1-3 gün süren özgül olmayan üst solunum yolu enfeksiyonları
veya nezle bulgularını takiben öksürük, hızlı solunum veya akciğerde çekilmeler
, hışıltı veya oskültasyonda sibilan ronküs veya krepitan ral varlığı ile tanı
konulan akut bir klinik tablodur.
AB, ilk 1 yaş içinde en sık görülen ASYE’dir. İlk 1 yaşta
yaklaşık her 3 çocuğun birinde klinik bronşiyolit gelişebilir. Hastaneye
yatışlar 2-6 ay arasında (özellikle 3 aydan küçük bebeklerde) zirve yapar.
Risk faktörü olan
olguların hastaneye yatış olasılığı daha yüksek beklenir. Bu risk faktörleri
arasında erkek cinsiyet, prematürelik (özellikle < 28 hafta doğum), küçük
bebek (postnatal < 12 hafta), yenidoğan döneminde sürfaktan tedavisi
kullanımı, BPD , hemodinamik olarak önemli konjenital kalp hastalığı,
immünyetmezlik/immün baskılanma durumları, nöromusküler hastalıklar, hava
yollarının konjenital ve anatomik defektleri sayılabilir.
Bazı çevresel faktörler
de risk oluşturabilir, pasif sigara
içimi, kalabalık ev ortamı, kreşe devam etme, özellikle okula giden daha büyük
kardeş varlığı, annenin gebelikte yüksek doz folik asit kullanımı, yüksek
rakımda yaşama (> 2500 m) ciddi hastalık ve düşük sosyoekonomik düzey
sayılabilir.
RSV, bronşiyolitin en
sık ve en önemli etkenidir.
İki yaş altında
geçirilen RSV bronşiyoliti, 6 yaşta astım ve atopik hastalıklara eğilim
oluşturmaktadır..
Bronşiyolit genellikle 2 yaşın altındaki çocuklarda görülür,
birkaç günlük ÜSYE bulguları (hafif ateş, burun akıntısı, hafif öksürük, burun
tıkanıklığı gibi) takiben ASYE bulguları (viral inflamasyona bağlı hışıltı,
sibilan ronkus ve/veya krepital raller) ile karakterize bir klinik viral
sendromdur.
Viral enfeksiyon
primer veya reenfeksiyon şeklinde olabilir .
Tipik bulguların
olduğu 12-24 ay altındaki çocuklardaki viral ASYE bulguları olan ve hışıltı
için başka bir izah edilebilir nedeni olmayan ilk hışıltı atağı için tanımlanır
Küçük çocuklarda virüsün tetiklediği tekrarlayan hışıltı
veya viral enfeksiyonun tetiklediği astım ile karışabilir.
Ağır bronşiolit için kriterler: Persistan bir şekilde artmış
solunum gayreti (takipne, burun kanadı, interkostal, subkostal, suprasterinal
kaslar gibi yardımcı solunum kaslarının çekilmesi) varlığı, Hipoksemi (transkutan oksijen satürasyonu
< %90-95), Apne, Akut solunum
yetmezlik,
Bu bulguların hiçbiri
yoksa şiddetli olmayan (hafif orta) bronşiyolit olarak düşünülür .
Çoğu önceden sağlıklı bebekteki bronşiyolitler çoğunlukla
komplikasyonsuz düzelir. Risk faktörü varsa komplikasyon riski daha yüksektir.
En önemli komplikasyonlar arasında apne, respiratuvar yetmezlik, pnömotoraks
veya pnömomediastinum sayılabilir. Dehidratasyon sık gelişen daha hafif
komplikasyonlar arasındadır.
Rutinde AB’ın tanı ve değerlendirilmesinde ek laboratuvar
çalışmaları ve akciğer grafisi çekilmesine gerek yoktur. Ama komplikasyon
düşünüldüğünde, eşlik eden başka enfeksiyon varlığında düşünülmelidir.
Bronşiyolit tanısı klinik olarak yapılır. Genel durumu iyi
görülen 2 yaş altı bir bebekte 1-3 gün süren nonspesifik ÜSYE’yeyi veya nezle
bulgularını takiben; öksürük ve yaşa göre artmış solunum sayısı (takipne)
veya akciğerde çekilmeler (dispne yardımcı solunum kaslarının çalışması)
ve Hışıltı veya oskültasyonda sibilan
ronküs varlığı (krepitan ral ile eşlik edebilir) ile tanı konulan akut bir
klinik tablodur .
Özellikle 6 haftanın altındaki bebeklerde diğer klinik
bulgular olmadan apne olabilir. Özellikle RSV mevsiminde apne ile gelen çocukta
AB akla gelmelidir.
Bronşiolitli
çocukların yaklaşık olarak %30’unda ateş olabilir ancak sıklıkla yüksek
değildir ve genellikle 39°C’nin altında saptanır.
Tedavi:
AB sıklıkla kendini sınırlayan hastalık olup olguların büyük
kısmında hastaneye yatış gerekmemektedir. Tedavi yaklaşımında destek tedavisi
ve komplikasyonların izlemi önerilir.
Çoğu olgu ayaktan ve evde izlenir, ilaç vermek gerekmez.
Hidrasyon, beslenme
ve solunum takibi yapılmalıdır.
Olguların çoğu birkaç
günden sonra hızlı bir düzelme sürecine girmeye başlar.
Akut bronşiyolitte antibiyotik önerilmez.
Rutinde salbutamol gibi bronkodilatörler, kortikosteroidler,
iprapropium bromür, montelukast, ribavirin, magnezyum sülfat, helioks,
N-asetilsistein tedavileri önerilmez.
Seçilmiş olgularda hekim kararıyla inhale epinefrin, yüksek
akımlı oksijen (YAO) ve göğüs fizyoterapisi verilebilir.
Yatan olgularda inhale hipertonik salin (genellikle %3)
tedavisi önerilebilir.
Nebulize HS (sıklıkla %3) tedavisinin hastaneye yatan ciddi
bronşiyoliti olmayan bebeklerde yatış süresini anlamlı oranda azalttığını ve
ayaktan ve yatan olgularda klinik bulgularda iyileştirici etkisinin olduğu
gösterilmiştir. AAP hastaneye yatış gerektiren bronşiyolitli olgularda HS
kullanımını önermektedir . Ancak NICE rehberi AB’lı çocuklarda HS kullanımını
önermemektedir. Önerimiz %3 hipertonik salinin 4 mL, nebulizatörle, günde 3
veya 4 defa (6-8 saatte bir), 2 gün veya taburcu oluncaya kadar verilebileceği
yönündedir.
AAP ve NICE rehberleri AB’da antibiyotik tedavisini sadece
sekonder bir bakteriyel enfeksiyon varlığında önermektedir . AB’lı çocuklarda
kanıtlanmış veya kuvvetle olası bakteriyel bakteriyel koenfeksiyon gelişmesi
durumunda antibiyotik kullanılması gerektiğini düşünmekteyiz.
AB’da nabız oksimetrisi ile oksijen satürasyonunun %92’nin
üzerinde tutulması önerilmektedir. Oksijen satürasyonu düşük olan çocuklara,
nemlendirilmiş oksijen nazal kanülle (maksimum akım hızı 2 L/dakika) ya da
maske ile (minimum akım hızı 4 L/dakika) verilebilir.
AB’lı çocuklarda göğüs fizyoterapisi sadece atelaktazi
varlığında önerilmektedir . NICE rehberi AB yaklaşımında; göğüs fizyoterapisini
sekresyonunu temizleyemeyen ve komorbiditesi olan çocuklarda önermektedir . AAP
göğüs fizyoterapisini AB’lı çocuklarda önermemektedir . Nöromotor retardasyonu
ve AB olan çocuklarda yoğun sekresyon ve atelaktazi varlığında göğüs
fizyoterapisi uygulanabilir, bu konuda hasta bazında bireysel karar vermek
uygundur.
IV sıvı tedavisi, kusma ve takipne nedeniyle beslenemeyen
veya orogastrik/nasogastrik beslenmeyi tolere edemeyeceği düşünülen
bronşiyolitli olgularda gereklidir. IV hidrasyon AB’lı çocuklarda sıklıkla
yapılmaktadır. Ancak kontrolsüz IV hidrasyon ve sıvı yüklenmesi ve elektrolit
imbalansına neden olabilmektedir.
Kaynak:
J Pediatr Inf 2018; 12 (Ek 1):1-31
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder