İştah açıcı bitkiler:
Anason veya ada çayı,
Kırmızı biber,
karabiber,
Soğan, sarımsak,
Çemen otu, yaban
mersini,
nane,
tarçın,
kimyon
Demir
eksikliği anemisi (DEA) çocukluk çağında en sık görülen nutrisyonel anemi olup,
ilk klinik bulgulardan biriside iştah azalmasıdır. İştah açıcı ghrelin düzeyi
ile serum demir düzeyi arasında pozitif bir korelasyon vardır. DEA’da
iştahsızlığın ghrelin düzeyindeki düşüklük sebebi ile olabileceği
bildirilmiştir
Malabsorbsiyon
sendromları, özellikle çölyak hastalığı, kabızlık, gastroözefageal reflü
hastalığı, özefajit, gastrit ve duodenal ülserler, karaciğer hastalıkları,
böb-rek fonksiyon bozuklukları, kardiyak ve solunumsal prob-lemler,
hipotiroidizm, kısıtlı beslenme rejimleri, tüberküloz ve malign hastalıklar
çocuklarda iştahsızlığa neden olabilirler.
Çocuğun beslenme
sırasında aile masasında diğer bireylerle aynı öğünde yemek yemesi uygun
beslenme alışkanlığının gelişmesi açısından gereklidir.
Öğünlerde çocuğun
kalabalık ortamlarda bulunmasının, beslenme üzerine olumlu etkileri olduğu
belirtilmiştir
vitamin ve mineral
desteği yapılmasının iştahı olumlu etkilediğine dair kesin bir kanıt
bulunmamaktadır, hatta gereksiz vitamin ve mineral kullanımı toksik etkilere
neden olabilir.
Öğün aralarında meyve
suları, süt gibi gıdaların tüketilmesi çocuğun çabuk doymasına, kalori
alımlarının bugıdalarla pratik olarak alınmasına ve dolayısı ile de öğün
atlamasına neden olur.
İştah açıcı ilaçlar
ancak kistik fibrozis (KF), kansere sekonder kaşeksi gibi durumlarda faydalı
olabilir.
KF hastalarında
Siproheptadinin dokuz aya kadar kullanılmasının güvenilir olduğu görülmektedir.
Hastaların iştah artışı yanında solunumfonksiyonlarında da düzelmeler
gözlenmiştir.
Genelde iştah açmak
için kullanılan ilaçlar kanser kaşeksinde denenip, iştahsızlığı olan ve başka
hiçbir problemi olmayan çocuklarda kullanımlarına yönelik çalışmalar mevcut
değildir. Bu nedenle iştahsız çocuklarda ilaç kullanılması uygun
görülmemektedir .
İştahsız Çocuk
İzleminde Ailelere Yapılacak Öneriler:
Süt, kola, meyve
suları, çay, su gibi içeceklerin tüketim sıklığı ve miktarı belirlenmeli yemek
öncesi ve yemek sırasında alımları kısıtlanmalıdır
Besinler çocukların
yiyebileceği türden ve çocuğun öncelikleri dikkate alınarak hazırlanmalı ve
yemek sırasında çocuğun kendisinin yemesi teşvik edilmelidir
Yemek porsiyonları
çocuğun isteğine göre ayarlanmalıdır
Öğün sırasında teklif edilmiş olan bir besin çocuk tarafından reddedilmiş
ise farklı besin denenmeli ve ısrarcı olunmamalıdır.
Besin belirli
aralıklarla, zaman içinde çocuğa tekrar teklif edilmelidir
Çocuğun öğün saatleri
düzenli olmalı, çocuk aile bireyleri ile aynı anda sofraya oturmalıdır.
Öğün aralarında
iştahını kaçıracak tatlı (şeker ve çikolata) besinler verilmemelidir. Bu konuda
aile bireyleri kararlı olmalıdırlar
Çocuğun tabağı çocuğun
ilgisini çekecek şekilde süslenmeli, kendisinin seçim yapmasına izin
verilmelidir
Yemek sırasında
çocuğun yemeğe ilgisini azaltan televizyon kapalı tutulmalıdır
Çocuğun beslenmesinin
kalabalık ortamda, çocuklarla birlikte yapılması beslenmeyi olumlu
etkileyebilir.
Vitamin ve
minerallerin eksiklik durumları dışında verilmesi önerilmemektedir
Az yiyen çocuklar için öğün sayısı artırılmalıdır.
Gerekirse öğün içeriği
modüler beslenme ürünleri ile zenginleştirilmelidir
Çocuğun bakımını
üstlenen kişilere eğitim verilmeli,beslenmede yanlışlar uygun bir şekilde
anlatılmalıdır.
Anne ve bakıcı kişi
bebek beslenmesinde çocukla devamlı ilişki içinde olmalı ve beslenme sağlıklı
şekilde sürdürülmelidir .
Güncel Pediatri 2011;
9: 79-84
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder