28 Kasım 2018 Çarşamba

Solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılan bitkisel kökenli preparatlar:


Umca: pelargodium sidiola ( afrika sarmaşığı)
Özellikle viral enfeksiyonlarda ilk 48 saatte verilirse etkinliği görülür.koruyucu  amaçlı değil , tedavi amaçlı verilir. Semptomların başlamasından 48 saat sonra verildiğinde etkisi olmaz.
çocuklarda özellikle bronşitte etkili olduğuna dair çalışmalar var .
1-5 yaş. 3x10 damla
6-12 yaş 3x20 damla
>12 yaş 3x30damla verilir

Cistus:  cistus incanus
Emilimi yoktur. Özellikle influenzada etkili. Enfeksiyonun akut döneminde boğaz kaşıntısı başladığında verildiğinde etkili. Proflakside de etkili.Pastil şeklinde olduğu için 12 yaşından küçüklerde kullanım güçlüğü olabilir. Boğaz mukozasında koruyucu bariyer oluşturur. 6 saat etki süresi var . Preparatta arap zamkı ile birlikte bulunur. ÜSYE semptomlarının süresini azaltır.

Sambucol: kara mürver
ÜSYE semptomları ilk başladığında etkili.HN enfeksiyonunu %50 oranında azalttığı gösterilmiş.
Alerjik reaksiyon yapabilir.
Vax- oral:
İmmun sistemi destekleyici olarak kullanılır. Tedavi ve proflaxide yeri vardır. Allerjik rinit semptomlarını ,  wheezing ataklarını ve solunum yolu enfeksiyonlarını azalttığına dair çalışmalar vardır.  İg A eksikliğinde etkisi olabilir . 6 aydan önce kullanımı yoktur.
Akut  atakta 10 gun sabah aç karna alınır .Proflaxide 3 aylık sürede 10 gün kullan, 20 gün ara şeklinde 3 kür şeklinde kullanılır.

Immunex: beta glukan
Antiviral ve antibakteriyel etkilidir. Bağışıklık sistemini güçlü uyarır.
İmmun yetmezlikte,  sık enfeksiyon geçiren çocuklarda kullanılır.

Sarımsak:
Bağşılık sisiteimni uyarır. Doz bilinmiyor. Günde 1 defa 1 diş çiğnenerek verilebilir.
Propolis:
İmmun sistemi uyarır . Antiviral , antibakteriel etkili.
Doz bilinmiyor. Alerji dışında iyi tolere edilir.
Zencefil:  
Yüzyıllardır kullanılagelen bir bitkidir.




26 Kasım 2018 Pazartesi

ÇOCUKLARDA İNEK SÜTÜ PROTEİNİ ALERJİSİ



Çocuklarda en sık görülen besin alerjisidir. 
Birden fazla sistemi tutar. En sık deri, GİS ve solunum sistemi bulguları vardır. İg E araçlı (ani hipersensitivite  reaksiyonu ) ve İg E aracılı olmayan  ( GİS bulguları, bulantı,  şişkinlik gibi)  seklindedir. 
Klinik geç ve erken reaksiyon  olarak  görülür. 
Erken  reaksiyonda  İg E aracılı 2 saat içinde reaksiyon görülür. 
Geç reaksiyon 2 gün ile 1 haftaya kadar uzayabilir, İg E aracılı olmayan reaksiyondur.

Klinik: 
Oral ve peroral ödem, , kusma, regürjitasyon, disfaji,  dispepsi, erken doyma, anoreksi,  gecikmiş mide boşalmasına bağlı  gıda reddi, gelişme geriliği, karın ağrısı, ciddi kolik ve inatçı kabızlık görülebilir.  
Bebeklerde reflü, kusma, gaitada kan  görülmesi, kolik tarzı karın ağrısı , bez bölgesi dermatiti , kilo alamama görülür. 

Bazı süt çocukları ve çocuklarda İSPA’nın tek bulgusu  kronik demir eksikliği anemisi  olabilir.

Tanı:

Tanıda en önemli yardımcı iyi bir anamnez ve fizik muayenedir.
Spesifik İg E ve cilt prick testi tanıda yararlıdır. 
Negatif olması tanıyı ekarte ettirmez.

İnek sütünün diyetten çıkarılması le semptomların düzelmesi , diyete tekrar inek sütü ekleyince semptomların alevlenmesi ile tanı konur.

Tanısal eliminasyon diyetinin süresi bulgulara bağlıdır. 
Hızlı klinik reaksiyonları 2 saat içinde anjioödem, kusma  olan çocuklarda 3-5 gün, gecikmiş klinik reaksiyonları egzemanın alevlenmesi, rektal kanama  olanlarda 1-2 haftadır.
Kronik ishal, büyümede duraklama olan çocuklarda diyet süresi  2-4 haftadır.
 Bu sürede şikayetleri  düzelmesse  İSPA olma ihtimali düşüktür.

İlk yıl en sık görülme yaşıdır.
 Hastaların  yarısı ilk yaşta düzelir. İkinci yılda % 77 , beş  yaşında % 90 düzelme görülür.

Tedavi:
 İnek sütü alerjisinde tedavi   inek sütü proteinlerinin diyetten  çıkarılmasıdır.
 Aileler,  kazein, whey, laktalbumin, laktoglobulin, Kazeinat (Ca, amonyum, K, Na) Kazein Hidrolizat (kazein, süt proteini, Laktüloz ) ile ilgili bilgilendirilmeli, gıda paketlerinin üzerindeki etiketleri okumaları konusunda eğitilmelidir. 

Tüm süt ürünleri,tereyağı, peynir, yoğurt, tarhana çorbası, makarna, bisküvi, her türlü kek, kurabiye, dondurma, çikolatalı ürünler, kremalar, koyun-keçi sütü, ve çapraz reaksiyon verebileceği için dana eti de diyetten çıkarılmalıdır.

İSPA tanısı alan bebeklerin  annelerinin de  diyetlerinden inek sütü ve ürünleri çıkarılmalı ve anneler bebeklerini emzirmeye teşvik edilmelidir. Annenin diyetine 1 gr /gün kalsiyum  eklenmelidir.







21 Kasım 2018 Çarşamba

probiyotikler, prebiyotikler


probiyotikler: vücudumuzda bulunan faydalı bakteriler, bağışıklıkta rol alırlar, alerjiyi önlemede rol alırlar. Neler probiyotik içerir? fermente ürünler: yoğurt, kefir, ayran, turşu, şalgam suyu, boza, eski kaşar, peynir,  tarhana, elma sirkesi, mayalı ekmek...


Prebiyotikler:  probiyotiklerin çoğalmasını ve aktivitesini arttırırlar. Neler  prebiyotik içerir ? : Soğan, pırasa, sarımsak, kuşkonmaz, kuru baklagil, bezelye, arpa, çavdar, muz, elma, enginar, kereviz, yer elması, taze patates, kepekli pirinç, ceviz, badem gibi kabuklu yemişler, bamya , domates, üzüm, çilek, zeytin..

13 Kasım 2018 Salı

Çocuklarda Öksürük

Çocuklarda öksürüğün en sık sebebi viral üsyedir. 

Viral enfeksiyon sonrası uzamış öksürük nedenleri: postnazal akıntı sendromu , enfeksiyon sırasında artmış öksürük refleksi hipersensitivitesidir.

1-Öksürük ilaçları:Öksürükle ilgili antitussif, antihistaminik, dekonjestan ilaçlar vardır . bunların metanalizlerde plaseboya üstünlüğü gösterilememiştir.
Öksürük ilaçlarının taşikardi, konvülsiyon ve exitus gibi ciddi yan etkileri görüldüğünden 2 yaş altı kullanımı yasaklanmıştır.

2-Beta agonistlerden albuterolun taşikardi gibi yan etkileri olduğu için; ayrıca vücuda alındığında hızla inaktive olduğundan akciğere ulaşmadığı için öksürüğü azaltmadığı gösterildiğinden kullanımı önerilmemektedir.

3-Nazal salin: nasal salin nazal pasajı nemlendirir, mekanik temizlik sağlar, silier aktiviteyi arttırır.
Viral üsyesi olan çocuklarda kullanımının semptomları daha kolay atlattığı gösterilmiş. 

4-Bal: antioksidan ve sitokin salınımını arttırıcı etkisi var. antimikrobial etkisi bu yolla oldugu düşünülüyor.
Üsyede kullanımı nokturnal öksürük sıklığını azaltır. Öksürüğün şiddetini azaltmada plasebodan üstün.

5-NAS: n- asetil sisteinin akut üsyede etkisi kısıtlı bulunmuş. 2 yaş üstü güvenli. Oral alımda hızlı inaktive olduğu için akciğere geçiş az. Mukus atılımını kolaylaştırdığına dair kanıt yok.

6-Mentol: 2-11 yaş öksüren çocuklara viks sürmenin öksürüğü azaltılığı gösterilmiş.

7- HİDRASYON: öksürükte etkili.

8-umca: üsye de etkisi olmadığı gösterilmiş.

9-prospan: öksürük sıklığını azaltığı gösterilmiş. Ancak kontrollü randomize çalışma az.

5 Yaş Altı Çocuklarda Astıma Genel Bakış ve Akut Atak Tedavisi



Astım,  hava yolları aşırı duyarlılığı  ve kronik solunum yolu inflamasyonu ile seyreden kronik bir hastalıktır. 
Klinikte hışıltı, öksürük, nefes darlığı ve göğüs ağrısı vardır. Çoğunlukla viral ÜSYE ile ilişkilidir. Çocuklarda 5 yaş altı sıktır.
 Tanı klinik, astım için risk faktörleri varlığı ve tedaviye verilen yanıta göre konur.
 Astım takibinde tedavi kadar, sigara dumanı gibi tetikleyici faktörlerden uzak durmak gibi koruyucu faktörler de önemlidir.

Astımı Tetikleyici Etkenler:  viral enfeksiyonlar , egzersiz ,fiziksel aktivite ,  çevresel  allerjenler ,  çevre değişiklikleri, irritanlar , ilaçlar , psikolojik faktörler , gıda katkı maddeleri.

Astım kontrolunun değerlendirilmesi:  

Son 1 ayda :

 1-semptom sıklığı haftada birden fazla , 
2-aktivite kısıtlılığı: egzersizle çabuk yorulma gibi,
 3-gece öksürüğü ile uyanma, 
4-ilaç ihtiyacı haftada birden fazla .

bu  semptomların 3-4 tanesi varsa kontrolsüz astım, 1-2 tanesi varsa kısmen kontrolü astımdır.

Astımda koruyucu tedavi kimlere verelim?

Astım semptomları var ve ataklar yıl boyu 3 ten fazla, viral ilişkili ataklar sık değil ama şiddetli seyrediyorsa,
Astım tanısı şüpheli ve sık wheezing atakları var ,ataklar  6-8 haftada bir tekrarlıyorsa semptomların astıma bağlı olup olmadığının değerlendirilmesi için bu hastalara da astımı kontrol edici tedavi başlanmalı.

Günümüzde astım koruyucu tedavide düşük doz inhale KS ler önerilmektedir.

Tanı koymak için  3 aylık düşük doz KS tedavisi uygulanır.

Alternatif olarak LTA  ( lokotrien antagonistleri) ya da aralıklı IKS verilebilir.

Atak sırasında kısa etkili beta agonist verilir.

Düşük doz KS ler :

Budesonid nebül  : 500 mikrogram ( 1 yaş üstü)
Flutikazon  proprionat:  100 mikrogram ( 4 yaş üstü)

Orta doz KS ler:
budesonid: 1mgr.
flutikazone : 250 mcgr. 12 yaş üstü 500 mcgr.

Piyasadaki preparatlar:

Budesonid nebul:    Pulmicort , Cortair, Budecort   0.25 mg/ml - 0.5 mg/ml ( 2 ml.lik)

Flutikazon proprionat:    Flixotide 50 - 125 mikrogram inhaler.
                                          Flixair , Flixotide nebul 0.5 mg/ 2 ml.


İngiliz Toraks Derneği astım rehberinde 5 yaş altı çocuklarda  ikinci basamak tedavide İKS tedavine düşük dozda başlanmasını önerir.  Ancak KS kullanılamadığı zaman LTA önerilir.
Üçüncü basamakta 5 yaş altı çocuklarda 200-400 mcg/gün Budesonid İKS tedavine cevap alınamassa,  tedaviye LTA eklenmesini önerir.
Amerikan Kalp Akciğer Enstitüsü düşük doz  İKS tedavisi, alternatif tedavi kromolin yada LTA önerir . İKS cevap alınamassa üçüncü basamak tedavide orta doz İKS tedavisi önerir.
Üçüncü basamak tedaviye geçmeden önce ( ikinci basamaktaki düşük doz İKS tedavisine yanıtsızlık durumunda ) ilaç dozunun doğruluğu, çevresel faktörler, sigara dumanı maruziyeti, semptomların astıma bağlı olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Bu üçüncü basamak tedaviye de cevap  alınamassa alerji uzmanına sevk gerekir.


Çocuklarda inhaler steroidler:
İlaç                              Düşük doz /günlük     Orta/ günlük   Yüksek /günlük (mikrogram)
Budesonid nebul                   100-200             >200-400              >400
Flutikazon  proprionat          50-100               >100-250              >250

Tedaviye başlandıktan  2-3 ay sonra tedaviye yanıt değerlendirilmeli.
İnhaler cihazlarda 4 yasa kadar yüz maskeli tüp, 4-5 yaş üstü ağızlıklı aracılı tüp , alternatif olarak nebulizator kullanılır.


AKUT ASTIM TEDAVİSİ:


Beş yaş altı atak başladığında   hemen evde  ilk bir saat içinde kısa etkili beta2 agonist (salbutamol)  20 dk. ara ile 2’şer puf , üç kez uygulanmalı ve 1. saatin sonundaki  yanıta bakılmalı.
 Eğer semptomlar düzelir ise, başka tedaviye gerek yok.
 Ama ilk 2 saatte 6 puf’tan fazla salbutamol ihtiyacı  olursa veya 1 saatte bronkodilatatör tedavi ile düzelme olmaz ise acile gitmesi söylenmeli.

Semptomlarda düzelme olmasına rağmen, 3-4 saat içinde semptomlar tekrarlarsa ve 10 puff’dan daha fazla salbutamol verme ihtiyacı olursa gene acile gitmesi söylenmeli.

Acilde atak tedavisi: 
1- Hemen oksijen  verilmelidir. Oksijen saturasyonu  % 94-98 arasında tutulmalıdır. Puls oksimetre ile takip önerilir.

2. Bronkodilatatör tedavi : Salbutamol tedavisi aracı tüp ile inhaler şekilde veya nebülizatör ile uygulanabilir.
Salbutamol aracı tüple başlangıç dozu 2 puf (1 puf=100mcg ) verilir,  ancak ağır ataklarda 6 puffa kadar çıkılabilir.
Nebülizatör ile 2.5 mg salbutamol 3 cc SF ile verilir.

3- Orta ve ağır atakta tedaviye ipatropium bromür eklenmesi  (250 mcg nebulizatör )ile tedaviye cevabın daha iyi olduğu gösterilmiş.

4- Sistemik KS : 1 -2 mg/kg doz metilprednizolon (max.doz  2 yas altı 20 mg, 5 yaş 30 mg) , 3-5 gün kullanılması yeterlidir,  doz azaltılmadan kesilebilir.
İM uygulamada doku atrofisi olabilir, oral tercih edilir. Ancak kusan, solunum sıkıntısı olan hastada İV verilmesi tercih edilmelidir.
Akut atakta inhale KS kullanımın etkisi tartışmalıdır.

5-Ciddi ataklarda 2 yaş üstü hastada magnezyum  sülfat yavaş infüzyon tek doz 40-50mg/kg  20-60 dakikalık  infuzyon ile verilebilir. hafif atakta etkisi gösterilememiştir.

6-Teofilin atak tedavisinde yeri yok.
7-Epinefrinin astım atağında yeri yoktur.
8-Lökotrien antagonistlerinin akut atak tedavisinde etkisi yoktur.
9-Mukolitikler, göğüs terapisi ve aşırı hidrasyon önerilmemektedir.

Taburculuk Sonrası Yapılması Gerekenler :

1-Oral kortikosteroidler: 1-2 mg/kg/gün (max. 40 mg/gün) 3-5 gün süresince oral KS verilmelidir.
2-Kurtarıcı tedavi : Semptomatik durumlarda kısa etkili beta agonist verilmelidir.
Ipratropium bromür ihtiyaç ortadan kalktığında hemen kesilebilir.
3- Inhale KS:  Inhale  KS tedavisi taburculuk öncesinde başlanmalı, hastanın kullanıldığı dozu 2-4 haftalık süreçte arttırılmalıdır.
4- Atağa neden olan risk faktörleri değerlendirilmelidir.


12 Kasım 2018 Pazartesi

ANNE SÜTÜ içeriği





Anne sütü içeriği:


Anne sütünde protein olarak whey proteini ağırlıklıdır.

 Whey proteinin sindirimi kolaydır ve bebeği infeksiyondan korumada önemlidir. Whey:kazein oranı 70:30 dur.

Yağ olarak uzun zincirli yağ asitleri vardır, bu beyin gelişimi için önemlidir.

Karbohidrat olarak laktoz vardır. Laktoz beyinin büyümesi için gerekli enerjiyi sağlar, barsaklarda patojenlerin yerleşmesini önler, kalsiyum emilimini arttırır.


Emzirmenin ilk dakikalarında karbohidrattan zengin, sonlarında yağdan zengin süt olur. Son sütün doygunluk ve uyku düzeni üzerinde etkisi olduğu düşünülmektedir.


İlk 5 gündeki süt kolostrumdur.

Lökosit, salgısal IgA, laktoferrin gibi immünolojik faktörlerden ve  sodyumdan zengin, laktozdan fakirdir. Az miktarda salgılanır.

5-15 günler arasında geçiş sütü olur, protein içeriği azalır, laktoz ve yağdan zengin hale gelir. Miktar olarak artmaya başlar.

15 günden sonra olgun süt gelir.


Anne sütündeki sitokinler, makrofajlar, laktoferrin, lizozim, alfa lactalbumin, nükleotidler, oligosakkaritler bebeği enfeksiyonlara karşı korur.

 Oligosakkaritler prebiyotik etki ile barsak florasını oluştururlar, laktobasil ve bifidobakterden zengin flora gelişimini sağlarlar.


Anne sütünde su oranı  yüksek olduğu için anne sütü alan bebeklere su verilmesi gerekmez. Anne sütünün % 87'si sudur ve emzirmenin ilk evresinde gelen süt, yani önsüt, su bakımından oldukça zengindir.


Anne sütündeki mikrobesinler anne beslenmesine göre değişir.

D vitamini düşük olduğu için ilk günlerde D vitamini desteği yapılmalıdır.

K vitamini anne diyetinden bağımsız düşüktür, o nedenle kanamayı önlemek için doğumda 1 mg. İM tek doz K vit. yapılmalıdır.

Anne sütündeki demir oranı ise düşük olmasına rağmen emilimi yüksek olduğu için bebeklerde ilk 6 ay anemi beklenmez.


Anne sütünü salgılatan iki hormon vardır: Prolaktin ve oksitosin..
Annenin prolaktin hormonu geceleri daha çok salgılanır. Bu yüzden  geceleri bebeği emzirmek anne sütünü arttırır. Emziren  anne  geceleri bebeğini emzirmek için uyansa bile kendini dinlenmiş hisseder.

Anne yorgun ve stresli olduğunda PRL yapımı azalır ve süt salgısı da azalır.

Süt yapımı artışı için memeyi tam boşaltması gerekir, bir meme tam boşalınca diğerine geçilmelidir, bu süre 5-30 dakika arasında değişir.


Bebeğin emerken anne memesini doğru pozisyonda tutması  gerekir.




Çocuklarda Akut Gastroenterite Genel Bakış




Akut Gastroenterit :
dışkı kıvamının yumuşaması ve/veya sıklığının artması (günde 3 veya daha fazla) olarak tanımlanır.Ateş veya kusma eşlik edebilir. ishal genel olarak 7 günden daha kısa sürer ve 14 günü aşmaz.Klinik bulguların ağırlığı dehidratasyon ve elektrolit bozukluklarıyla ilişkilidir; hastanın yaşından çok etkene bağlıdır.                                                           Kötü beslenmiş çocuklarda komplikasyon riski daha yüksektir.                                     Çocuklarda gastroenterit etkenleri: 1 yaş altında rota, norovirus, adeno ve Salmonella;   1-4 yaş arasında rotavirus, norovirus, adenovirus ve Salmonella, Campylobacter ve Yersinia;                                                                                                                                  5 yaş üzerinde Campylobacter, Salmonella ve rotavirus.
İshalli çocuklarda ilk önce dehidratasyonu olup olmadığına bakılmalıdır, kilo kaybı sorgulanır, vital bulgular ve bilinç durumu değerlendirilir.
 Ayrıntılı öykü ve geniş fizik muayene yapılmalıdır.
İshalin süresi, dışkının sıklığı, rengi, miktarı, kan ve mukus içerip içermediği sorgulanır.
Fizik muayenede dikkat edilmesi gereken noktalar : ateş, genel görünüm, cilt rengi, turgor, tonus, malnütrüsyon bulguları, kapiller doluş zamanı, karında hassasiyet ve bağırsak sesleridir.
 Kusmaları ve dehidratasyonu olan çocuklarda serum elektrolitlerinin belirlenmesi gerekir. Ateş ve kusmanın eklenmesiyle ortaya çıkabilecek dehidratasyon klinik tablonun ağırlığından sorumludur.
Viral ishal, özellikle 5 yaş altı çocuklarda sıktı, en sık etken  rotavirustur.
Rotavirus enfeksiyonu 2 yaş altındaki çocuklarda sıktır, sulu dışkılama ve kusma ile karakterizedir. Özellikle ilk atak ise sıklıkla  dehidratasyon, asidoz ve elektrolit bozukluğuna neden olur. İnkubasyon süresi kısadır,  genellikle sulu ishal ve kusmanın başlaması 48 saatten kısadır,hafif bir ateş olabilir, kusma ilk 2 gün fazladır.  Rotavirus ishali akut bakteriyel gastroenteritlerden ateş ve kusmanın erken ortaya çıkması, 2 yaş altı çocuklarıda görülmesi  ve daha serin havalarda görülmesi ile ayrılır.
Viral gastroenteritlerde  rehidratasyon sağlanması tedavinin esasını oluşturur.
Hafif ve orta şiddetli hastalarda  ORS uygulanması  yeterlidir.
ORS tedavisi ile parenteral tedavi arasında önemli bir klinik farklılık olmadığı saptanmıştır. ORS nin  elektrolitlerin ölçülemediği durumlarda kullanılması, çocuğun susuzluk derecesine göre ihtiyacını kendi belirlemesi , sıvı yüklenmesi ve IV tedavi deki flebit riskinin olmaması avantajıdır.
ORS, hafif dehidratasyonda 50 mL/kg/3-4 saat, orta dehidratasyonda 100 mL/ kg/3-4 saat, ağır dehidratasyonda 100-150 mL/kg/3-4 saat olacak şekilde başlanmalıdır.
Çocuk 4 saat sonra değerlendirilmeli, idrar çıkışı varsa, turgor normale döndüyse beslemeye başlanmalıdır.  İdame tedavisinde, orta derecede dehidratasyonlularda ishal durana kadar, 100 mL/kg/24 saat ORS verilmesi önerilir.
Pratik olarak, dışkı miktarına eşit ORS verilmesi, hesaplanamıyor ise her dışkı için 10-15 mL/kg  ORS/s eklenmesi önerilir.
Parenteral sıvı  tedavisi  ağır dehidrate olgularda 20 mL/kg % 0,9 NaCl 10-30 dk içinde verilmelidir.   İV tedavinin amacı, hipovolemiyi önlemek, elektrolit düzensizliğini sıvı gereksinimleri karşılamaktır.
Parenteral sıvı tedavisi endikasyonları :  bilinç kaybı , ağır dehidratasyon,  şok, yaşı 6 aydan küçük ve prematüre bebek, 3 aydan küçük olup ateş 38 derece, 3-36 ay arası olup ateşi 39 derece, kanlı dışkı, idrar çıkışı iyi olmayanlar, oral sıvı alımı yeterli olmayanlar, inatçı kusmaları olanlar, ileus şüphesi olanlar .
AGE de özellikle antimotilite ilaçlar, antidiareik ajanlar, antisekretuvar ajanlar, adsorbentler kullanılmamalıdır.
AGE tedavisinde  son yıllarda probiyotiklerle ilgili çalışmalar vardır.
Probiyotiklerin (Lactobacillus GG ve Saccharomyces boulardii) antibiyotik ile ilişkili ishalde etkili olduğu gösterilmiştir.
ESPGHAN ve ESPID, çocuklarda akut ishal tedavisinde ORS ile birlikte Lactobacillus GG ve S.boulardii’nin kullanımı önermektedir . Ancak, yararlı etkilerinin suşa özgü ve doza bağımlı olduğu unutulmamalıdır. Hangi tür/türlerin en etkili olduğu ve en iyi fayda sağlayan dozu henüz kesin olarak bilinmemektedir. Tek başına etkin olan bir probiyotik suş, bir karışım içinde etkinliğini kaybedebilir. Yine, probiyotiklerin ishalin süresinde sağladığı birkaç saatlik veya bir günlük kısalmanın pratikteki anlamı açık değildir. Maliyet etkinliği tartışmalıdır.
Tüm bu nedenlerle, antibiyotik ishalleri dışında, probiyotiklerin rutin kullanımı değil, hastaya göre değerlendirilerek kullanımı daha doğru olacaktır.
WHO sosyoekonomik seviyesi düşük bölgelerde  malnutre çoculara akut ishal tedavisinde 6 aydan küçük çocuklara 10 mg/gün, 6 ay ve üzerindeki çocuklara 20 mg/gün, 10-14 gün süreyle ağızdan çinko verilmesini önermektedir.
Gastroenteritli hastanın dışkı örneği ishal etkeni hakkında kabaca fikir verebilir.
Dışkıda lökosit aranması dışında mikrobiyolojik incelemelerin rutin olarak uygulanması gerekli değildir.
Mukus ve kan içermeyen sulu dışkı: enterotoksin, virüs veya protozoa’ya bağlı olabilir.
Dışkı kan veya mukus içeriyorsa: sitotoksin içeren bir bakteri, mukozal inflamasyona neden olan enteroinvaziv bir bakteri, veya E. histolytica gibi bir parazit düşünülmelidir.
E. histolytica enfeksiyonunda kan dışkının dış yüzündedir.
Eğer dışkı çok kötü kokuyorsa Salmonella ve Giardia akla gelmelidir.
Enterotoksin (kolera toksini veya Shiga toksin) veya virüslere bağlı ishallerde dışkı kokusu fazla değildir,
Dışkıda rotavirus antijenleri lateks aglütinasyon kitleri ile hızlı ve kolayca saptanabilir.
Dışkı örneğinin mikroskobik incelemesi ishalin etkeni hakkında yol gösterebilir.
Dışkıda lökosit varlığı kolitin göstergesidir; invaziv veya sitotoksin üreten bakteriler Shigella, Salmonella, Campylobacter, invaziv E. coli, STEC, C. difficile, Y. enterocolitica düşünülmelidir.
Sitotoksinle ilişkili ve invaziv bakteriyel ishallerde dışkıda polimorfonükleer lökositler bulunur, S. typhi enfeksiyonunda ise mononükleer hücre görülür.
Virüslere, enterotoksin üreten bakterilere veya parazitlere bağlı ishallerde genellikle dışkıda lökosit görülmez .
Dışkının rutin olarak parazit ve yumurtaları için incelenmesi gerekli değildir.
Ancak yüksek riskli bölgede yaşıyorsa, salgın söz konusu ise, ishal 1 haftadan uzun sürmüşse, dışkı kültüründe diğer enteropatojenler üremediyse veya hastanın bağışıklığı baskılanmışsa bu yönden de incelenmelidir.
G. lamblia trofozoitleri ve kistleri doğrudan dışkı yaymasında görülebilir. Kist ve trofozoitlerin atılımı aralıklı olduğu için taze dışkı örneğinin 3 kez incelenmesi, yoğunlaştırma yöntemlerinin kullanılması tanı konulmasını kolaylaştırır. ELISA ile antijen tayini daha duyarlıdır.
 E. histolytica taze dışkı örneği veya bağırsak duvar sürüntüsünün mikroskobik incelemesiyle tespit edilir. Ancak şekli nonpatojen olan E. dispar’dan farksız olduğundan ayırt etmek üzere monoklonal antikor enzim immunoassey veya polimeraz zincir reaksiyonu kullanılabilir .
Dışkı kültürü ile etkeni saptama olasılığı yüksek değildir. Ayrıca sonuçlar 2-3 gün sonra çıkar ki bu sırada genellikle hasta düzelmiş olur.
Bu nedenle ishali olan her çocukta dışkı kültürü yapmak gereksizdir.
Ancak salgınlarda toplum sağlığı açısından etkeni saptamak amacıyla, çok küçük çocuklarda, bağışıklığı baskılanmış hastalarda, uzun süren ishallerde, kanlı ishalde ve inflamatuar bağırsak hastalığının ayırıcı tanısında dışkı kültürü yapılmalıdır.

kaynak :
Çocuk Enf Derg 2009; 3 (Özel Sayı 1): 116-8 118 J Pediatr Inf 2009; 3 (Suppl 1): 116-8
J Pediatr Inf 2014; 8: 71-81

9 Kasım 2018 Cuma

lokal kortikosteidler

Topikal kortikosteroidler:

 Zayıf: prednizolon – prednol krem,
            Hidrokortizon – hipokort krem

Orta: hidrokortizon butirat- locoid krem

Güçlü: betametazon- betnovate
           Mometazon- elocon
           Metilprednizolon- advantan

Cok güçlü: klobetazon proprionat- dermovate krem 

çocuklarda takipte kullanılan bazı formuller


Kilo - boy  takip formülü :

Kilo  = 3- 12 ay:  yaş ( ay) + 9 /2

            1-    6 yaş:  yaş (yıl)  x 2 + 8

            7- 12 yaş: yaş  x 7/ 2  - 5

Boy: 2-12 yaş :  yaş X 6 + 77.

 1-2 yaş: kilo 2.5 kg / yıl ,
               boy 12 cm / yıl ,
               BÇ 2 cm / yıl

 2-5 yaş: kilo 2 kg  / yıl ,
               boy 6-8 cm / yıl

 6 -12 yaş: kilo  3- 3.5 kg / yıl ,
                 boy 6 cm . / yıl




PFAPA SENDROMU



PFAPA sendromu : peryodik ateş, aftöz stomatit, farenjit ve servikal lenfadenit ile seyreden bir hastalık komponentidir. 3-8 haftada bir gelen ateş atakları görülür.

Klinik tanı kriterleri:


1-Atakların 5 yaşından önce görülmesi,

2-Üst solunum yolu enfeksiyonu yokluğunda farenjit, adenit ve aftöz stomatit varlığı

3-siklik nötropeni gibi diğer peryodik ateş durumlarını ekarte etmiş olmak,
siklik nötropeni: 18-24 günde bir tekrarlayan, 3 gün süren  ateş ve bakteriyal enfeksiyonla seyrede n siklik bir hastalık)

4- Ataklar arasında çocuğun tamamen sağlıklı olması,

5-Çocuğun büyüme ve gelişiminin normal olması.


PFAPA da ateş peryodik bir özellikte tekrarlar.

 Ateş 3-8 haftada bir olur, 40 dereceye kadar çıkabilir ve 3-6 gün sürer. 

Lenfadenopati sadece servikal bölge ile sınırlıdır, vücudun diğer bölgelerinde LAP beklenmez.

Farenjit hafif seyirlidir ve exudatif değildir.


Aftöz ülserler sıklıkla gözden kaçar , genel olarak ağrılı değildir ve kendiliğinden geçer.

 Bu semptomların dışında baş ağrısı, kusma, karın ağrısı da görülebilir.


Laboratuvar bulguları nonspesifiktir , lökositoz , hafif bir nötrofil artışı CRP ve sedim. artışı vardır.

 GAS enfeksiyonunu ekarte etmek için boğaz kültürü gerekir.


Hastalık kendi kendini sınırlar.


Tedavide atak sırasında 1-2 mg/kg prednizon ile birkaç saat içinde semptomlar dramatik olarak düzelir.


KS ler sadece %25-50 hastada atak sıklığını kısaltır.

Kolşisin sık tekrarlayan ataklarda faydalı olabileceğini bildiren çalışmalar vardır.

Tonsillektomi medikal tedaviye yanıtsız hastalarda düşünülebilir.



Anafilaksiye Genel Bir Bakış

  Anafilaksiye Genel Bir Bakış Dr.NevinKURT   Anafilaksi u Alerjinin, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen en ciddi klinik tablosud...