21 Haziran 2018 Perşembe

YENİDOĞAN RESÜSİTASYONU








RESÜSİTASYONDA İLK BASAMAKLAR:

Zamanında doğmuş,  ağlayan veya nefes alan, tonusu iyi olan  bir bebeğin canlandırmaya ihtiyacı yoktur.  bu bebekler doğar doğmaz annesinin göğsüne yatırılıp, başlangıç basamakları burada yapılabilir.


Doğum odasında resüsitasyon kararı için bakılan kriterler:

1-Bebek term mi?
2-Solunum çabası var mı?
3-Tonusu iyi mi?
 Bu üç kriteren birini karşılamayan yenidoğanlar  resüsitasyon ihtiyacı doğabilecek bebeklerdir. Bu bebeklerin Apgar skorlaması da düşüktür. Ancak Apgar skoru, bebeğin doğumdan hemen sonraki durumunu gösterir, asfiksi tanısı için tek başına kullanılan bir kriter değildir.

 Doğum salonunda başlangıç basamakları  olan ısıtma, başa pozisyon verme, ağız içinin silinmesi/aspirasyon ve kurulama, tüm  yenidoğanlara ilk uygulanan basamaktır.
 Taktil uyarı; bu ilk basamakta uygulanan işlemlerle solunum çabası başlamayan bebeklere uygulanır.
Ancak bu başlangıç basamakları, resüsitasyon ihtiyacı olan yenidoğanlarda daha kısa sürede tamamlanmalıdır.

Canlandırma gerektirmeyen bebeklerde en az 1 dakika gecikme ile klempleme önerilmektedir. 
Canlandırma gerektiren bebeklerde göbeğin klempleme zamanı ile ilgili net bir karar yoktur. Canlandırma ihtiyacı olanlarda canlandırmaya başlanması önceliklidir.
 Prematüre bebeklerde ise geç klemplemenin yararlarını gösteren veriler olmakla birlikte, kanıtlar henüz net öneriler için yeterli değildir.

 Mekonyumlu  doğan bebeğe yaklaşım :

Mekonyumlu doğan bebeğin  başı doğar doğmaz, bebek perinedeyken yapılan orofaringeal ve nasofaringeal aspirasyon, Mekonyum Aspirasyon Sendromu’nu (MAS) önlemediği ve  apne, vagal uyarı ile bradikardiye neden olduğu gösterildiği ve canlandırmada gecikmeye neden olabildiği için  artık uygulanmamaktadır.

ILCOR-2015 önerilerine göre, mekonyumla boyalı amniyos sıvısı  ile doğan bebekte, deprese olsalar bile, trakeal aspirasyon yapılmamalı,
 ilk basamak uygulamaların tamamlanmasından sonra bebeğin solunum çabası yeterli değilse ya da KTA< 100/dk ise hemen pozitif basınçlı ventilasyona (PBV) geçilmelidir.

Yeni önerilere göre, mekonyumlu  doğan bebeklerde trakeal aspirasyon için tek koşul bebeğin solunum yolunda “obtrüksiyon yapacak partikül” bulunmasıdır.

 Bu koşulda mekonyumu temizlemek için, laringoskop yerleştirilmeli ve önce 12/14 Fr aspirasyon kateteri ile ağız ve hipofarinks temizlenerek, glottis görülmelidir. Trakea içine endotrakeal tüp (ETT) yerleştirilmeli ve ETT, mekonyum ara parçası ile doğrudan aspiratöre bağlanarak aspirasyon sondası gibi kullanılmalıdır. Mekonyum ara parçası üzerindeki açıklık kapatılıp tüp yavaşca geri çekilerek çıkarılmalıdır.

Endotrakeal tüp içinden aspirasyon sondası geçirerek yapılan tüp içi aspirasyonla mekonyum parçaları aspire edilemez.

Endotrakeal aspirasyon 5 saniyeden daha uzun sürmemelidir.

Entübasyon başarılamazsa veya uzarsa, bebek bradikardik ise PBV başlatılması gerekir.

Mekonyumlu doğan bebeklerde rutin mide yıkamasının mekonyum  aspirasyon sendromunu ( MAS ) önlemediği gösterilmiştir.

Canlandırmada kullanılan 2005 yılında rehberdeki renk kriterinin yerini 2010 yılı rehberinde oksijen  saturasyonu ölçümü   (spO2 monitor ), nabız oksimetre kullanımı almıştır.

Nabız oksimetre kullanılması öneriler bebekler:

*Canlandırma gerekeceği düşünülen bebekler  
*PBV uygulanması gerekiyorsa,
*solunumu yeterli ve KTA>100/dak olup düzelmeyen siyanozu varsa
*Oksijen verilmesi gerekiyorsa,

Oksimetre probu sağ bileğe /avuç içine (preduktal) ve cihaza bağlanmadan önce bebeğe bağlanmalıdır.

Afiksisi olmayan yenidoğanların vücut ısısı doğumdan sonra 36,5-37,5 arasında olmalıdır. Bebeğin vücut ısısı morbitite ve mortalite ile ilişkilidir.

Resüsitasyon gerektiren bebeklerde, kalp hızının uygun şekilde değerlendirilmesinde EKG kullanılabileceği bildirilmiştir.



     Taktil uyarı :

Başlangıç basamaklarında yapılan kurulama, ağız içinin silinmesi/aspirasyon solunum için  uyarandır ve çoğu bebekte, bu basamaklar solunumu başlatmaya yeterlidir.
 Eğer bebeğin solunum çabası hala yeterli değilse, solunumu uyarmak için kısa bir süre ek taktil uyaran verilebilir.
 Taktil uyaran için;
1    *Ayak tabanına şaplak ya da fiske vurulması
      *Sırtının, gövdesinin ya da ekstremitelerinin sıvazlanmasıdır.
Eğer bebek birincil apnede ise, hemen her uyaran solunumu başlatır.
İkincil apnede ise, hiçbir uyaran işe yaramaz, ayak tabanına bir -iki tane şaplak veya fiske ya da sırtın bir- iki kez sıvazlanmasına rağmen apne devam ediyorsa, değerli olan vakti iyi kullanmalı ve hemen pozirif basınçlı ventilasyona (PBV) başlanmalıdır.


 Başlangıç basamaklarından sonra bebeğin değerlendirilmesi:

Daha ileri canlandırma girişimlerine gerek olup olmadığını anlamak için bebek değerlendirilir. Değerlendirmede kullanılacak kriterler solunum ve kalp atım hızı (KTA)dır.

Yeterli solunum çabası diyebilmek için bebeğin iyi bir göğüs hareketi olmalı, taktil uyaranı izleyen birkaç saniye içinde solunumunun hız ve derinliği artmalıdır.
 İç çekme tarzındaki solunum etkisizdir ve apne gibi değerlendirilir.

İlk basamak uygulamalardan sonraki değerlendirmede, solunumu olmayan ya da yetersiz olan veya  KTA< 100 /dk olan bir bebeğe, oksijen vermek veya taktil uyaranı sürdürmek etkisizdir ve uygun tedavinin başlamasını geciktireceği için, hemen nabız oksimetresi bağlanmalı ve PBV başlanmalıdır


Oksijen ihtiyacının belirlenmesi ve oksijen kullanımı :

Olağan geçiş sürecinde bebeklerin O2 satürasyonunun (SpO2), intrauterin değerlerden (%50-60)  normal değerlere (%90-95) çıkması 10 dakikaya kadar uzayabilir.

Bu nedenle doğumda solunum çabası yeterli, aktif, ancak siyanozu olan term bebeklere doğumu takiben hemen oksijen uygulamaya başlanmamalı, normal geçiş sürecini tamamlayacak zaman tanınmalıdır.

Solunum çabaları olduğu sürece bu bebekleri sadece takip etmek yeterlidir ve dakikalar içinde siyanozlarının açıldığı görülür.

Solunum çabası olmayan ya da yetersiz olan term bebeklerde ise, nabız oksimetresi bağlayarak PBV uygulamasına önce oda havası ile başlamak uygundur.

 Gebelik yaşı < 35 hafta olan prematüre bebeklerde ise, % 21-30 konsantrasyonda O2 ile başlanır.


Serbest O2 uygulaması:

Spontan solunumu olan bir bebeğe hangi yöntemlerle  O  verilir:
1)      Oksijen maskesi,
2)     Anestezi balonu ve maske,
3)     T parça canlandırıcı ve
4)     Bebeğin ağzı ve burnuna yakın tutulan oksijen hortumu yöntemlerden biriyle serbest akış verilebilir.
Serbest akış O2, kendi şişen balona bağlı maske ile verilemez.
Tüm yöntemlerde maske yüze yakın olmalıdır.
Ancak maske yüze bastırılacak olursa, artan basınç zararlı olabilir.

Ne zaman O2   verilir:
1) bebekte solunum çabası var ancak zorlanıyorsa,
 2) inleme/interkostal çekilmeleri varsa,
 3) inatçı santral siyanozu/oksimetre ile doğrulanan hipoksisi varsa faydalı olabilir.

Oksijen uygulamasına, hava-Okarıştırıcısı kullanarak düşük konsantrasyonlarda başlanmalı, nabız oksimetresinin gösterdiği değerlere ve bebeğin durumuna göre gerekiyorsa arttırılmalıdır. Canlandırma sırasında kısa süreyle kullanılacak Oısıtılmamış ve kuru olabilir ama yüksek akış hızında (10 L/dk üzeri) verilmemelidir, çünkü ısı kaybı ve mukozanın kuruması önemli bir sorun olabilir. 5 L/dk hızla verilmesi yeterlidir.

Arttırma yapılırken hedef SpO2 değerleri göz önüne alınmalıdır.

Hedeflenen SpO Değerleri:
                                       1.dakika:  %60-65
                                       2.dakika:  %65-70
                                       3.dakika:  % 70-75
                                       4.dakika:  %75-80
                                       5.dakika:  %80-85
                                     10.dakika: %85-95


Canlandırma sonrası, solunum yeterli olduğu ve KTA normal değerlere ulaştığı halde bebeğin O2 gereksinimi sürüyorsa, Okonsantrasyonu hemen %100’e çıkarılmayıp, nabız oksimetresi ve dakikalara göre önerilen hedef SpO2 değerleri dikkate alınarak arttırılmalıdır. Santral siyanoz kaybolduğunda veya oksimetre satürasyonu %90-95 arasına ulaştığında, O2   miktarı yavaş yavaş azaltılır ve satürasyon oda havasında sabit kalınca kesilir.


Solunum çabası olan bir bebekte, serbest akış oksijene karşın siyanoz sürerse veya satürasyon %85’in altındaysa ağır akciğer hastalığı olabilir. 
Yeterli PBV uygulanmasına rağmen siyanoz devam ederse veya satürasyon %85’in üzerine çıkmazsa, konjenital siyanotik kalp hastalığı, yenidoğanın persistan pulmoner hipertansiyonu veya pnömotoraks düşünülmelidir


 Pozitif basınçlı ventilasyonla solunum desteği :

Bebeğe PBV uygulanması gereken durumlar;
1-) Apne/iç çekme tarzında solunum
2-)Solunum olsa bile KTA< 100/dk olması
3-) %100 serbest akış O2 verilmesine karşın inatçı santral siyanoz ve düşük SpO2 olması

Term yenidoğanda PBV uygulamasına %21 O2 (oda havası) ile başlanır. 
biraz daha yüksek konsantrasyonla başlanması (% 30 O2) önerilmektedir.
Bebeğe O2 desteği verilirken nabız oksimetresi kullanılması, oksijenin çok az veya fazla kullanımını engeller.

Yenidoğanda PBV, kendi şişen balon, anestezi balonu veya T parça canlandırıcıdan herhangi biri ile uygulanabilir.                                                   
Kendi şişen balon uygulamasında tepe inspirasyon basıncı (PIP), basınç-ölçer (manometre) kullanılmadığı sürece, balonun ne kadar güçlü sıkıldığına bağlı olarak değişir, pozitif ekspirasyon sonu basıncı (PEEP) oluşturmak ise mümkün değildir.
Anestezi Balonu kullanılmadığı zaman sönmüş bir balona benzer. Yalnızca balona basınçlı hava gönderilip balonun açık ucu, (ör; maske) bebeğin yüzüne yerleştirilip, kapatılınca şişebilir. Bu sistemle PIP ve PEEP oluşturmak mümkündür.
T-parça canlandırıcı tercih edilen yöntemdir. Bu yöntemle de PIP ve PEEP (veya CPAP) ayarlanabilir. Anestezi balonundan farkı ve tercih nedeni, PIP’nin, anestezi balonunda olduğu gibi balonun sıkılma miktarı ile değil, mekanik bir ayar ile yapılmasıdır.

PBV ile solunum desteği 40-60 /dk (20-30 bası /30sn) hızında olmalıdır.

Yetersiz solunum çabası olan bebeklerde PIP/PEEP 20/5 cmH20 gibi uygulanmalıdır.

Solunum çabası olmayan bebeklerde ise ilk birkaç solukta izleyen soluklara kıyasla daha yüksek PIP basınçlarına (30-40 cmH20) gereksinim vardır.
Daha sonra PIP/PEEP basınçları 20/5 cmH20 gibi ayarlanmalı, ventilasyon sırasında kalp atım hızının düzelmesine ve Osaturasyonunun artmasına yetecek şekilde basınç değişiklikleri uygulanmalıdır.
Balon-maske ile PBV yapılıyorsa aynı kıstas, sıkma basıncını arttırmak amacıyla kullanılabilir.

İlk basamak uygulamalardan PBV’un sonuna kadar geçen süre (ikinci değerlendirmenin sonuna kadar) 60 saniyeyi aşmamalıdır.

Canlandırma gerektiren bebeklerde ilk basamak uygulamalar daha kısa tutulmalıdır.

Bebeğin yüzüne uygun boyutta maske kullanılmalı ve maske yüze tam olarak temas ettirilmelidir.

Ventilasyon sırasında  solunum sesleri iki taraflı duyulmuyor ve göğüs hareketi de görünmüyorsa bazı düzeltici girişimler uygulanır:
 -Maskenin yeniden yerleştirilmesi
- Başa yeniden pozisyon verilmesi
-Ağız ve burnun aspirasyonu
 -Ağız açılarak ventilasyon
-Basıncın arttırılması

Başarılı PBV’un en iyi göstergesi artan kalp atım hızıdır.

Etkili ventilasyonun diğer göstergeleri:
solunum seslerinin iki taraflı eşit alınması, göğüs hareketlerinin gözlenmesidir.
Prematürelerde KTA, gözle görülür göğüs hareketleri olmadan da yükselebilir.

PBV’un etkili olduğunun ve sonlandırılabileceğinin göstergeleri:
*KTA> 100/dk olması
*O2 satürasyonunun yükselmesi
*Spontan solunumun başlamasıdır.


 Kalp masajı uygulaması :

Etkin PBV uygulamasına karşın KTA< 60/dk ise PBV’a göğüs kompresyonun eklenmesi gerekir.
Kalp masajı uygulanırken %100 oksijen verilmelidir.

Göğüs kompresyonu başparmak veya iki parmak teknikleri ile uygulanabilir.
Başparmak tekniği tercih edilir: Kompresyon alanı için parmaklar, meme başlarının hizasından geçen çizginin hemen altında ya da sternumun 1/3 alt kısmında olacak biçimde sternum üzerine yerleştirilir.
Uygulama sırasında ventilasyon hızı 30/dk, kompresyon hızı 90/dk olmalıdır.
 Böylece dakikada 120 işlem yapılmış olur.

Üç kompresyon ve bir ventilasyondan oluşan bir döngü (90/30 ya da 3/1) iki saniye sürer.

Göğüs kompresyonu uygularken nelere dikkat etmelidir:
1 ) ventilasyon sırasında göğüs hareketleri yeterli olmalı,
2 ) kompresyon derinliği göğüs ön-arka çapının 1/3’ü olmalı
3 ) kompresyonun “bırak” döneminde göğsün tümüyle genişlemesine olanak sağlanmalı
4 ) başparmak veya parmaklar göğüs duvarından hiç ayrılmamalı
5 ) bası bölümü bırakma bölümünden daha kısa olmalı
6 ) kompresyon ve ventilasyonun eşgüdümlü olması sağlanmalıdır.

 Kompresyon ve ventilasyon 60 sn uygulandıktan sonra kalp atımı değerlendirilir:

* KTA ≥60/dk ise kompresyon durdurulur ancak,  KTA≥100/dk oluncaya kadar PBV’a, her 30 saniyede bir KTA kontrol edilmek üzere devam edilir.
* KTA ≥100/dk ise göğüs kompresyonuna son verilir, bebeğin solunumu kontrol edilir. Yeterli ve aktif spontan solunumu varsa PBV da sonlandırılır.
* KTA <60/dk ise ve bebek, daha önce yapılmamışsa, entübe edilir.
 Entübasyon, ventilasyon için daha güvenli bir yol sağlamış olur. Bu sırada adrenalin de verilir.



Entübasyon :

Entübasyon endikasyonları:

1-) Balon maske ventilasyonunun yetersiz kalması
2-) Balon maske ile ventilasyon gereksiniminin uzaması
3-) Solunum yollarında obstrüksiyon yapan mekonyum partiküllerinin aspirasyonu
4-) ileri derecede prematürite, surfaktan verilme gereksinimi 
5-) Diafragma hernisi gibi özel durumlarda
G-) Göğüs kompresyonu ve ventilasyon arasındaki eşgüdümü kolaylaştırmak, ventilasyonun verimliliğini arttırmak.  

Uygun boy laringoskop bıçak numarası; term yenidoğanda 1, prematürelerde 0 ve ileri derecede prematürelerde ise 00 numaradır. 

Laringoskop her zaman sol elde tutulmalıdır.

Entübasyon işlemi 30 saniyede tamamlanmalıdır.

Doğum ağırlığı ve gebelik yaşları için uygun ETT boyutları:

Tablo 3. Doğum ağırlığı ve gebelik yaşlarına göre uygun ETT boyutları
Tüp (iç) çapı (mm)
Ağırlık (g)
Gebelik yaşı (hafta)
2.5
1000 g altı
28 hafta altı
3.0
1000-2000
28-34
3.5
2000-3000
34-38
3.5-4.0
3000 g üstü
38 hafta üstü





Entübasyon basamakları:

*Bebeğin başı koklama pozisyonuna getirilip sabit tutulur.
*Laringoskop dili sola itecek biçimde ağzın sağ tarafından, bıçağın ucu dil köküne gelinceye kadar ilerletilir.
*Laringoskop bıçağı yalnızca ucuyla değil, tümü ile hafifçe kaldırılır.
*Vokal kordlar, vertikal çizgiler veya ters “V” harfi biçiminde görülür. Alanı temizlemek için gerekiyorsa geniş bir kateterle aspirasyon yapılır.
*Tüp, ağzın sağ tarafından, tüpün eğimi horizontal planda uzanacak şekilde yerleştirilir. Tüpün eğimi soldan sağa olmalıdır.
*Kordlar kapalı ise, açılmaları beklenir. Endotrakeal tüp, kord vokal işareti kordların hizasına gelene dek ilerletilir.
*Tüp sıkı bir biçimde bebeğin damağıyla işaret parmağı arasında sıkıştırılırken laringoskop çıkarılır. Stile çekilene kadar tüp yerinde tutulur.

Endotrakeal tüpün doğru yerleşimini gösteren belirtiler:

ILCOR-2015 önerilerine göre endotrakeal tüpün trakea içinde olduğunun en iyi göstergesi endotrakeal karbondioksit (ET-CO2) saptayıcı ile verilen solukta CO2’in saptanmasıdır.
 ET-COmonitorünün bulunmadığı durumlarda entübasyon tüpünün doğru yerleştiğini gösteren bulgular:
    Yaşamsal bulguların düzelmesi (kalp hızı, renk/oksijenlenme, hareket)
  Her iki akciğer üzerinde solunum seslerinin duyulması
  Mide üzerinde solunum sesi olmaması
Ventilasyon sırasında gastrik distansiyon olmaması
 Soluk verme esnasında tüpte buhar oluşması
 Her solunumda göğsün inip kalkmas
Dudak hizasında okunan uzunluğun bebeğin tartısının 6 fazlası olması
Tüpün vokal kordlar arasından geçtiğinin doğrudan görülmesidir.

Başlangıçtaki canlandırma sonrasında tüp yerinde kalacaksa akciğer grafisi ile tüpün doğru yerde olduğu (trakea ortası) kontrol edilmelidir.

Larengeal maske kullanımı:

 Ne zaman kullanılabilir? : Balon maskenin yüze oturmadığı durumlarda, yüzde veya üst hava yollarında maske ile ventilasyonun etkinliğini azaltacak bir malformasyon varsa,   maske ile PBV etkin yapılamıyor ve entübasyon olanağı yoksa uygulamak yararlıdır.
Dezavantajları, 34 haftadan küçük prematüreler için uygun boyutunun olmaması, larinks ile maske arasından hava kaçağının akciğerlerde yetersiz basınç ile sonuçlanabilmesi, göğüs kompresyonu sırasında ya da ilaç uygulaması için kullanımının ETT kadar etkili olamaması , uzamış solunum desteği için kullanımına ilişkin kanıtların yetersiz olması, mekonyum aspirasyonunda kullanılamaz.



İlaç uygulamaları:

Eğer KTA, 60 saniye süreyle etkin ventilasyon ve göğüs kompresyonuna rağmen 60 /dk altında kalıyorsa; ilk yapılması gereken ventilasyon ve kompresyonun etkinliğini arttırmak için ilaç eklemektir.

1-) Adrenalin : 
Adrenalin kalbi uyarır ve kan basıncını arttırır. Tercihen; umbilikal venöz kateter yolu ile verilir.
Altmış saniye süreyle eşgüdümlü göğüs basısı ve ventilasyona karşın KTA 60/dk altında kalırsa kullanılır.
Adrenalinin  1/10.000 (0,1 mg/mL) formu kullanılır. İntravenöz (IV) yol (umbilikal ven). IV yol açılıncaya kadar ETT düşünülebilir. Endotrakeal yol, umbilikal kateter yerleştirmekten genellikle daha hızlı ve kolay bir yoldur, ancak emilimi güvenilir değildir ve etkili olmayabilir.

Doz:  Adrenalin 1: 10.000 konsantrasyondaki solüsyondan 0,1-0,3 mL/kg verilir. ( 0.01-0.03 mg/kg)
Eğer endotrakeal yoldan verilecekse 0,5-1 mL/kg gibi yüksek doz kullanılır.

 2-) Hacim genişleticiler :                                                                    
Bebeğin canlandırmaya yanıt vermemesi, şokta görünmesi, solukluk, zayıf nabız, inatçı düşük kalp hızı, canlandırmaya karşın dolaşımda düzelme olmaması, fetal kan kaybıyla ilgili bir durum öyküsü (ör; aşırı vaginal kanama, plasenta previa, ikizden ikize transfüzyon vb) mevcutsa kullanılır. Resüsitasyonda volum genişletici olarak  Serum fizyolojik 10 mL/kg, Umbilikal ven yoluyla  5-10 dakika hızda verilir.

3-) Bikarbonat:
Artık doğum odasında resüsitasyonda önerilmemektedir.

4-) Nalokson :
Doz, veriliş yolu ve güvenilirliği ile ilgili kesin bilgilerin olmaması nedeniyle doğum salonu uygulamalarından çıkarılmıştır.
 Canlandırma yöntemlerinin uygulanması yeterlidir.



Canlandırma ne zaman sonlandırılmalı?:

·     Eğer bebek 10 dakika aktif canlandırma girişimlerine hiçbir yanıt vermiyorsa (kalp atımı veya solunum çabası) canlandırmanın sonlandırılabileceği görüşü destek bulmaktadır. Çünkü çalışmalar yaşayanlarda erken mortalite ve morbidite oranlarının çok yüksek olduğunu göstermektedir
·     Bebeğe 10 dakikadan daha uzun süre canlandırma yapıldı ve bebek geç de olsa canlandırmaya cevap verdi ise, 10. ve 15. Dakika Apgar değerlerinin rakamsal olarak kayda alınması, hem bebekte ortaya çıkacak nörolojik sekellerin erken belirlenmesi hem de yasal sorumluluklar açısından yararlıdır.


Doğumda canlandırma gereken bebeğe doğum sonu yaklaşım:

·     Uzun süreli PBV uygulanan, entübasyon ve/veya göğüs kompresyonu ihtiyacı duyan bebekler genellikle ciddi stres altındadırlar ve hemen fark edilmeyen çoklu organ disfonksiyonu söz konusu olabilir.
·     AAP,  Apgar skorunun 5. dakikada 7’nin altında olması durumunda, Apgar’ın postnatal 20. dakikaya kadar her 5 dakikada bir tekrarlanmasını önermekte ve düşük bulunmasının serebral palsi riski açısından fikir verici olduğunu vurgulamaktadır
·     Canlandırma sonrası komplikasyon gelişme olasılığı, canlandırmanın süre ve yoğunluğuna paralel olarak artar. Canlandırma sonrası kordon kanı ya da bebekten alınan kanda pH ve baz açığı bakılması hasarın boyutunu belirlemek için yararlı olabilir.
·     Bu bebeklerde pulmoner hipertansiyon, pnömoni ve diğer akciğer komplikasyonları, metabolik asidoz, hipotansiyon, sıvı-elektrolit dengesizlikleri, havale ya da apne, hipoglisemi, beslenme sorunları, ısı düzensizlikleri ve enfeksiyonlar gelişebilir.

·     İleri canlandırma gereken bebekler sürekli bakım hizmeti alabileceği bir ortamda izlenmelidir. Bu bakım düzeyinde; ısı denetimi, yaşamsal bulguların (kalp atım hızı, SpO2 ve kan basıncı) ve komplikasyonların yakından izlemi gerçekleştirilmelidir.



www.neonatology.org dan kaynak alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anafilaksiye Genel Bir Bakış

  Anafilaksiye Genel Bir Bakış Dr.NevinKURT   Anafilaksi u Alerjinin, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen en ciddi klinik tablosud...