RESÜSİTASYONDA İLK BASAMAKLAR:
Zamanında doğmuş, ağlayan veya
nefes alan, tonusu iyi olan bir bebeğin canlandırmaya ihtiyacı
yoktur. bu bebekler doğar doğmaz annesinin göğsüne yatırılıp,
başlangıç basamakları burada yapılabilir.
Doğum odasında resüsitasyon kararı için
bakılan kriterler:
1-Bebek term mi?
2-Solunum çabası var mı?
3-Tonusu iyi mi?
Bu üç kriteren birini
karşılamayan yenidoğanlar resüsitasyon
ihtiyacı doğabilecek bebeklerdir. Bu bebeklerin Apgar skorlaması da düşüktür.
Ancak Apgar skoru, bebeğin doğumdan hemen sonraki durumunu gösterir, asfiksi
tanısı için tek başına kullanılan bir kriter değildir.
Doğum salonunda başlangıç
basamakları olan ısıtma, başa pozisyon verme, ağız içinin
silinmesi/aspirasyon ve kurulama, tüm yenidoğanlara ilk uygulanan
basamaktır.
Taktil uyarı; bu ilk basamakta
uygulanan işlemlerle solunum çabası başlamayan bebeklere uygulanır.
Ancak bu başlangıç basamakları, resüsitasyon
ihtiyacı olan yenidoğanlarda daha kısa sürede tamamlanmalıdır.
Canlandırma
gerektirmeyen bebeklerde en az 1 dakika gecikme ile klempleme
önerilmektedir.
Canlandırma gerektiren bebeklerde göbeğin
klempleme zamanı ile ilgili net bir karar yoktur. Canlandırma ihtiyacı
olanlarda canlandırmaya başlanması önceliklidir.
Prematüre bebeklerde ise geç
klemplemenin yararlarını gösteren veriler olmakla birlikte, kanıtlar henüz net
öneriler için yeterli değildir.
Mekonyumlu doğan bebeğe
yaklaşım :
Mekonyumlu doğan bebeğin başı
doğar doğmaz, bebek perinedeyken yapılan orofaringeal ve nasofaringeal
aspirasyon, Mekonyum Aspirasyon Sendromu’nu (MAS) önlemediği
ve apne, vagal uyarı ile bradikardiye neden olduğu gösterildiği ve
canlandırmada gecikmeye neden olabildiği
için artık uygulanmamaktadır.
ILCOR-2015 önerilerine göre, mekonyumla
boyalı amniyos sıvısı ile doğan bebekte, deprese olsalar bile,
trakeal aspirasyon yapılmamalı,
ilk basamak uygulamaların tamamlanmasından
sonra bebeğin solunum çabası yeterli değilse ya da KTA< 100/dk ise hemen
pozitif basınçlı ventilasyona (PBV) geçilmelidir.
Yeni önerilere göre,
mekonyumlu doğan bebeklerde trakeal aspirasyon için tek koşul
bebeğin solunum yolunda “obtrüksiyon yapacak partikül” bulunmasıdır.
Bu koşulda mekonyumu temizlemek
için, laringoskop yerleştirilmeli ve önce 12/14 Fr aspirasyon kateteri ile ağız
ve hipofarinks temizlenerek, glottis görülmelidir. Trakea içine
endotrakeal tüp (ETT) yerleştirilmeli ve ETT, mekonyum ara parçası ile
doğrudan aspiratöre bağlanarak aspirasyon sondası gibi kullanılmalıdır.
Mekonyum ara parçası üzerindeki açıklık kapatılıp tüp yavaşca geri çekilerek
çıkarılmalıdır.
Endotrakeal tüp içinden aspirasyon sondası
geçirerek yapılan tüp içi aspirasyonla mekonyum parçaları aspire edilemez.
Endotrakeal aspirasyon 5 saniyeden daha uzun
sürmemelidir.
Entübasyon başarılamazsa veya uzarsa, bebek
bradikardik ise PBV başlatılması gerekir.
Mekonyumlu doğan bebeklerde rutin mide
yıkamasının mekonyum aspirasyon sendromunu ( MAS ) önlemediği
gösterilmiştir.
Canlandırmada kullanılan 2005 yılında
rehberdeki renk kriterinin yerini 2010 yılı rehberinde
oksijen saturasyonu ölçümü (spO2 monitor ), nabız
oksimetre kullanımı almıştır.
Nabız oksimetre kullanılması öneriler
bebekler:
*Canlandırma gerekeceği düşünülen
bebekler
*PBV uygulanması gerekiyorsa,
*solunumu yeterli ve KTA>100/dak olup
düzelmeyen siyanozu varsa
*Oksijen verilmesi gerekiyorsa,
Oksimetre probu sağ bileğe /avuç içine
(preduktal) ve cihaza bağlanmadan önce bebeğe bağlanmalıdır.
Afiksisi olmayan yenidoğanların vücut ısısı
doğumdan sonra 36,5-37,5 arasında olmalıdır. Bebeğin vücut ısısı morbitite ve
mortalite ile ilişkilidir.
Resüsitasyon gerektiren bebeklerde, kalp
hızının uygun şekilde değerlendirilmesinde EKG kullanılabileceği
bildirilmiştir.
Taktil uyarı :
Başlangıç basamaklarında yapılan kurulama,
ağız içinin silinmesi/aspirasyon solunum için uyarandır ve çoğu
bebekte, bu basamaklar solunumu başlatmaya yeterlidir.
Eğer bebeğin solunum çabası hala
yeterli değilse, solunumu uyarmak için kısa bir süre ek taktil uyaran
verilebilir.
Taktil uyaran için;
1 *Ayak
tabanına şaplak ya da fiske vurulması
*Sırtının,
gövdesinin ya da ekstremitelerinin sıvazlanmasıdır.
Eğer bebek birincil apnede ise, hemen her
uyaran solunumu başlatır.
İkincil apnede ise, hiçbir uyaran işe
yaramaz, ayak tabanına bir -iki tane şaplak veya fiske ya da sırtın bir- iki
kez sıvazlanmasına rağmen apne devam ediyorsa, değerli olan vakti iyi
kullanmalı ve hemen pozirif basınçlı ventilasyona (PBV) başlanmalıdır.
Başlangıç basamaklarından sonra bebeğin
değerlendirilmesi:
Daha ileri canlandırma girişimlerine gerek
olup olmadığını anlamak için bebek değerlendirilir. Değerlendirmede
kullanılacak kriterler solunum ve kalp atım hızı (KTA)dır.
Yeterli solunum çabası diyebilmek için
bebeğin iyi bir göğüs hareketi olmalı, taktil uyaranı izleyen birkaç saniye
içinde solunumunun hız ve derinliği artmalıdır.
İç çekme tarzındaki solunum etkisizdir
ve apne gibi değerlendirilir.
İlk basamak uygulamalardan sonraki
değerlendirmede, solunumu olmayan ya da yetersiz olan veya KTA<
100 /dk olan bir bebeğe, oksijen vermek veya taktil uyaranı sürdürmek
etkisizdir ve uygun tedavinin başlamasını geciktireceği için, hemen nabız
oksimetresi bağlanmalı ve PBV başlanmalıdır
Oksijen ihtiyacının belirlenmesi ve oksijen
kullanımı :
Olağan geçiş sürecinde bebeklerin O2 satürasyonunun
(SpO2), intrauterin değerlerden (%50-60) normal
değerlere (%90-95) çıkması 10 dakikaya kadar uzayabilir.
Bu nedenle doğumda solunum çabası
yeterli, aktif, ancak siyanozu olan term bebeklere doğumu takiben hemen oksijen
uygulamaya başlanmamalı, normal geçiş sürecini tamamlayacak zaman
tanınmalıdır.
Solunum çabaları olduğu sürece bu bebekleri
sadece takip etmek yeterlidir ve dakikalar içinde siyanozlarının açıldığı
görülür.
Solunum çabası olmayan ya da yetersiz olan
term bebeklerde ise, nabız oksimetresi bağlayarak PBV uygulamasına önce oda
havası ile başlamak uygundur.
Gebelik yaşı < 35 hafta olan
prematüre bebeklerde ise, % 21-30 konsantrasyonda O2 ile
başlanır.
Serbest O2 uygulaması:
Spontan solunumu olan bir bebeğe hangi
yöntemlerle O2 verilir:
1) Oksijen
maskesi,
2) Anestezi
balonu ve maske,
3) T
parça canlandırıcı ve
4) Bebeğin
ağzı ve burnuna yakın tutulan oksijen hortumu yöntemlerden biriyle serbest akış
verilebilir.
Serbest akış O2, kendi şişen
balona bağlı maske ile verilemez.
Tüm yöntemlerde maske yüze yakın olmalıdır.
Ancak maske yüze bastırılacak
olursa, artan basınç zararlı olabilir.
Ne zaman O2 verilir:
1) bebekte solunum çabası var ancak
zorlanıyorsa,
2) inleme/interkostal çekilmeleri
varsa,
3) inatçı santral siyanozu/oksimetre
ile doğrulanan hipoksisi varsa faydalı olabilir.
Oksijen uygulamasına, hava-O2 karıştırıcısı
kullanarak düşük konsantrasyonlarda başlanmalı, nabız oksimetresinin gösterdiği
değerlere ve bebeğin durumuna göre gerekiyorsa arttırılmalıdır. Canlandırma sırasında kısa süreyle
kullanılacak O2 ısıtılmamış ve kuru olabilir ama yüksek akış hızında
(10 L/dk üzeri) verilmemelidir, çünkü ısı kaybı ve mukozanın kuruması önemli
bir sorun olabilir. 5 L/dk hızla verilmesi yeterlidir.
Arttırma yapılırken hedef SpO2 değerleri
göz önüne alınmalıdır.
Hedeflenen SpO2 Değerleri:
1.dakika: %60-65
2.dakika: %65-70
3.dakika: % 70-75
4.dakika: %75-80
5.dakika: %80-85
10.dakika: %85-95
Canlandırma sonrası, solunum yeterli olduğu
ve KTA normal değerlere ulaştığı halde bebeğin O2 gereksinimi
sürüyorsa, O2 konsantrasyonu hemen %100’e çıkarılmayıp, nabız
oksimetresi ve dakikalara göre önerilen hedef SpO2 değerleri
dikkate alınarak arttırılmalıdır. Santral siyanoz kaybolduğunda veya
oksimetre satürasyonu %90-95 arasına ulaştığında, O2 miktarı
yavaş yavaş azaltılır ve satürasyon oda havasında sabit kalınca kesilir.
Solunum çabası olan bir bebekte, serbest
akış oksijene karşın siyanoz sürerse veya satürasyon %85’in altındaysa ağır
akciğer hastalığı olabilir.
Yeterli PBV uygulanmasına rağmen siyanoz
devam ederse veya satürasyon %85’in üzerine çıkmazsa, konjenital siyanotik kalp
hastalığı, yenidoğanın persistan pulmoner hipertansiyonu veya pnömotoraks
düşünülmelidir
Pozitif basınçlı ventilasyonla solunum
desteği :
Bebeğe PBV uygulanması gereken durumlar;
1-) Apne/iç çekme tarzında solunum
2-)Solunum olsa bile KTA< 100/dk olması
3-) %100 serbest akış O2 verilmesine
karşın inatçı santral siyanoz ve düşük SpO2 olması
Term yenidoğanda PBV uygulamasına %21 O2 (oda
havası) ile başlanır.
biraz daha yüksek konsantrasyonla başlanması
(% 30 O2) önerilmektedir.
Bebeğe O2 desteği verilirken
nabız oksimetresi kullanılması, oksijenin çok az veya fazla kullanımını
engeller.
Yenidoğanda PBV, kendi şişen balon, anestezi
balonu veya T parça canlandırıcıdan herhangi biri ile
uygulanabilir.
Kendi şişen balon uygulamasında tepe
inspirasyon basıncı (PIP), basınç-ölçer (manometre) kullanılmadığı sürece,
balonun ne kadar güçlü sıkıldığına bağlı olarak değişir, pozitif
ekspirasyon sonu basıncı (PEEP) oluşturmak ise mümkün değildir.
Anestezi Balonu kullanılmadığı
zaman sönmüş bir balona benzer. Yalnızca balona basınçlı
hava gönderilip balonun açık ucu, (ör; maske) bebeğin yüzüne yerleştirilip,
kapatılınca şişebilir. Bu sistemle PIP ve PEEP oluşturmak mümkündür.
T-parça canlandırıcı tercih edilen
yöntemdir. Bu yöntemle de PIP ve PEEP (veya CPAP) ayarlanabilir. Anestezi
balonundan farkı ve tercih nedeni, PIP’nin, anestezi balonunda olduğu gibi
balonun sıkılma miktarı ile değil, mekanik bir ayar ile yapılmasıdır.
PBV ile solunum desteği 40-60 /dk (20-30 bası
/30sn) hızında olmalıdır.
Yetersiz solunum çabası olan bebeklerde
PIP/PEEP 20/5 cmH20 gibi uygulanmalıdır.
Solunum çabası olmayan bebeklerde ise ilk
birkaç solukta izleyen soluklara kıyasla daha yüksek PIP basınçlarına (30-40 cmH20)
gereksinim vardır.
Daha sonra PIP/PEEP basınçları 20/5 cmH20
gibi ayarlanmalı, ventilasyon sırasında kalp atım hızının düzelmesine ve O2 saturasyonunun
artmasına yetecek şekilde basınç değişiklikleri uygulanmalıdır.
Balon-maske ile PBV yapılıyorsa aynı kıstas,
sıkma basıncını arttırmak amacıyla kullanılabilir.
İlk basamak uygulamalardan PBV’un sonuna
kadar geçen süre (ikinci değerlendirmenin sonuna kadar) 60
saniyeyi aşmamalıdır.
Canlandırma gerektiren bebeklerde ilk basamak
uygulamalar daha kısa tutulmalıdır.
Bebeğin yüzüne uygun boyutta maske
kullanılmalı ve maske yüze tam olarak temas ettirilmelidir.
Ventilasyon sırasında solunum sesleri
iki taraflı duyulmuyor ve göğüs hareketi de görünmüyorsa bazı düzeltici
girişimler uygulanır:
-Maskenin yeniden yerleştirilmesi
- Başa yeniden pozisyon verilmesi
-Ağız ve burnun aspirasyonu
-Ağız açılarak ventilasyon
-Basıncın arttırılması
Başarılı PBV’un en iyi göstergesi artan kalp
atım hızıdır.
Etkili ventilasyonun diğer göstergeleri:
solunum seslerinin iki taraflı eşit alınması,
göğüs hareketlerinin gözlenmesidir.
Prematürelerde KTA, gözle görülür göğüs
hareketleri olmadan da yükselebilir.
PBV’un etkili olduğunun ve
sonlandırılabileceğinin göstergeleri:
*KTA> 100/dk olması
*O2 satürasyonunun yükselmesi
*Spontan solunumun başlamasıdır.
Kalp masajı uygulaması :
Etkin PBV uygulamasına karşın KTA<
60/dk ise PBV’a göğüs kompresyonun eklenmesi gerekir.
Kalp masajı uygulanırken %100 oksijen
verilmelidir.
Göğüs kompresyonu başparmak veya iki parmak
teknikleri ile uygulanabilir.
Başparmak tekniği tercih edilir: Kompresyon
alanı için parmaklar, meme başlarının hizasından geçen çizginin hemen altında
ya da sternumun 1/3 alt kısmında olacak biçimde sternum üzerine yerleştirilir.
Uygulama sırasında ventilasyon hızı 30/dk,
kompresyon hızı 90/dk olmalıdır.
Böylece dakikada 120 işlem yapılmış
olur.
Üç kompresyon ve bir ventilasyondan oluşan
bir döngü (90/30 ya da 3/1) iki saniye sürer.
Göğüs kompresyonu uygularken nelere dikkat
etmelidir:
1 ) ventilasyon sırasında göğüs hareketleri
yeterli olmalı,
2 ) kompresyon derinliği göğüs ön-arka
çapının 1/3’ü olmalı
3 ) kompresyonun “bırak” döneminde göğsün
tümüyle genişlemesine olanak sağlanmalı
4 ) başparmak veya parmaklar göğüs duvarından
hiç ayrılmamalı
5 ) bası bölümü bırakma bölümünden daha kısa
olmalı
6 ) kompresyon ve ventilasyonun eşgüdümlü
olması sağlanmalıdır.
Kompresyon ve ventilasyon 60 sn
uygulandıktan sonra kalp atımı değerlendirilir:
* KTA ≥60/dk ise kompresyon durdurulur
ancak, KTA≥100/dk oluncaya kadar PBV’a, her 30 saniyede bir KTA
kontrol edilmek üzere devam edilir.
* KTA ≥100/dk ise göğüs kompresyonuna son
verilir, bebeğin solunumu kontrol edilir. Yeterli ve aktif spontan solunumu
varsa PBV da sonlandırılır.
* KTA <60/dk ise ve bebek, daha önce
yapılmamışsa, entübe edilir.
Entübasyon, ventilasyon için daha
güvenli bir yol sağlamış olur. Bu sırada adrenalin de verilir.
Entübasyon :
Entübasyon endikasyonları:
1-) Balon maske ventilasyonunun
yetersiz kalması
2-) Balon maske ile ventilasyon
gereksiniminin uzaması
3-) Solunum yollarında obstrüksiyon yapan
mekonyum partiküllerinin aspirasyonu
4-) ileri derecede prematürite, surfaktan
verilme gereksinimi
5-) Diafragma hernisi gibi özel durumlarda
G-) Göğüs kompresyonu ve ventilasyon
arasındaki eşgüdümü kolaylaştırmak, ventilasyonun verimliliğini
arttırmak.
Uygun boy laringoskop bıçak numarası; term
yenidoğanda 1, prematürelerde 0 ve ileri derecede prematürelerde ise 00
numaradır.
Laringoskop her zaman sol elde tutulmalıdır.
Entübasyon işlemi 30 saniyede
tamamlanmalıdır.
Doğum ağırlığı ve gebelik yaşları için uygun
ETT boyutları:
Tablo 3. Doğum ağırlığı ve gebelik yaşlarına göre uygun
ETT boyutları
|
||
Tüp (iç) çapı (mm)
|
Ağırlık (g)
|
Gebelik yaşı (hafta)
|
2.5
|
1000 g altı
|
28 hafta altı
|
3.0
|
1000-2000
|
28-34
|
3.5
|
2000-3000
|
34-38
|
3.5-4.0
|
3000 g üstü
|
38 hafta üstü
|
Entübasyon basamakları:
*Bebeğin başı koklama pozisyonuna getirilip
sabit tutulur.
*Laringoskop
dili sola itecek biçimde ağzın sağ tarafından, bıçağın ucu dil köküne gelinceye
kadar ilerletilir.
*Laringoskop bıçağı yalnızca ucuyla değil,
tümü ile hafifçe kaldırılır.
*Vokal kordlar, vertikal çizgiler veya ters
“V” harfi biçiminde görülür. Alanı temizlemek için gerekiyorsa geniş bir
kateterle aspirasyon yapılır.
*Tüp, ağzın sağ tarafından, tüpün eğimi
horizontal planda uzanacak şekilde yerleştirilir. Tüpün eğimi soldan sağa
olmalıdır.
*Kordlar kapalı ise, açılmaları beklenir.
Endotrakeal tüp, kord vokal işareti kordların hizasına gelene dek ilerletilir.
*Tüp sıkı bir biçimde bebeğin damağıyla
işaret parmağı arasında sıkıştırılırken laringoskop çıkarılır. Stile çekilene
kadar tüp yerinde tutulur.
Endotrakeal tüpün doğru yerleşimini gösteren
belirtiler:
ILCOR-2015 önerilerine göre endotrakeal tüpün
trakea içinde olduğunun en iyi göstergesi endotrakeal karbondioksit (ET-CO2)
saptayıcı ile verilen solukta CO2’in saptanmasıdır.
ET-CO2 monitorünün
bulunmadığı durumlarda entübasyon tüpünün doğru yerleştiğini gösteren
bulgular:
Yaşamsal
bulguların düzelmesi (kalp hızı, renk/oksijenlenme, hareket)
Her iki akciğer üzerinde solunum seslerinin duyulması
Mide üzerinde solunum sesi olmaması
Ventilasyon sırasında
gastrik distansiyon olmaması
Soluk verme esnasında
tüpte buhar oluşması
Her solunumda göğsün
inip kalkmas
Dudak hizasında okunan uzunluğun bebeğin tartısının 6 fazlası
olması
Tüpün vokal kordlar
arasından geçtiğinin doğrudan görülmesidir.
Başlangıçtaki canlandırma sonrasında tüp
yerinde kalacaksa akciğer grafisi ile tüpün doğru yerde olduğu (trakea ortası)
kontrol edilmelidir.
Larengeal maske kullanımı:
Ne zaman kullanılabilir? : Balon
maskenin yüze oturmadığı durumlarda, yüzde veya üst hava yollarında maske ile
ventilasyonun etkinliğini azaltacak bir malformasyon
varsa, maske ile PBV etkin yapılamıyor ve entübasyon olanağı
yoksa uygulamak yararlıdır.
Dezavantajları, 34 haftadan küçük prematüreler için uygun boyutunun
olmaması, larinks ile maske arasından hava kaçağının akciğerlerde yetersiz
basınç ile sonuçlanabilmesi, göğüs kompresyonu sırasında ya da ilaç uygulaması
için kullanımının ETT kadar etkili olamaması , uzamış solunum desteği için
kullanımına ilişkin kanıtların yetersiz olması, mekonyum aspirasyonunda
kullanılamaz.
İlaç uygulamaları:
Eğer KTA, 60 saniye süreyle etkin ventilasyon
ve göğüs kompresyonuna rağmen 60 /dk altında kalıyorsa; ilk yapılması gereken
ventilasyon ve kompresyonun etkinliğini arttırmak için ilaç eklemektir.
1-) Adrenalin :
Adrenalin kalbi uyarır ve kan basıncını arttırır. Tercihen; umbilikal venöz kateter yolu ile verilir.
Adrenalin kalbi uyarır ve kan basıncını arttırır. Tercihen; umbilikal venöz kateter yolu ile verilir.
Altmış saniye süreyle eşgüdümlü göğüs basısı
ve ventilasyona karşın KTA 60/dk altında kalırsa kullanılır.
Adrenalinin 1/10.000 (0,1 mg/mL) formu kullanılır. İntravenöz (IV)
yol (umbilikal ven). IV yol açılıncaya kadar ETT düşünülebilir. Endotrakeal
yol, umbilikal kateter yerleştirmekten genellikle daha hızlı ve kolay bir
yoldur, ancak emilimi güvenilir değildir ve etkili olmayabilir.
Doz: Adrenalin 1: 10.000 konsantrasyondaki solüsyondan 0,1-0,3 mL/kg verilir. ( 0.01-0.03 mg/kg)
Eğer endotrakeal yoldan verilecekse 0,5-1
mL/kg gibi yüksek doz kullanılır.
2-) Hacim
genişleticiler :
Bebeğin canlandırmaya yanıt vermemesi, şokta
görünmesi, solukluk, zayıf nabız, inatçı düşük kalp hızı, canlandırmaya karşın
dolaşımda düzelme olmaması, fetal kan kaybıyla ilgili bir durum öyküsü (ör;
aşırı vaginal kanama, plasenta previa, ikizden ikize transfüzyon vb) mevcutsa
kullanılır. Resüsitasyonda volum genişletici olarak Serum fizyolojik
10 mL/kg, Umbilikal ven
yoluyla 5-10 dakika hızda verilir.
3-) Bikarbonat:
Artık doğum odasında resüsitasyonda
önerilmemektedir.
4-) Nalokson :
Doz, veriliş yolu ve güvenilirliği ile ilgili
kesin bilgilerin olmaması nedeniyle doğum salonu uygulamalarından
çıkarılmıştır.
Canlandırma yöntemlerinin uygulanması
yeterlidir.
Canlandırma ne zaman sonlandırılmalı?:
· Eğer
bebek 10 dakika aktif canlandırma girişimlerine hiçbir yanıt vermiyorsa (kalp
atımı veya solunum çabası) canlandırmanın sonlandırılabileceği görüşü destek
bulmaktadır. Çünkü çalışmalar yaşayanlarda erken mortalite ve morbidite
oranlarının çok yüksek olduğunu göstermektedir
· Bebeğe
10 dakikadan daha uzun süre canlandırma yapıldı ve bebek geç de olsa
canlandırmaya cevap verdi ise, 10. ve 15. Dakika Apgar değerlerinin rakamsal
olarak kayda alınması, hem bebekte ortaya çıkacak nörolojik sekellerin erken
belirlenmesi hem de yasal sorumluluklar açısından yararlıdır.
Doğumda canlandırma gereken bebeğe doğum sonu
yaklaşım:
· Uzun
süreli PBV uygulanan, entübasyon ve/veya göğüs kompresyonu ihtiyacı duyan
bebekler genellikle ciddi stres altındadırlar ve hemen fark edilmeyen çoklu
organ disfonksiyonu söz konusu olabilir.
· AAP, Apgar
skorunun 5. dakikada 7’nin altında olması durumunda, Apgar’ın postnatal 20.
dakikaya kadar her 5 dakikada bir tekrarlanmasını önermekte ve düşük
bulunmasının serebral palsi riski açısından fikir verici olduğunu
vurgulamaktadır
· Canlandırma
sonrası komplikasyon gelişme olasılığı, canlandırmanın süre ve yoğunluğuna
paralel olarak artar. Canlandırma sonrası kordon kanı ya da bebekten alınan
kanda pH ve baz açığı bakılması hasarın boyutunu belirlemek için yararlı
olabilir.
· Bu
bebeklerde pulmoner hipertansiyon, pnömoni ve diğer akciğer komplikasyonları,
metabolik asidoz, hipotansiyon, sıvı-elektrolit dengesizlikleri, havale ya da
apne, hipoglisemi, beslenme sorunları, ısı düzensizlikleri ve enfeksiyonlar
gelişebilir.
· İleri
canlandırma gereken bebekler sürekli bakım hizmeti alabileceği bir ortamda
izlenmelidir. Bu bakım düzeyinde; ısı denetimi, yaşamsal bulguların (kalp atım
hızı, SpO2 ve kan basıncı) ve komplikasyonların yakından izlemi
gerçekleştirilmelidir.
www.neonatology.org dan kaynak alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder