Akut
Gastroenterit :
dışkı
kıvamının yumuşaması ve/veya sıklığının artması (günde 3 veya daha fazla)
olarak tanımlanır.Ateş veya kusma eşlik edebilir. ishal genel olarak 7 günden
daha kısa sürer ve 14 günü aşmaz.Klinik bulguların ağırlığı dehidratasyon ve
elektrolit bozukluklarıyla ilişkilidir; hastanın yaşından çok etkene bağlıdır.
Kötü beslenmiş çocuklarda komplikasyon riski daha yüksektir. Çocuklarda
gastroenterit etkenleri: 1 yaş altında rota, norovirus, adeno ve Salmonella; 1-4 yaş arasında rotavirus, norovirus,
adenovirus ve Salmonella, Campylobacter ve Yersinia;
5 yaş üzerinde Campylobacter, Salmonella ve rotavirus.
İshalli
çocuklarda ilk önce dehidratasyonu olup olmadığına bakılmalıdır, kilo kaybı
sorgulanır, vital bulgular ve bilinç durumu değerlendirilir.
Ayrıntılı öykü ve geniş fizik muayene
yapılmalıdır.
İshalin
süresi, dışkının sıklığı, rengi, miktarı, kan ve mukus içerip içermediği
sorgulanır.
Fizik
muayenede dikkat edilmesi gereken noktalar : ateş, genel görünüm, cilt rengi,
turgor, tonus, malnütrüsyon bulguları, kapiller doluş zamanı, karında hassasiyet
ve bağırsak sesleridir.
Kusmaları ve dehidratasyonu olan çocuklarda
serum elektrolitlerinin belirlenmesi gerekir. Ateş ve kusmanın eklenmesiyle
ortaya çıkabilecek dehidratasyon klinik tablonun ağırlığından sorumludur.
Viral
ishal, özellikle 5 yaş altı çocuklarda sıktı, en sık etken rotavirustur.
Rotavirus
enfeksiyonu 2 yaş altındaki çocuklarda sıktır, sulu dışkılama ve kusma ile
karakterizedir. Özellikle ilk atak ise sıklıkla
dehidratasyon, asidoz ve elektrolit bozukluğuna neden olur. İnkubasyon
süresi kısadır, genellikle sulu ishal ve
kusmanın başlaması 48 saatten kısadır,hafif bir ateş olabilir, kusma ilk 2 gün
fazladır. Rotavirus ishali akut
bakteriyel gastroenteritlerden ateş ve kusmanın erken ortaya çıkması, 2 yaş
altı çocuklarıda görülmesi ve daha serin
havalarda görülmesi ile ayrılır.
Viral
gastroenteritlerde rehidratasyon
sağlanması tedavinin esasını oluşturur.
Hafif
ve orta şiddetli hastalarda ORS
uygulanması yeterlidir.
ORS
tedavisi ile parenteral tedavi arasında önemli bir klinik farklılık olmadığı
saptanmıştır. ORS nin elektrolitlerin
ölçülemediği durumlarda kullanılması, çocuğun susuzluk derecesine göre
ihtiyacını kendi belirlemesi , sıvı yüklenmesi ve IV tedavi deki flebit
riskinin olmaması avantajıdır.
ORS,
hafif dehidratasyonda 50 mL/kg/3-4 saat, orta dehidratasyonda 100 mL/ kg/3-4
saat, ağır dehidratasyonda 100-150 mL/kg/3-4 saat olacak şekilde başlanmalıdır.
Çocuk
4 saat sonra değerlendirilmeli, idrar çıkışı varsa, turgor normale döndüyse
beslemeye başlanmalıdır. İdame
tedavisinde, orta derecede dehidratasyonlularda ishal durana kadar, 100 mL/kg/24
saat ORS verilmesi önerilir.
Pratik
olarak, dışkı miktarına eşit ORS verilmesi, hesaplanamıyor ise her dışkı için
10-15 mL/kg ORS/s eklenmesi önerilir.
Parenteral
sıvı tedavisi ağır dehidrate olgularda 20 mL/kg % 0,9 NaCl
10-30 dk içinde verilmelidir. İV
tedavinin amacı, hipovolemiyi önlemek, elektrolit düzensizliğini sıvı
gereksinimleri karşılamaktır.
Parenteral
sıvı tedavisi endikasyonları : bilinç
kaybı , ağır dehidratasyon, şok, yaşı 6
aydan küçük ve prematüre bebek, 3 aydan küçük olup ateş 38 derece, 3-36 ay
arası olup ateşi 39 derece, kanlı dışkı, idrar çıkışı iyi olmayanlar, oral sıvı
alımı yeterli olmayanlar, inatçı kusmaları olanlar, ileus şüphesi olanlar .
AGE
de özellikle antimotilite ilaçlar, antidiareik ajanlar, antisekretuvar ajanlar,
adsorbentler kullanılmamalıdır.
AGE
tedavisinde son yıllarda probiyotiklerle
ilgili çalışmalar vardır.
Probiyotiklerin
(Lactobacillus GG ve Saccharomyces boulardii) antibiyotik ile ilişkili ishalde
etkili olduğu gösterilmiştir.
ESPGHAN
ve ESPID, çocuklarda akut ishal tedavisinde ORS ile birlikte Lactobacillus GG
ve S.boulardii’nin kullanımı önermektedir . Ancak, yararlı etkilerinin suşa
özgü ve doza bağımlı olduğu unutulmamalıdır. Hangi tür/türlerin en etkili
olduğu ve en iyi fayda sağlayan dozu henüz kesin olarak bilinmemektedir. Tek
başına etkin olan bir probiyotik suş, bir karışım içinde etkinliğini
kaybedebilir. Yine, probiyotiklerin ishalin süresinde sağladığı birkaç saatlik
veya bir günlük kısalmanın pratikteki anlamı açık değildir. Maliyet etkinliği
tartışmalıdır.
Tüm
bu nedenlerle, antibiyotik ishalleri dışında, probiyotiklerin rutin kullanımı
değil, hastaya göre değerlendirilerek kullanımı daha doğru olacaktır.
WHO
sosyoekonomik seviyesi düşük bölgelerde
malnutre çoculara akut ishal tedavisinde 6 aydan küçük çocuklara 10
mg/gün, 6 ay ve üzerindeki çocuklara 20 mg/gün, 10-14 gün süreyle ağızdan çinko
verilmesini önermektedir.
Gastroenteritli
hastanın dışkı örneği ishal etkeni hakkında kabaca fikir verebilir.
Dışkıda
lökosit aranması dışında mikrobiyolojik incelemelerin rutin olarak uygulanması
gerekli değildir.
Mukus
ve kan içermeyen sulu dışkı: enterotoksin, virüs veya protozoa’ya bağlı
olabilir.
Dışkı
kan veya mukus içeriyorsa: sitotoksin içeren bir bakteri, mukozal inflamasyona
neden olan enteroinvaziv bir bakteri, veya E. histolytica gibi bir parazit
düşünülmelidir.
E.
histolytica enfeksiyonunda kan dışkının dış yüzündedir.
Eğer
dışkı çok kötü kokuyorsa Salmonella ve Giardia akla gelmelidir.
Enterotoksin
(kolera toksini veya Shiga toksin) veya virüslere bağlı ishallerde dışkı kokusu
fazla değildir,
Dışkıda
rotavirus antijenleri lateks aglütinasyon kitleri ile hızlı ve kolayca
saptanabilir.
Dışkı
örneğinin mikroskobik incelemesi ishalin etkeni hakkında yol gösterebilir.
Dışkıda
lökosit varlığı kolitin göstergesidir; invaziv veya sitotoksin üreten bakteriler
Shigella, Salmonella, Campylobacter, invaziv E. coli, STEC, C. difficile, Y.
enterocolitica düşünülmelidir.
Sitotoksinle
ilişkili ve invaziv bakteriyel ishallerde dışkıda polimorfonükleer lökositler
bulunur, S. typhi enfeksiyonunda ise mononükleer hücre görülür.
Virüslere,
enterotoksin üreten bakterilere veya parazitlere bağlı ishallerde genellikle
dışkıda lökosit görülmez .
Dışkının
rutin olarak parazit ve yumurtaları için incelenmesi gerekli değildir.
Ancak
yüksek riskli bölgede yaşıyorsa, salgın söz konusu ise, ishal 1 haftadan uzun
sürmüşse, dışkı kültüründe diğer enteropatojenler üremediyse veya hastanın
bağışıklığı baskılanmışsa bu yönden de incelenmelidir.
G.
lamblia trofozoitleri ve kistleri doğrudan dışkı yaymasında görülebilir. Kist
ve trofozoitlerin atılımı aralıklı olduğu için taze dışkı örneğinin 3 kez
incelenmesi, yoğunlaştırma yöntemlerinin kullanılması tanı konulmasını
kolaylaştırır. ELISA ile antijen tayini daha duyarlıdır.
E. histolytica taze dışkı örneği veya bağırsak
duvar sürüntüsünün mikroskobik incelemesiyle tespit edilir. Ancak şekli
nonpatojen olan E. dispar’dan farksız olduğundan ayırt etmek üzere monoklonal
antikor enzim immunoassey veya polimeraz zincir reaksiyonu kullanılabilir .
Dışkı
kültürü ile etkeni saptama olasılığı yüksek değildir. Ayrıca sonuçlar 2-3 gün
sonra çıkar ki bu sırada genellikle hasta düzelmiş olur.
Bu
nedenle ishali olan her çocukta dışkı kültürü yapmak gereksizdir.
Ancak
salgınlarda toplum sağlığı açısından etkeni saptamak amacıyla, çok küçük
çocuklarda, bağışıklığı baskılanmış hastalarda, uzun süren ishallerde, kanlı
ishalde ve inflamatuar bağırsak hastalığının ayırıcı tanısında dışkı kültürü
yapılmalıdır.
kaynak
:
Çocuk
Enf Derg 2009; 3 (Özel Sayı 1): 116-8 118 J Pediatr Inf 2009; 3 (Suppl 1):
116-8
J
Pediatr Inf 2014; 8: 71-81
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder