaran çocuklar kistik fibrozis, bronşektazi ve silier dismotilite sendromları yönünden değerlendirilmelidir.
Gece öksürükleri sıklıkla astımı düşündürür.
Üst hava yolu öksürük sendromu daha önceleri postnazal akıntı sendromu olarakta bilinir.
Öksürük hipofarenks ve larenkste yerleşmiş öksürük reseptörlerinin burun ve sinüslerden akan sekresyonlarca direkt fiziksel uyarı veya kimyasal irritasyon yoluyla uyarılmasıyla ortaya çıkmaktadır.
Postnazal akıntının en önemli nedeni, allerjik rinit veya kronik rinosinüzittir. Fizik muayenede boğaz arkasında kaldırım taşı görünümü dikkati çeker ve postnazal akıntı görülebilir .
Çocuklarda kronik non-spesifik öksürükle ilişkili veriler sınırlıdır. Bir çalışmada pediatrik solunum
merkezine gönderilen ve daha önce astım tanısı almış çocuklarda en sık % 40 oranında uzamış bakteryel bronşit tanısı almıştır .
2008 yılında Türkiye’de yapılan çalışmada ise en sık kronik öksürük nedenleri sıra ile % 25 astım, % 23 uzamış bakteriyel bronşit, % 20 üst hava yolu öksürük sendromu bulunmuştur .
Sütçocukluğu döneminde ve çocuklarda GÖR yaygındır. Sağlıklı bebekler arasında görülme sıklığın
% 40 ile 65 arasında olduğu bildirilmektedir. Bir-dört ay arası en sık görülen dönem olup, bir yaşından
sonra spontan olarak azalmaktadır. GÖR çocuk ve erişkinlerde değişik mekanizmalarla vizing ve öksürük gibi kronik semptomlarına neden olabilir .
Psikojenik öksürük; kuru, kaz ötmesi gibi gün içerisinde aralıklı yineleyen öksürük tipidir. Semptomlar çocuğun ilgisi başka yöne çekildiğinde ve gece uyku sırasında kaybolması tipik özelliğidir.
Kronik öksürükte yaklaşım :
Kronik öksürük olan ( >2ay süren ) tüm hastalarda akciğer grafisi çekilmeli ve 6 yaş üzeri çocuklara spirometri ve gerekirse reversibilite testi yapılmalıdır.
Öksürükle gelen hastada solunum fonksiyon testleri normal olması astımı dışlamada daha yararlıdır.
Solunum fonksiyon testleri anormal ve kısa etkili bronkodilatör ile inhale kortikosteroid tedavisine yanıt yoksa bronşektazi, aspirasyon, interstisyel akciğer hastalıklar, kronik infeksiyon, yapısal hava yolu anormallikleri, kardiyak patoloji düşünülmelidir.
Astım dışı spesifik öksürük belirleyicileri mevcutsa ve öksürük deneme tedavileri ile düzelmediyse ileri tetkiklerle araştırılmalıdır.
Uzamış yaş öksürüklerde başlangıçta olası uzamış bronşit veya kronik sinüzite yönelik antibiyotik tedavisi; kuru öksürüklerde inhale kortikosteroid verilir ve ilaca yanıtı değerlendirilir.
Öksürük yakınmasıyla gelen hastada tedavi etiyolojiye yöneliktir.
Çocuklarda kullanılan öksürük ve soğuk algınlığı ilaçlarının etkinliği ve güvenirliği tartışmalıdır .
İki-on sekiz yaş arası akut öksürüklü çocuklarda bal kullanımının plaseboya üstünlüğü gösterilmiştir.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi 2008’de öksürük ve soğuk algınlığı ilaçların 2 yaş altında kullanılmamasını önermektedir.
kaynak:
Çocuk Dergisi 10(3):110-115, 2010
doi:10.5222/j.child.2010.110

öksürük

Çocuklarda öksürüğün en sık sebebi viral üsyedir.
Viral enfeksiyon sonrası uzamış öksürük nedenleri: postnazal akıntı sendromu , enfeksiyon sırasında artmış öksürük refleksi hipersensitivitesidir.
1-Öksürük ilaçları:Öksürükle ilgili antitussif, antihistaminik, dekonjestan ilaçlar vardır . bunların metanalizlerde plaseboya üstünlüğü gösterilememiştir.
Öksürük ilaçlarının taşikardi, konvülsiyon ve exitus gibi ciddi yan etkileri görüldüğünden 2 yaş altı kullanımı yasaklanmıştır.
2-Beta agonistlerden albuterolun taşikardi gibi yan etkileri olduğu için; ayrıca vücuda alındığında hızla inaktive olduğundan akciğere ulaşmadığı için öksürüğü azaltmadığı gösterildiğinden kullanımı önerilmemektedir.
3-Nazal salin: nasal salin nazal pasajı nemlendirir, mekanik temizlik sağlar, silier aktiviteyi arttırır.
Viral üsyesi olan çocuklarda kullanımının semptomları daha kolay atlattığı gösterilmiş.
4-Bal: antioksidan ve sitokin salınımını arttırıcı etkisi var. antimikrobial etkisi bu yolla oldugu düşünülüyor.
Üsyede kullanımı nokturnal öksürük sıklığını azaltır. Öksürüğün şiddetini azaltmada plasebodan üstün.
5-NAS: n- asetil sisteinin akut üsyede etkisi kısıtlı bulunmuş. 2 yaş üstü güvenli. Oral alımda hızlı inaktive olduğu için akciğere geçiş az. Mukus atılımını kolaylaştırdığına dair kanıt yok.
6-Mentol: 2-11 yaş öksüren çocuklara viks sürmenin öksürüğü azaltılığı gösterilmiş.
7- HİDRASYON: öksürükte etkili.
8-umca: üsye de etkisi olmadığı gösterilmiş.
9-prospan: öksürük sıklığını azaltığı gösterilmiş. Ancak kontrollü randomize çalışma az.

Bitki çayı hazırlama teknikleri


Enfüzyon (demleme), dekoksiyon (kaynatma) ve maserasyon (bekletme) bitki çayı hazırlama teknikleri olarak bilinmektedir.

Enfüzyon:
Bitkinin çiçek ve yaprak gibi (Örneğin, papatya çiçeği, nane yaprakları) yumuşak kısımlarının kullanıldığı durumlarda sıklıkla demleme tercih edilir.
Yine uçucu yağ  içeren bitkilerde, demleme tercih edilir. Bakteriel kontaminasyondan kaçınmak için, her seferinde taze hazırlanır.
Genel olarak, %2 oranı (yaklaşık 2 kısım kurutulmuş bitki organı + 100 kısım su) kullanılır.     Kabaca bir yemek kaşığı kurutulmuş bitki organının üzerine, bir bardak kaynar su (yaklaşık 150 ml) ilave edilir. 
 Demlik ya da bardağın ağzı kapatılır ve 5‐10 dk bekletilir. 
Süzülür ve soğutulduktan sonra yudum yudum içilir. Şekersiz tüketilmelidir.

 Dispeptik şikâyetlerde kullanılan bazı demleme örnekleri:

Fructus Anisi (Anason meyvesi): Çay (demleme) günde 3 kez bardak içilir. (Anason meyvesi kullanımdan hemen önce ezilmelidir.)
 Fructus Foeniculi (Rezene meyvesi): Çay (demleme) günde 2‐3 kez bardak içilir. (Rezene meyvesi kullanımdan hemen önce ezilmelidir.)

 Dekoksiyon:
Bitkinin kök, kabuk ve tohum gibi sert kısımlarının (Örneğin, zencefil, tarçın kabuğu) kullanıldığı durumlarda, maddenin suya geçişi daha zor olduğundan kaynatma işlemi tercih edilir.
Bakteriyel kontaminasyondan kaçınmak için, her seferinde taze hazırlanır.
 Genel olarak, %2 oranı (yaklaşık 2 kısım kurutulmuş bitki organı + 100 kısım su) kullanılır.    Kabaca bir yemek kaşığı kurutulmuş  bitki organının üzerine, bir bardak soğuk su (yaklaşık 150 ml) tercihen porselen / cam bir demlik içine ilave edilir.
Kaynatılır, kaynama başladıktan sonra 5‐10 dakika süre ile kısık ateşte kaynamaya bırakılır.
Süzülür ve soğutulduktan sonra yudum yudum içilir. Şekersiz tüketilmelidir.

Helicobacter Pylori’ ye karşı kullanılan dekoksiyon örneği:

 Radix Liquiritiae (Meyan kökü): Çay (kaynatma) günde 3 kez bir bardak içilir. Hipopotasemi yapabileceğinden 4‐6 haftadan uzun kullanılmamalıdır. Hipertansiyona neden olabileceği için yakın takip gerekir.

 Safra kesesi ve safra yollarının fonksiyonel hastalıklarında etkili kaynatma veya demleme örneği:

 Fructus Silybi mariani (Meryemana dikeni meyveleri): Çay (kaynatma veya demleme) günde 3 kez bir bardak içilir. Meyveler kullanımdan hemen önce kıyılır.

Maserasyon (bekletme):
Müsilaj içeren bitkiler (keten tohumu, hatmi kökü gibi) için uygundur.
Küçük parçalara bölünmüş bitki organının üzerine su eklenir. Tercihen cam şişeye (koyu renkli, örneğin koyu kahverengi olabilir) konur. 
Şişenin ağzı sıkıca kapatılır. Karanlık bir yerde, oda ısısında 6‐8 saat bekletilir.
Belli aralıklarla çalkalanırsa daha iyi sonuç alınır.
Gün boyunca kullanılacak miktarda hazırlanır. Soğuk olarak veya içmeden önce ısıtılarak tüketilebilir.

Kuru öksürükte, ağız ve boğaz mukozası hastalıklarında kullanılan maserasyon örneği:

 Althaeae radix (Tıbbi hatmi kökü): Kuru öksürükte, çay (bekletme) günde 2 kez bir bardak içilir. Ağız ve boğaz mukozası hastalıklarında günde 2‐3 kez gargara yapılır..

Dikkat edilecek diğer hususlar :

Bitki çayı, bitki banyosu veya bitki yastığı olarak kullanılacak kurutulmuş droglar (kök, kabuk, tohum, yaprak, çiçek vb.) tedavi özelliklerini genellikle 1 yıl muhafaza eder. Bu nedenle toplama tarihi üzerinden 1 yıl geçmiş  droglar tedavi amacıyla kullanılmamalıdır. Yine özel olarak belirtilmedi ise, droglar 4‐6 haftadan uzun kullanılmamalıdır

Ankara Med J, Vol. 20, Num. 1, 2018

4 Aralık 2019 Çarşamba

ALLERJİK RİNİT ( SAMAN NEZLESİ) İLE İLGİLİ ÖNERİLERİMİZ

Çocuklarda alerjik (saman nezlesi) son yıllarda sıkça görülmeye başlandı. Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma gibi bulgularla seyreden hastalık çocukların bazen yaşam konforunu bozabilmekte.
Tedavide allerjen maddeden kaçınma esastır. Bazı ilaçlar hekim önerisi ile kullanılır ancak ilaç kesildiğinde saman nezlesi de tekrarlamaya eğilim gösterir. Bunun için ilaç kullanımının yanı sıra bazı önlemler de almak gereklidir.
Serum fizyolojikle burun içi yıkama ortamdan allerjen maddelerin uzaklaşmasını sağladığı için her gün yapılması önerilir.

Alerjik Rinitte Öneriler:
  • Odayı sık sık havalandırmalı,
  • Ev içinde havanın kurumasını önlemek için kalorifer peteklerine su kapları koymalı,
  • Evde hayvan ve bitki beslememeli,
  • Tüylü ve yünlü battaniye ve halı kullanmamalı,
  • Çocuğun uyuduğu odada halıları kaldırmalı, yıkanabilir ince bir kilim serilebilir.
  • Peluş oyuncakla oyun oynamasına ve uyumasına izin verilmemeli. Çocuk eğer oyuncağından vazgeçemiyorsa, oyuncak haftada bir 24 saat derin dondurucuda bekletilmeli ve yıkanmalı,
  • Çarşaf ve yastık kılıfları 60 derecede haftada bir yıkanmalı,
  • Yataklar kılıfı değiştirilirken hepa filtreli süpürge ile temizlenmeli ve AKAR SPREYİ sıkılmalı.
  • Perdeler yıkanabilir olmalı ve 2 haftada bir 60 derecede yıkanmalı. Haftada bir akar spreyi sıkmalı.
  • Evin tozunu nemli bir bezle sık sık almalı,
  • Toz tutan kitap, biblo gibi eşyaları kapalı dolapta muhafaza etmeli,
  • Ev hepa filtreli elektrik süpürgesi ile gün aşırı süpürülmeli,
    Bahar aylarında polen alerjisi varsa , polen mevsiminde zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalı, kapı ve pencereleri polenlerin uçuştuğu sabahın erken saatlerde açmamalı,
Akarların alerjik reaksiyona sebebiyet vermesinin önlenmesi için yıkanamayan tekstile , yatak, koltuk, kanepe , araba koltuğu gibi .. haftada bir AKAR SPREYİ sıkılmalı..
Alerjide fitoterapi ile tedaviye destek olmaktayız.

Alerjik çocuklar için bitkisel formül:

* Orta büyüklükte 6 -7 tane keçiboynuzu güzelce yıkanıp 3-4 cm boyutunda kırılarak kaynamakta olan 500 cc kaynar suya atılarak kısık  ateşte 7-8 dakika kaynatılır. soğuduktan sonra cam şişeye konur , bu şekilde 3 gün kalabilir .3 günde bir taze hazırlanmalı. sabah ve aksam ac karna bir cay bardağı içilir. 1 ay boyunca kullanılır .yılda 2-3 defa tekrarlanır.
* sabahları aç karna bir tatlı kaşığı keçiboynuzu pekmezi ( soğuk sıkım olmalı) verilir. Bir ay kullanıp, 1 hafta ara vererek kullanılması uygundur.

ÇOCUKLARDA LAP A YAKLAŞIM

 :
Çocuklarda 1 cm.den büyük lenf nodu büyümüş kabul edilir.
Servikal bölgede 1 cm’den; aksiller bölgede 1 cm’den, inguinal bölgede ise 1.5 cm’den , mediastende 1.5 cm, abdomende 2cm.den daha büyük lenf bezlerinin palpe edilmesi durumunda lenfadenopatiden bahsedilir.
Yenidoğan döneminde LAP görüldüğünde ise TORCH akla gelmeli..
SÇ da küçük occipital ve postaurikuler LAP sıktır.
2-5 yas çocuklarını çoğunda servikal lenf nodları palpe edilir.
Adölesanlardaki LAP larda malignite olasılığı artar. Malignite olasılığı yaşla beraber artmaktadır
Tbc nin endemik olduğu yerde >2cm servikal bölgede antibiyotiğe cevapsız LAP ta %25 Tbc tanısı alır.
Lokalize LAP:
Servikal bölge LAP inda viral ÜSYE, GAS tonsillit, EBV, viral döküntülü hastalıklar, rubella, eritema enfeksiyosum, toksoplazmosis, HIV, ağız içi enfeksiyonlar, Kawasaki hastalığı, otoimmun hastalıklar, tularemi, tüberküloz, kedi tırmığı hastalığı ve maligniteler düşünülür. Maligniteler içinde lenfomalar başta gelir.
Aksiller bölgede ise süt çocuklarında BCG-itis, büyük çocuklarda lenfomalar, kedi tırmığı hastalığı, süpüratif lenfadenitler aklak gelir.
İnguinal bölgede ise özellikle süt çocuğunda perine bölgesine bakılmalı , bez dermetiti değerlendirilmelidir.
Generalize LAP:
malignite, enfeksiyon, otoimmun hastalıklar akla gelir.
Karın içinde paraaortik LAP, malignite yönünden incelenmelidir.
Mezenter LAP ta 2 cm den büyük ise ve sebat ediyorsa yine malignite bakılmalıdır.
Supraklavikuler LAP=malignite
Çift tarafli ve <2cm ve paket yapmamış , yumuşak LAP genelde viral .
Tek taraflı, >2cm, sıcak, hassas, eritemli genelde bakteriel.
Ancak multipl bezelye buyukluğunde occipital LAP bazen ALL de de görülebilir.
Tanıda başlangıç olarak , tam kan sayımı, ürik ait, LDH, kalsiyum gibi biokimya, CRP, sedim, EBV , CMV, PPD ve Akciğer grafisi istenir.
Öykü ve fizik muayenede spesifik bir hastalık varsa ona yönelik testler istenir, boğaz kültürü gibi, gerekirse ultrason , periferik yayma yapılır.
Malignite açısından riskli durumlar*
Supraklavikuler, alt servikal LAP
*Semptomsuz , sert, fikse, paket yapmış LAP,
*2cm den büyük, 2 haftalık antibiyotik tedavisine cevapsız LAP,
*Sistemik semptomlar, 1 haftadan uzun süren ateş, gece terlemesi, %10 dan fazla tartı kaybı
*Anormal göğüs grafisi
*Anormal tam kan sayımı,
*Tedaviye rağmen yüksek akut faz reaktanları,
2 yaşından büyük çocuklarda epitroklear, supraklavikuler, post.auriculer, suboccipital, popliteal LAP anormal kabul edilir.
3 cm’den büyük lenf bezleri malignite açısından daha risklidir.
Tedavide :
1.kuşak sefalosporin ya da amoksilin/klavunat verilir.
2 cm den küçük servikal LAP enfeksiyon bulgusu yok ve malignite düşündürmüyorsa 10-14 gözlemlenir.
Küçülmesse tam kan sayımı, sedim, CRP, EBV, CMV, HIV bakılır ve antibiyotik başlanır...
2cm den büyükse ek olarak PPD ve Akciğer grafisi istenir.
4.haftanın sonunda küçülme yoksa biyopsi yaplır.
Ultrason bulguları:
Ultrasonografide lenf bezinin uzun aksının, kısa aksa olan oranı 2’ nin altında ise malginite yönünden patolojik kabul edilmelidir. Yani malign hücre infiltrasyonlarında lenf bezinin fizyolojik olan ovoid yapısı kaybolur.
Hiler ekojenite kaybı , silinmiş ,incelmiş hilus.
Hiler vaskülarite kaybı, heterojen, kaotik bir vasküler yapı malignite lehinedir.
Vaskülarite malignitelerde hiler bölgelerde azalır, periferde artar, kaotik bir görünüm alır.
vasküler direnç artmıştır.
Lenfadenopati bölgesinde ağrı varsa, ateş eşlik ediyorsa çocuğun yaşı da 5 yaş altında ise bu sıklıkla akut lenfadenittir.
İltihaplı bölge sıcak ve ağrılıdır. Etkenler sıklıkla S. aureus, S. pyogenes tir, anaeroblar da etken olabilir.
Yaşı küçük, ateşi yüksek, bakteriyemi bulguları olan vakalar hastanede yatırılarak izlenmelidir.
Tedavide ampisilin sulbaktam, sefuroksim gibi gram pozitif etkenlere ağırlıkla etki eden antibiyotikler tercih edilir.

ÇOCUKLARDA TRANSAMİNAZ YÜKSEKLİĞİNE YAKLAŞIM


ilk 18 ayda: üst sınır ALT erkeklerde 60 , kızlarda 55
>18. Ay : erkeklerde 40 IU/L, kızlarda 35 IU/L .dir.
ALT KC için daha spesifiktir.
ALT ve AST’de belirgin yükselme ( >1000 IU) akut viral ya da toksik hepatit, Reye sendromu, hipoksi ya da hipoperfüzyon durumlarında görülür.
Aminotransferaz düzeylerinin normal olması karaciğer hastalığı bulunmadığı anlamına gelmez.
Asemptomatik hastalarda transaminaz düzeyleri normalin üst sınırının 3 katından daha az yüksek saptanmış ise, egzersiz yapmaması koşulu ile en az 1 hafta sonra AST, ALT, CPK, GGT paneli şeklinde testin tekrarı önerilmektedir.
Çoğu hastada tekrar bakılan transaminaz değerlerinin normal sınırlarda olduğu bulunmuştur.
Antibiyotikler, tbc ilaçları, antikonvulzanlar, parasetamol, nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar, kemoterapotikler, bitkisel çaylar, yüksek doz vitaminler ve mantarların aminotransferazlarda yüksekliğe neden olabildikleri bilinmektedir.

ÖKSÜRÜKTE FİTOTERAPİ UYGULAMALARI:


kuru öksürük için:
IHLAMUR: ( Tilia cordata ve Tilia flos)
1 tatlı kasığı ( 1 gram) drog üzerine 150 cc oda sıcaklığında su ilave edilir, üzeri kapatilmış 30 dakika beklenir, süzülür ,yudum yudum içilir.
Diaforetik etkiden faydalanmak istenirse :
1 yemek kasığı (3-4 gr) drog üzerine 150 cc kaynamış su ilave edilir, 30 dakika beklenir, ve ısı kaynağı açılarak bir taşım kaynatılır, sıcakken süzülür ve yudum yudum içilir.
soğuk algınlığında ve öksürük preparatlarında ebegümeci, karamürver ve kekik ile kombine edilebilir.
kull: 2-4 gr drog/ gün
GÜLHATMİ( Alcea Rozea):
1 tatlı kaşığı 150 cc suya infüzyon olarak hazırlanır ( drog üzerine kaynamıs su ilave edilip 5 dakika ağzı kapalı demlenir ) En az 10 dakika demlenmelidir.
kull:4-6 gr drog/ gün
balgamlı öksürük için:
YABANİ KEKİK ( Thymus serpyllium):
1.4 gram drog üzerine 150 ml sıcak su dökülür, 5 -7 dakika demlenir , içilebilir sıcaklığa gelince günde 3-4 kere yudum yudum içilir.
4-6 gr drog/ gün .
ADİ KEKİK: (Thymus vulgaris)
aynı şekilde hazırlanır. 1..4 gram drog üzerine 150 ml sıcak su dökülür, 5 -7 dakika demlenir , içilebilir sıcaklığa gelince günde 3-4 kere yudum yudum içilir.
Raphanus sativus ( kara turp)
karaturp halka şeklinde dilimlenip üzerine bal dökülür , bir kac saat sonra balla birlikte suyu akmaya başlar .5-10 tatlı kasığı gün içinde alınır
çocuklar için doz:
4-8 yas: 1/2 tatlı kasığı,
8-12 yaş 2/3 tatlı kasığı ,
>12 yaş 1 tatlı kaşığı
kaynak:
modern ve rasyonel fitoterapi 1
(Dr.Serdar Özgüç)

fitoterapik bitkiler


tıbbi adaçayı Salvia officinalis L.,
Anadolu adaçayı Salvia triloba L.
misk adaçayı Salvia sclarea L

Adaçayı yaprakları % 0.5-2.5 oranında uçucu yağ taşımaktadır..Tıbbi olarak kabul edilen yağda α, β Thujon, 1,8 Cineol, Campher var.
Tıbbi Adaçayı, nezle ve gripten ileri gelen boğaz rahatsızlıklarında, böbrek hastalıklarında çay olarak tüketilmektedir. Yağı dıştan antiseptik, fungusit etkiye sahip olduğundan boğaz ve solunum yolları iltihaplarında kullanılmaktadır.
Salvia officinalis türünün uçucu yağında çok bulunan thujon, antiseptik ve antibiyotik etkisi çok güçlü olan bir uçucu yağ bileşenidir. Bu nedenle özellikle thujon zengini uçucu yağlar boğaz enfeksiyonları, diş iltihaplanmaları ve ağız yaraları için yapılan ilaçların katkı maddesidir .
Fakat Thujon (salvion) toksik ve kanserojen olduğundan fazla dozda alınmaması önerilmektedir.
Alkollu extresi tuyon taşıdığı için sulu extre tercih edilmelidir
Alkolü extresi ve esansiyel yağı abortusa yol acabilir, gebelikte kullanılmamalıdır.
Alkollü extre ve uçucu yagı epileptik nöbete neden olabilir.

kullanımı:
Boğaz ,ağız müköz membran enflmasyonu ve enfeksiyonunda gargara. stomatit, jinjivit, farenjit, hiperhidrozizde
1-3 gr . kurutulmuş yaprak 150 cc de infuzyon … 3x1 ( 1 cay kasığı 1.3 gr dır)
Ya da 100 cc ye 2-3 damla esansiyel yag damlatarak ile gargara yapılaiblr .
Hiperhidroziz için 2-4 haftalık kullanımla sulu prepartları önerilir.

kaynak:
ESCOP monographs 2003 p:452
Herbal Medicine 2000 p:330
FFD monografları 2017 s: 981 .

Fitoterapi Yardımci Ders Kitabı İ.Ü.Eczacılık Fak. 2002 s:140



REZENE: ( foeniculum vulgare )
çocuklarda dispeptik şikayetlerde ,gaz ve kolikte kullanılır. expectoran etkisi nedeniyle ÜSYE de çay şeklinde kullanımı vardır. 150 cc kaynar suya 2 gr konup 5 dakika ağzı kapalı demlenip ılıyınca içilir. gunde 2-3 kere
herbal medicine s: 126
** rezene içinde anetol etken maddesi aşırı kullanımda konvülsüyona neden olabileceği için epileptik hastalarda kullanılmamalıdır.
escop monographs 2003
Calendula officinalis ( aynisefa bitkisi):
yara için kompress: 500 cc kaynar suda 1 yemek kaşığı bitki ,10-15 dakika ağzı kapalı demlenir. yara bölgesine nemlendirici olarak uygulanır.
%2-5 lik merhemi topikal olarak uygulanır.
kaynak: FFD monograflar 2017 / s: 200
preparatı : alkagin jel

TİLİA : IHLAMUR
çiçekleri ekspektoran sedatif, diüretik, diaforetik . antispasmotik, hipotansif,emoliyent( yumuşatıcı).

*soğuk algınlığı, histeri, hipokondri, migren, hazımsızlık, spazmlar, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında kull. . ( Duke, A. J., CRC Handbook of Medicinal Herbs, Florida, CRC Press, 485-486, 1987.)
Ayrıca çeşitli güzellik müstahzarlarının bileşimine girmektedir.
Ihlamur çiçeklerinin % 1 'lik enfüzyonu gogus yumuşatıcı ve sedatif olarak kullanılmaktadır. enfüzyonun migren ve hazımsızlıkta da kullanılışı vardır.
Çiçeklerden hazırlanan banyoların yatıştırıcı etkisi var.
kull: 1.5 gr drog (bir tatkı kasıgı) ,150 cc sıcaksuda infuzyon 10 dakika agzı kapalı demlenir.gunde 2-4 kere ( 3-6 gr)
Herbal Medicine 2000 s.240
FFD monografları s: 1044
Fitoterapi ders kitabi 2002 s: 154

Bitkilerle Tedavi Prof. T.Baytop s:231

Çocuklarda Sinüzit :


Her yaşta görülebilir.
En sık 4-7 yaşta görülür.
Maxiller ve etmoid sinüsler doğumda vardır .
Mukosilier aktivitenin bozulması , ostomeatal komplexin daralması, sinüs salgısının koyulaşması enfeksiyona zemin hazırlar.
Viral ÜSYE osteomeatal komplexte daralma yapar.
Allerjik rinit, nasal dekonjestanların fazla kullanılması, sigara dumanı, barotravma da yatkınlık yapar.
Sinüzit rinitle birlikte göürülür.
Viral rinosinüzit te ateş yoktur, olsa da ilk iki gün olur ,sonra geriler , öksürük başlar, öksürük te 3-6 gün de artar, sonra azalır.
Semptomlar 10 gün içinde geriler.
Üç günden uzun süren , 39 derece üzerinde ateş ve pürülan burun akıntısı bakteriel ABRS tir.
Öksürük önemli bir bulgudur ve gün boyu devam eder , geceleri artar.
Hastalık süresi arttıkça öksürük daha da belirginleşir.
Sinüzitte tanı klinik olarak konur:
1-sinüs inflamasyonu ile uyumlu semptomlar ( öksürük,burun tıkanıklığı , anterior ya da postnazal akıntısı)
2- semptomların azalmayıp, artması.
Burun/ geniz akıntısı pürülan ya da renksiz olabilir . burun içinde purulan akıntı görülür.
Tanıda radyoloji gerekli değildir. Sinüslerde opaklaşma, 4mm den fazla mukoza kalınlasması ve hava sıvı seviyesi sinüziti düşündürür.
Ama bakteriyel – viral ayrımı yaptırmaz.
Tedavide yüksek doz amoksilin/ klavunat ilk tercihtir.90 mg/kg/ gün.
Üçüncü kuşak sefalosporinler sefpodoksim , sefdinir de kullanılır..
10 günlük tedavi yeterlidir.
72 saat sonra değerlendirilmelidir.
ABRS te dekonjestan kullanımı için yeterli kanıt yoktur.
Nazal irrigasyon semptomları azaltır.
Eşlik eden allerjik rinit varsa beraberinde nazal steroid kullanımının tedavide daha etkin olduğu gösterilmiş.
kyn:Türkiye Klinkleri 2018

öksürükte fitoterapik ilaclar

Balgamlı öksürükte:
1- Thymus Serpylıum ( yabani kekik) / T. Vulgarıs (adi kekik):
1.5 gr drog üzerine 150 cc sıcak su 5 dakika infuzyon.Günde 2-4 kere.
2 - çuha çiçeği:
expectoran, kök drogu influenza a ya etkili, bas agrıs ve burun tık.ile seytreden ateşli üsye de tercih edilir.
çiçek drogu da oz.le pediatride yoğun öksürükte tercih edili.r 2-4 gr / gün dozda
***Menura preparatında kekik ve çuha çiçeği bulunur.
3- hedera helix:
hazır preparatı bulumur,**Prospan
4 .meyan:
brobsial sekesyonalrınn yoğunluğunu azaltır .central öksürük kesicidir.H1n5 grıibinde antivirla etkısi kanıtlanmıştır. Dekoksiyon 1 cay kasıgı 1 gr. 200 cc normal ısıda su koyup 10 dakika kısık ateste kaynatılır. Günde 2-3 kez
5. karaturp :bal ,ile : içerdiği kükürt ile expectoran etkili.

ky: Modern ve rasyonel fitoterapi

Dr.Serdar Özgüç



KURU ÖKSÜRÜKTE:
1- TİLİA floss : ihlamur. 1.5 gr drog 150 cc sıcak suda 10 dakiaka agız kapalı demle
2- ALTHAEA OFFİCİNALIS: hatmi
Yaprakları soğuk algınlığında antıtüssif.
2 gr ( bir tatli kasıgı) 150 cc sıcak suda 10 dakiaka demlenir.
***Expect isimli preparatta ihlamur ,hatmi bulunur.

3-Plantaga lanceolata: sinirli ot 3-6 gr/gün
1-4 yaş: 2 gr
4-10 yas:4 gr
>10 yaş: 6 gr.
antitussif etki için 1.5 gr drog 150 cc normal sıcaklıkta su içinde 2 saat bekletilir( dekoksiyon)
ÜSYe için150 cc sıcalk su 10 dakiaka bekletilir( infuzyon)
***bisolnatur isimli preparatta bulunur.

3- Malva Sylventis: ebegümeci
1.8 dr drog 150 c de dekoksiyon( üzerine normal ısıda su koyup 1-2 dakıka isitmak)


ky: Modern ve rasyonel fitoterapi

Dr.Serdar Özgüç..

İNFANTİL KOLIKTE İLAC TEDAVİSİ


Simetikon mukusun yüzey gerilimini azaltır ve bağırsak gazlarının kolay atılımını sağlar. Emilmediği için sistemik yan etkisi yoktur. Plasebo ile karşılaştırılan çalışmalarda belirgin bir etkinlik saptanmamıştır
Anne sütü alan bebeklerde koliğin daha az görüldüğünü bildirilmiştir
Bazı probiyotiklerin yenidoğan döneminden itibaren kullanılabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Ancak bu çalışmaların çoğunun probiotik firmaları tarafından desteklenmiş olması ve çalışma gruplarının benzer olmaması bu kanıtın geçerliliğini azaltmaktadır.
Tedavi için standart bir miktar tespit edilemediğinden çok miktarda verilen bitki çaylarının bebeğin süt alımını azaltabileceği de önemli bir sorundur.
İnfantil kolik tedavisinde davranışssal uygulamalarının diğer yöntemlerden daha etkin olduğu bildirilmektedir .
Beş S yönteminin
Swaddling (kundak),
Side or stomach yan/yüzükoyun yatırma),
Sound (ses),
Swinging (sallama),
Sucking (emme/emzik)] ilaçlardan önce kullanılmasının daha uygun olduğu ileri sürülmektedir
Kundak yapmanın beyni iç ve dış etkilerden koruyarak, uyaranları azaltarak kolik bulgularında azalmaya neden olduğu ileri sürülmüştür..
Çocuk Dergisi 17(2):53-60, 2017

Allerjik rinit (AR).


burun ve damakta kaşıntı ve hapşurma, burunda akıntı ve burun tıkanıklığıyla seyreden , nazal mukozanın inflamatuvar bir hastalığıdır
Postnazal akıntı, öksürük, sinirlilik ve yorgunluk diğer yaygın belirtilerdir.
Hapşırma, burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve kaşıntının en az ikisinin varlığı AR tanısını akla getirmelidir.
Burun tıkanıklığı, hastaları en çok rahatsız eden semptomdur.
Bazı küçük çocuklarda, genellikle sık sık sümkürme, öksürme ve boğaz temizleme hareketleri görülür.
Allerjik rinit, allerjenlerle bağlı olarak mevsimsel (çimen, çayır poleni) veya perennial (ev tozu, küf ) bağlı (yıl boyu) tipte olabilir.
Allerjik konjonktivit eşlik edebilir.
Üst hava yolunda kronik inflamasyon adenoid ve tonsiller hipertrofiye neden olur, hastalar konjonktivit, öksürük, sinüzit, tekrarlayan otit, nazal konuşma ve horlama yakınması ile başvurabilirler.
Bazı hastalarda göz altına morluk ve burunda alerjik selam denilen çizgilenme olur.
Burun akıntısı serözdür, pürülan olması enfeksiyonu gösterir.
Çocuklar semptomları net olarak söylemeyebilirler,
boğaz temizleme, burun çekme, ağız solunumu yapma, ağız kokusu sorulmalı,
ek olarak öğrenme ve dikkat problemleri, uyku bozukluğu, okul başarısızlığı, yorgun ve sinirli olma hali sorgulanmalıdır.
Deri prik testi, zorunlu olmamasına rağmen önemlidir, genelde 2 yaştan sonra kullanılır,
test polenlerin yoğun olduğu dönemde yapılmaz.
serumda spesifik İgE benzer sonuclar verir, kullanılan ilaçlardan etkilenmemesi gibi avantajı vardır.
Ancak serum düzeyi hastalık şiddeti ile korele değildir.
Hastaların %60 ına alerjik konjoktivit eşlik eder.
Astıma eşlik etme %10-40 tır ve AR astım tedavisini zorlaştırır
AR, östaki tüp disfonksiyonu ile ilişkilidir ve efüzyonlu otitis mediaya neden olur.
nazal konjesyon osteomeatal komplexi tıkayarak sinüzite zemin hazırlar.
ted:
H2 antihistaminikler: hapşuruk, göz kaşıntısı akıntısına etkili.
Nazal kortikosteroidler allerjik rinit tedavisinde en etkili ilaçtır,
rinit semptomlarının tamamını kontrol eder.
Terapotik düzeye 7 saat içersinde, maksimum düzeye 2 haftada ulaşırlar .
Montelukastın gün içi nazal konjesyon skorlarında, rinore, kaşıntı ve hapşırmada plaseboya göre etkin olduğu gösterilmiştir. özellikle mevsimsel AR de etkili.
kısa süreli kullanılan topikal dekonjestanlar; burun konjesyonu ve tıkanıklığının giderilmesinde faydalıdır.
Nazal yıkamanın AR’li hastalardan burun tıkanıklığının giderilmesinde, lokal tedavilerinin etkinliğini artırılmasında etkili olduğu gösterilmiştir.
Günümüzde immünoterapi AR’te astıma ilerleyişi engellediği, yeni allerjen duyarlanmayı önlediği ve hastalığın seyri üzerine klinik etki sağladığı çalışmalarla kanıtlanmıştır.

ÇOCUKLARDA YAŞAM DESTEĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR ve dozlar


1- ADENOZİN:
DOZ:
İlk Doz: 0,1 mg/kg hızlı puşe (En yüksek doz 6 mg)
İkinci Doz: 0,2 mg/kg hızlı puşe (En yüksek doz 12 mg)
ENDİKASYON:
Supraventriküler Taşikardi
KONTRENDİKASYON:
Astım (Göreceli),
2. veya 3. Derece AV Blok,
Atriyal fibrillasyon,
Atriyal flutter,
Sick sinus syndrome,
Stokes-Adams Attack
Wolf-Parkinson-White syndrome (Göreceli)
prematur Ventriküler kontraksiyonla birlikte semptomatik bradikardi
ÖZEL:
Kalbe en yakın ve en geniş damar yolundan
Mevcutsa santral venöz kateterden
Çok hızlı verip ve ardından beklemeksizin 5 veya 10 ml serum fizyolojik puşe etmeli.
2- ADRENALİN:
DOZ:
IV yolla 0,01 mg/kg (1/ 10. 000’likten 1 dzm/kg)
ET ve SC yolla 0,1 mg/kg (1/1. 000’likten 1 dzm/kg)
Yanıt alınamazsa aynı doz 3-5 dk.da bir tekrar edilebilir.
Tedaviye dirençli bradikardi olgularında o 0,1-0,3 µg/kg/dk hızında devamlı infüzyon
ENDİKASYON:
Anafilaksi
Akut astım atakları
Bulgusal bradikardi (Yeterli O2 ve ventilasyona yanıt vermeyen)
Nabızsız ritimler
Kalp durması
Nabızsız elektriksel aktivite
Ventriküler fibrilasyon ve ventriküler taşikardilerde defibrilasyon işlemleri arasında
Hipovolemiye bağlı olmayan şok durumları (Hipotansif)
Zehirlenme/Dozaşımı (Beta bloker, kalsiyum kanal blokerleri
Krup
Bronşiyolit (kanıtlanmamış)
KONTRENDİKASYON:
Hipovolemik şok
Hipertansiyon
Sol ventrikül çıkım yolu darlıkları
Kokainin neden olduğu ventriküler taşikardi
Hipotermik hastalarda tekrarlayan dozlarda vermemeli
ÖZEL:
İV yolla mutlaka 1:10.000 lik olmalı, SF ile hazırlanır.
NaHCO3 ile geçimsiz
SF ile verilir.
kullanmadan önce ışıktan korumalı
3- AMİODARON:
DOZ:
5 mg/kg bir kaç dk. ile bir saatlik süre içinde infüzyon şeklinde verilir.
Bu süre VF/Nabızsız VT için hızlı bolus (3 dk.dan az olmamak üzere) şeklinde iken, nabızlı taşikardilerde yavaş infüzyon şeklinde verilmesine dikkat edilmeli.
max doz günlük 15 mg/kg ı geçmemeli.
ENDİKASYON:
Nabızlı Ventriküler Taşikardi
Nabızsız Ventriküler Taşikardi
Ventriküler Fibrilasyon
Supraventriküler taşikardi
KONTRENDİKASYON:
Sinüs nodu işlev bozukluğu
2. ve 3. Derece AV blok
ÖZEL:
IV hızlı uygulandığında hipotansiyon yan etkisi ile nabızsız arrest dışında çok yavaş uygulanmalı.
4-ATROPİN:
DOZ:
Bulgusal bradikardi tedavisinde 0,02 mg/kg IV/IO
0,04-0,06 mg/kg ET
Her doz çocuklarda en fazla 0,5 mg, ergende 1 mg olabilir,
Günlük toplam doz çocuklarda 1 mg, ergende 2 mg’ı aşmamalıdır (organofosfor zehirlenmeleri hariç)
ENDİKASYON:
AV blok
Vagal uyarı nedeniyle oluşan bulgusal bradikardi .
Asistol ve 60/dk altındaki NEA durumlarında da gözönüne alınabilir.
Organofosfat ve karbamat gibi zehirlenmelerde
Hızlı ardışık entübasyon işleminde
KONTRENDİKASYON:
Dar açılı glokom
Taşiaritmiler
Tirotoksikozis
Obstrüktif gastrointestinal hastalıklarda
Mesane boynu tıkanıklığı, prostat hipertrofisi, atonik veya hipotonik mesane, diğer obstrüktif üropatilerde;
ÖZEL:
Hipoksiye karşı verilen bradikardi yanıtını baskıladığı için yakından nabız oksimetre ile SpO2 izlemi yapılmalı
5-DOBUTAMİN:
DOZ:
2-20 mg/kg/dk hızında arzu edilen etkiyi sağlayacak en yavaş infüzyon hızında verilir.
ENİKASYON:
Konjestif kalp yetmezliği
Kardiyojenik şok
KONTRENDİKASYON:
Hipovolemik şok
Hipertansiyon
Sol ventrikül çıkım yolu darlıkları (İdiopatik hipertrofik subaortik stenoz, Valvüler aortik stenoz) Kardiyak tamponad olgularında tamponad giderilmeden kullanılmamalıdır.
Tedavi edilmemiş atrial fibrilasyon ve atrial flutter
Diğer aritmiler
Trisiklik antidepresan zehirlenmesi
ÖZEL:
NaHCO3 ile geçimsiz
Hipovolemik durumlarda öncelikle hipovolemiyi düzelt.
damla infüzyonla verilmeli
6-DOPAMİN:
DOZ.
2-20 mg/kg/dk hızında arzu edilen etkiyi sağlayacak en yavaş infüzyon hızında verilir.
ENDİKASYON:
Hipovolemik olmayan şok olgularında hemodinamik denge bozulmuşsa
Hipovolemiye bağlı olmayan hipotansiyon olgularında
Miyokardiyal işlevleri bozulmuşsa
Kardiyojenik şokta
Septik şokta
Kalp yetmezliğinde
KONTRENDİKASYON.
Hipovolemik şok (Hipovolemi düzeltilmeden kullanılmamalıdır)
Sol ventrikül çıkım yolu darlıkları (İdiopatik hipertrofik subaortik stenoz, Valvüler aortik stenoz) Ventriküler fibrilasyon
Düzeltilmemiş taşiaritmiler
Diğer aritmiler
Feokromasitoma
Hipertroidi, tirotoksikoz
ÖZEL:
NaHCO3 ile geçimsiz
Damar dışına kaçmamasına son derece önem verilmeli
İnfüzyon 3 günden fazla devam ettirilirse “Tiroid işlev testleri” kontrol
7- KALSİYUM:%0,9’luk kalsiyum glukonat,
DOZ:
0,5-2 ml/kg kalp hızı ve ritmi izlenerek çok yavaş bir şekilde IV/IO verilebilir.
Bu doz kalbi durmuş hastalarda 10-20 saniyede, kalp ritmi devam eden hastalarda ise 5-10 dakikanın üzerinde yavaş olarak infüze edilmelidir.
END.
Hipokalsemi
Hiperkalemi
Hipermagnezemi tedavisinde kullanmayı göz önüne al
KONTREND.
Hiperkalsemi
Dijital toksisitesi
Ventriküler Fibrilasyon (Eğer hiperkalemi nedeniyle oluşmamışsa)
ÖZEL.
CRP da rutinde yeri yok
Hızla puşe etmekten kaçınmalı
8 - LİDOKAİN:
DOZ:
1 mg/kg hızlı IV enjeksiyon ve hemen ardından 20-50 µg/kg/dk hızında infuzyon uygulaması şeklindedir.
Eğer IV bolus ile infuzyonun başlangıcı arasındaki süre 15 dakikadan daha uzun olursa o zaman tedavi edici kan düzeyinin tekrar elde edilebilmesi için ikinci bir bolus doza (0,5-1 mg/kg) gereksinim vardır.
Endotrakeyal yoldan kullanmak gerekirse dozu 2-3 mg/kg’dır.
Hızlı ardışık entübasyon için doz 1-2 mg/kg IV
ENDİKASYON:
Ventriküler fibrilasyon veya nabızsız ventriküler taşikardi
Geniş QRS dalgalı taşikardiler (Nabızlı)[Nabızlı ventriküler taşikardi gibi)
Hızlı ardışık entübasyon
KONTREND:
Bradikardi ile birlikte olan geniş QRS dalgalı ventriküler escape atımlar
Wolf Parkinson White, Adams-Stakes sendromu
Yüksek dereceli kalp blokları
ÖZEL.
Ağır kalp yetmezliği, hipovolemi, şok ve karaciğerle böbrek yetmezliğinde doz yarıya indirilir.
9- SODYUM BİKARBONAT:
DOZ:
IV / IO yoldan 1 mEq/kg’dır (%8,4’lük solusyonundan 1 ml/kg).  Yenidoğanda osmotik yüklenmeden kaçınmak için sodyum bikarbonat yarı yarıya sulandırılmalıdı
ENDİK:
Uzamış kalp durması (eğer kan gazı ölçümü yapılamıyorsa her 10 dk.da bir yapılması düşünülebilir) Şiddetli metabolik asidozun olduğu şok durumları (Yeterli solunum desteğine rağmen)
Hiperkalemi
Hipermagnezemi
KONTREND:
Solunumsal ve metabolik alkaloz,
Kalp yetmezliği,
Hipertansiyon,
Böbrek yetmezliği,
Periferal ve akciğer ödemi
ÖZEL:
Damar dışına kaçmamasına son derece önem verilmelidir.
ASLA endotrakeyal yoldan uygulanmamalı
NaHCO3 uyguladıktan sonra serum setini ve/veya damar yolunu serum fizyolojik ile yıkamalı
10 - NİFEDİPİN:
Nifedipin (Nidilat)
HT da .
Doz: 0,25-0,5 mg/kg/doz (en çok 10 mg/doz).
Hızlı etki için kapsül delinerek dilaltına damlatılmalıdır.
11- Mannitol
Doz : Beyin ödemi varsa 20-30 dakikada yavaş infüzyonla verilir.
Başlangıç dozu 0,5-2 g/kg verildikten sonra 0,25-1 g/kg 4-6 saatte bir devam edilir.
Anüri, intrakraniyal kanama, hipovolemik şok düzeltilmeden, ağır akciğer ödemi ve konjestif kalp yetmezliğinde kullanılmaz.
12-Furosemid (Lasiks Amp) Doz : Başlangıçta 1 mg/kg 1-2 dakikada (en çok ilk doz 40 mg). 20-30 dakikada yanıt alınamazsa 1-2 mg/kg doz tekrarlanabilir (en çok 6 mg/kg/gün).
13-Aktif Kömür
Doz : 1 g/kg suda çözünerek (en çok 100 g)
Süt ürünleri ve ipeka şurubuyla birlikte kullanılmaz.
15-Deksametazon (Decort Amp.)
Doz : 0,02-1 mg/kg/gün.
16- Diyazepam (Diazem Amp.)
Doz : 0,05-0,25 mg/kg/doz İV 3-5 dakikada, 15-30 dakikada bir tekrarlanabilir.
Rektal 0,5 mg/kg (1 yaşından küçüklerde 5 mg, 1 yaşından büyüklerde 10 mg)
En yüksek doz: 5 yaş altı için 5 mg, 5 yaş üstü için 10 m
17- Difenilhidantoin (=Fenitoin)
Doz : İlk yükleme dozu 15-20 mg/kg, 1mg/kg/dakika hızından daha hızlı verilemez (15-20 dakikada verilmeli). Devam edilmesi gerekirse 5mg/kg/gün ile devam edilir.
18- Fenobarbital (Luminal Amp)
Doz : Başlangıçta 10-20 mg/kg, gerekirse 15-20 dakika sonra 10 mg/kg/doz tekrarlanabilir.
İV verilme hızı 1 mg/kg/dakika’yı geçmemeli.
19- Midazolam (Dormicum Amp)
Doz : İV.-İM.: 0,1 – 0,2 mg/kg (en çok 4 mg).
PO: 0,2-0,4 mg/kg (en çok 15 mg).
İntranazal: 0,2 mg/kg.
20- Metilprednizolon (Prednol Amp)
Doz : 1-2 mg/kg İV. yavaş (5-10 dakikada) bolus, 4-6 saatte bir tekrarlanabilir.
21-Difenhidramin (Fenotral sirop, Benison Amp)
Sindirim sistemindeki, kan damarlarındaki ve solunum sistemindeki H1 reseptör bölgeleri için histamin ile yarışır.
Böylece damar içi veya kemik içi yolla antihistaminik gerektiğinde yeğlenmelidir.
Doz : 1-2 mg/kg/doz, en çok 50 mg/doz uygulanmalıdır.
4-6 saat arayla tekrarlanabilir, günde toplam 300 mg/gün dozunu aşmamaya gayret edilmeli.



Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği

Anafilaksiye Genel Bir Bakış

  Anafilaksiye Genel Bir Bakış Dr.NevinKURT   Anafilaksi u Alerjinin, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen en ciddi klinik tablosud...