23 Şubat 2019 Cumartesi

Çocukluk Çağında Hipoglisemi

Çocukluk Çağında Hipoglisemi

Hipoglisemi, plazma glukoz düzeyinin 50 mg/dl den düşük olması olarak tanımlanır.

 En sık yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde görülür.
 Özellikle prematüre ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde metabolik rezervlerin düşük olması
 nedeniyle  veya sepsis, doğum asfiksisi, hipotermi gibi enerji harcanımının arttığı durumlarda
yaşamın ilk günlerinde yenidoğan bebeğin glukoz dengesinde geçici bozukluklar sık olarak görülür.

 Miadında doğan bir bebekte yüzey alanı / vücut kitlesi oranı erişkinden iki kat daha fazladır.
Ayrıca bebeklerde beyin / vücut kitlesi oranı artmıştır.
Glukoz gereksinimin yüksek olmasına karşın yenidoğan döneminde glukoz üretimi daha düşüktür.
 Bu nedenlerle bazal enerji gereksinimi yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde artmıştır. .
 Yenidoğan döneminde görülen hipoglisemilerin bazıları geçici olurken,
 bir kısmı kalıcı olup dirençlidirler

 Yenidoğan döneminde başlayıp, süt çocukluğu döneminde devam eden dirençli hipoglisemilerin
 nedenleri arasında: Hiperinsülinizm, Hormon eksiklikleri, Glikojenoliz bozuklukları,
 Glukoneogenez bozuklukları,yağ asit oksidasyon bozuklukları sayılabilir.

2 yaş üstü çocuklarda en sık hipoglisemi nedeni ise Hızlanmış açlığa bağlı hipoglisemidir
(Ketotik hipoglisemi ).

Daha az sıklıklar malnutrisyon, diyabetli çocuklarda fazla insülin kullanımı sonucu,
ağır karaciğer hastalıklarının seyrinde görülebilir.
HİPOGLİSEMİN BELİRTİ VE BULGULARI:
Otonom sinir sisteminin aktivasyonu ve adrenalin salınımı sonucu  çıkan bulgular
 kan şekerinin hızlı düşüşü ile birlikte olup, akut hipoglisemi semptomları olarak kabul edilir:

Terleme, solukluk, halsizlik, baş dönmesi, açlık hissi, endişe, korku,
 bulantı, kusma, taşikardi, tremor, uyku hali.
Azalmış serebral glukoz kullanımı sonucunda görülen semptomlar:

 Kan şekerindeki yavaş düşüşlerle birlikte olup, kronik hipoglisemi semptomları olarak kabul edilir.

baş ağrısı, mental konfüzyon, görme bozuklukları (bulanık görme, çift görme),
huzursuzluk, konuşma, düşünme ve konsantrasyon zorluğu,
 bilinç kaybı, koma, tremor, konvulziyon, kişilik değişiklikleri,
 ataksi, amnezi, deserebre veya dekortike postür
Yenidoğan ve sütçocukluğunda ağır hipoglisemin en sık görülen nedeni hiperinsülinizmdir.
Hiperinsülinizm familyal bir özellik gösterir.
Klasik olarak hiperinsülinizmli bebekler makrozomiktirler ve
diyabetik anne bebeğini anımsatırlar.
Bazı bebekler prematür, düşük doğum ağırlıklı veya gestasyonel yaşına uygun olabilir.

Tipik olarakdoğumdan sonraki ilk saatlerden itibaren semptomatik olur ancak,
 bazıları bir yıla kadar geciken dönemlerde belirti ve bulgu verebilir.
Yenidoğan döneminde şiddetli hipoglisemiyle seyreder.
Glukoza gereksinimi çok yüksektir, sıklıkla 15-20 mg/kg/dak.dan fazladır.

İnfant dönemi dışında hipogliseminin en sık görülen nedeni hızlanmış açlıktır.

 ketotik hipoglisemi :
 Tipik olarak hipoglisemi 1,5-5 yaş civarında ve erkek çocuklarda daha sık görülür ve
 8-9 yaştan sonra nadiren görülür.
Hızlanmış açlığı olan çocukların çoğu zayıf ve ince yapılı olup, azalmış kas kitlesine sahiptirler
 ve  çoğunda SGA öyküsü vardır.
 Hipoglisemi genellikle minör bir enfeksiyonun ardından,
 sıklıkla sabahleyin ortaya çıkar ve bir gün önceden akşamdan az yemek yeme veya
kahvaltı yapmama öyküsü vardır.
Tedavide uzamış açlık periyotlarından kaçınılması önemlidir.
Gece yatarken karbohidrat ve protein içeren ara öğünler verilmeli,
 infeksiyöz hastalıklara maruziyette karbohidrattan zengin içecekler sık aralıklarla verilmeli,
 yatmadan önce çiğ nişasta verilebilir.
HİPOGLİSEMİNİN TANISI
Normal erişkinlerde plazma glukoz düzeyi akut olarak 60 mg/dl’ ye inince semptomlar oluşur ve
 plazma glukoz düzeyi 50 mg/dl ‘nin altına inmesiyle beyin fonksiyonlarında bozulma başlar.

 Çocuklarda SSS’indeki fonksiyonel değişiklikler plazma glukozu 47 mg/dl altına düşünce başlar.

 Plazma glukozunun fizyolojik alt sınırları 50-60 mg/dl civarındadır.

Plazma glukoz düzeyinin < 50 mg/dl olması hipoglisemidir ve hemen tedavi edilmelidir.
Dikkatli bir öykü ve doğru bir fizik muayene tanıda önemli ip uçları verir.
 Hipogliseminin etyolojisinin aydınlatılması için kritik örnek dediğimiz,
 tam hipoglisemi anında alınacak kan örneklerinde tetkikler yapılmalıdır.
 Bu tetkikler:
 Glukoz, keton, insülin/C-Peptid, kortizol, growth hormon ,
 kan pH, HCO3, laktat/piruvat, total/serbest karnitin, aminoasitler,
serbest yağ asidi, idrarda redüktan madde, organik asitler.
HİPOGLİSEMİ TEDAVİSİ
Hafif ve orta düzeyde hipoglisemide, ağızdan beslenmeyle meyve suyu veya süt
verilerek normoglisemi sağlanabilir.
Ağızdan beslenmeyle düzelmeyen veya ağır hipoglisemilerde intravenöz tedavi yapılır.

Yenidoğanda orta ve ağır hipoglisemi tedavisinde ilk seçenek parenteral tedavi olmalı.
Kritik kan örneği alındıktan hemen sonra 2 ml %10 luk glukozun intravenöz olarak
5-10 dakikada verilmesini takiben 6-8 mg/kg/dak. olacak şekilde glukoz infuzyonu yapılır.
İV bolus glukozdan 15 dakika sonra plazma glukoz düzeyi belirlenir,
 eğer hipoglisemi devam ediyorsa 5 ml/kg %10 luk dekstroz iv bolus olarak verilir ve
glukoz infüzyonu %20’ye kadar arttırılabilir.

Yüksek konsantrasyondaki glukoz infüzyonu için
periferal venler yerine santral kateterler kullanılır.

Çok düşük ağırlıklı  veya ağır hipoglisemik yenidoğanda lipid infüzyonu da kullanılabilir.
İV glukoza yanıt alınamıyorsa:
-Hidrokortizon, 5 mg/kg/gün İV olarak veya 12 saatte bir oral verilir veya

prednison oral olarak 1-2 mg/kg/gün 6-12 saatte bir prednison.tablet verilir.
-Glukagon 30 mg/kg iv veya im olarak intravenöz glukoz ile birlikte verilebilir.

Yenidoğan döneminde glukagon dozu 300 mg/kg’ a kadar çıkılabilir.
- Adrenalin 1/200 subkütan olarak verilir.
-Growth hormon 1 Ü/gün subkütan olarak iv glukoza ilaveten verilir.
-Hiperinsülinizm tedavisi: Medikal tedavide ilk seçenek Diazoksit kullanımıdır.
 Oral olarak 10-25mg/kg/gün 6 saatte bir verilir.
 Yan etkileri: Hipertrikozis, hiperürisemi, su retansiyonu,
hipotansiyon, lökopeni ve trombositopenidir.
Somatastatin analogları(Octreotide): 5-20 µg/kg/gün İV veya SC infüzyonla verilir.
Yan etkileri: GH,TSH ve ACTH nın süpresyonu, steatore, kolestazis,azalmış büyüme hızı.
Glukagon: İV infüzyonla verilir.
Kalsiyum Kanal Blokörleri(Nifedipin): 0.25-2.5 mg/kg/gün iki doza bölünerek verilir.
En önemli yan etkisi hıpotansiyondur.
Medikal tedaviye yanıt alınamayan vakalarda cerrahi tedavi olarak tümör eksisyonu,
subtotal pankreatektomi veya total pankreatektomi yapılır ve
bu olgulara insülin replasmanı yapılır
Prof.Dr. Bilgin Yüksel
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
Pediatrik Endokrinoloji ve Metabolizma BD Öğretim Üyesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anafilaksiye Genel Bir Bakış

  Anafilaksiye Genel Bir Bakış Dr.NevinKURT   Anafilaksi u Alerjinin, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen en ciddi klinik tablosud...