26 Ocak 2025 Pazar

ANTİVİRAL UÇUCU YAĞLAR

  ANTİVİRAL UÇUCU YAĞLAR

Aromaterapide kullanılan uçucu yağların, antimikrobiyal, antiviral, antifungal, antienflamatuar etkileri nedeni ile bakteriyel, viral, fungal enfeksiyonlarda kullanımı bulunmaktadır (1). Sentetik ilaçlara karşı bakteri ve virüslerin direnç geliştirmeye başlaması, bilim adamlarını doğal tedavi yöntemlerini araştırmaya yöneltmiştir. Fitoterapi ve aromaterapi bu tedavi yöntemlerindendir. Tıbbi bitkiler, viral replikasyonu inhibe etme potansiyeline sahip çeşitli kimyasal bileşenler üretirler ve viral enfeksiyonları tedavi etmek için yaygın olarak kullanılagelmişlerdir (2). Uçucu yağların ve bileşenlerinin çeşitli mikroorganizmalara karşı aktif olduğu bilinmektedir. Uçucu yağlarda bulunan fenilpropanoidler ve seskiterpenler, onların antiviral aktivitelerine katkıda bulunur (3, 4 ). Bu bölümde antiviral özelliği olan çay ağacı, melisa, okaliptus, nane, lavanta, kekik, bergamot, biberiye, karanfil, defne uçucu yağları tartışılacaktır.

1- Çay Ağacı Uçucu Yağı

 Myrtaceae familyasına ait, botanik ismi Melaleuca alternifolia Cheel. olan bitkiden elde edilir. Avustralya’ya özgü, her zaman yeşil kalan, uzunluğu 6 metreyi bulan bir bitkidir. Avustralya yerlilerince yüzyıllardır kullanılmakta olan bir bitki olup, son dönemde dünya çapında tanınmıştır. Ağacın yaprakları ve dalları kullanılır. Buhar ya da su distilasyonu ile elde edilir. Çay ağacı yağının içeriğinde ağırlıklı olarak terpinen-4-ol, terpinen, terpinolen,1,8 sineol, pinen bulunur. Ana bileşeni terpinen-4-ol.dur. Terpinen-4-ol, güçlü antimikrobiyal ve antiinflamatuar özellikler taşır. Ayrıca çay ağacı uçucu yağına bağışıklık güçlendirici bir özellik kazandırır. Çay ağacı yağı antiviral, antibakteriyel, antifungal, antienflamatuar, antioksidan, antiseptik özellikler gösterir (5). Çay ağacı yağının okaliptus yağı ile birlikte değerlendirildiği bir çalışmada, bu iki uçucu yağın Herpes Simpleks Virüse (HSV) karşı yüksek düzeyde etkili olduğu gösterilmiştir (6) . Başka bir çalışmada çay ağacı yağının tekrarlayan herpes labialis enfeksiyonlarında etkili olduğu bildirilmiştir (7). Çay ağacı uçucu yağının influenza A ya karşı etkisi araştırılmış ve çay ağacı yağının ve terpinen-4-ol, terpinolen, alfa-terpineol gibi bazı bileşenlerinin influenza A / PR / 8 virüs alt tipi H1N1 replikasyonu üzerinde inhibe edici bir etkiye sahip olduğu gösterilmiştir (8, 9). Bazı çalışmalarda çay ağacı ve okaliptus uçucu yağlarının vaporizer ve aerosol formlarının havadaki influenza virüsünü inhibe ettiği gösterilmiştir. Bu bulgunun gelecekte antiviral prosedürlerin hazırlanmasında doğal yöntemler kullanımı konusunda umut verici olduğu vurgulanmıştır (10). Çay ağacı yağı ile yapılan başka bir çalışmada Human Papilloma virüsün (HPV) neden olduğu tekrarlayan verrüleri olan ve salisilik asit tedavisine cevap vermeyen 6 hastaya, akşamları yatmadan önce 5 gün boyunca siğillerine çay ağacı yağı uygulanmış ve beş gün sonra siğillerde iyileşme olduğu kaydedilmiştir (11).. Çay ağacı yağı oral alındığında toksik olabilir, literatürde zehirlenme vakaları mevcuttur, ancak hepsinin iyileşme ile sonuçlandığı bildirilmiştir. Cilt ile temasında alerjik reaksiyonlara neden olabilir.

2- Melisa Uçucu Yağı

 Lamiaceae familyasına ait, botanik adı Melissa officinalis L. olan bitkiden elde edilir. Melisa bitkisi kumlu ve çalılık alanlarda doğal olarak bulunur ve çok hızlı büyür. Bitkinin yaprakları ve çiçekli toprak üstü kısımları kullanılır. Buhar distilasyonu ile elde edilir. İçeriğinde geranial, neral, b-karyofilen, sitronellal vardır. Melisa uçucu yağı antiviral, antibakteriyel, antihistaminik, antienflamatuar, antiseptik, antispazmodik, antioksidan özellikler taşır. Melisa uçucu yağının antiviral aktivitesi uzun zamandan beri bilinmektedir. Özellikle HSV’ye etkili olduğu pek çok çalışma ile gösterilmiştir. Melisa uçucu yağının hem HSV-1 hem de HSV-2’ye karşı antiviral aktiviteye sahip olduğu belirtilmiş ve antiviral aktivitesi içerdiği tanenlere atfedilmiştir (12, 13). Antiviral etkinin virüslerin hücre içine penetre olduktan sonra değil de penetrasyondan önce olduğu belirlenmiştir. Melisa uçucu yağı ile yapılan başka bir çalışmada influenza virüsüne karşı (H9N2) etkili olduğu gösterilmiştir (14). Çalışmada melisa uçucu yağı ve influenzada kullanılan antiviral ilaç olan oseltamivirin in vitro antiviral aktivitesi ve bunların kuş gribi virüsü (AIV) alt tipi H9N2 üzerindeki sinerjistik etkileri değerlendirilmiş, melisa uçucu yağının influenza virüsü replikasyonunu baskıladığı bulunmuştur ( 15, 16) . Bunun yanında, melisa uçucu yağının antiviral ajan olan oseltamivir ile birlikte uygulandığında, oseltamivirin etkinliğini arttırdığı görülmüştür. Melisa uçucu yağının Herpes Simpleks Virüsünün bulaştırıcılığını azalttığı deneysel olarak gösterilmiştir. Melisa yağı gebelikte kullanımı önerilmez. Ciltte hassasiyet yapabilir.

3- Okaliptus Uçucu Yağı

 Myrtacea familyasına ait, botanik adı Eucalyptus globulus Labill. olan bitkiden elde edilir. Avustralya’ya özgü olan bir bitkidir ve yaklaşık 500 türü mevcuttur. Boyu 100 metreye ulaşabilir. Bazı türleri Yeni Gine ve Endonezya’da bulunur. Ağacın yaprakları ve dalları kullanılır. Buhar distilasyonu ile elde edilir. Okaliptüs uçucu yağının ana bileşenleri 1,8 sineol (ökaliptol), limonen, a-pinen, p-terpinen ve a-terpineol dür.. E.globulusun 1,8 sineol oranı diğer türlere göre daha yüksektir. Okaliptüs uçucu yağı, virüslere, bakterilere, mantarlara karşı antiviral, antimikrobiyal, antibakteriyel ve antifungal aktiviteye sahiptir. Bir çalışmada okaliptus ve çay ağacı uçucu yağlarının aerosol formlarının influenza virüsünü inhibe ettiği gösterilmiştir (17). Başka bir çalışma ile bu bulgu bergamot ve okaliptus uçucu yağları ile çalışılarak desteklenmiştir. Bergamot ve okaliptus uçucu yağlarının aerosol formlarının influenza virüsünü 10 dakika içinde inhibe ettiği gösterilmiştir . Okaliptus, tarçın, biberiye, portakal, karanfil uçucu yağlarından oluşan ticari bir formülasyonla yapılan çalışmada, formülasyonun influenzaya karşı etkili olduğu gösterilmiştir (18) Bu etkinin uçucu yağların viral protein biyosentezini inhibisyonu yoluyla gerçekleşebileceği bildirilmiştir. Bir çalışmada okaliptüs uçucu yağının adenovirüs ve kabakulak virüsü üzerinde önleyici etkileri gösterilmiştir. Aynı çalışmada okaliptus uçucu yağı Parainfluenza virüse de etkili bulunmuştur. Okaliptus, çay ağacı ve kekikten oluşan formülasyonla yapılan çalışmada, bu uçucu yağların Herpes Simplex Virüs (HSV)’ye karşı %96 inhibisyon gösterdiği bildirilmiştir (20). Çay ağacı ile okaliptusun birlikte değerlendirildiği başka bir çalışmada da HSV’ye etkili olduğu gösterilmiştir (10, 19).  Okaliptus türleri ile yapılan antiviral etkinin değerlendirildiği bir çalışmada, E. astringens uçucu yağının coxsackievirus B3 üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğu belirtilmiştir (21). Okaliptus uçucu yağını epilepsi ve yüksek tansiyon hastaları dikkatli kullanmalıdır. Yüksek dozda kullanımı baş ağrısı yapabilir. Homeopati remedileri ile birlikte kullanılmamalıdır. Çocuklarda 10 yaş altında kullanımı önerilmemektedir.

4- Nane Uçucu Yağı

Lamiaceae familyasına ait, botanik adı Mentha x piperita L. olan bitkiden elde edilir. Su nanesi Mentha aquatica ve bahçe nanesi (spearmint) Mentha spicata’ nın melezi olan bir bitkidir. Bitkinin yaprakları ve sapları kullanılır. Buhar distilasyonu ile elde edilir. Tıbbi Nane uçucu yağının bileşenleri arasında mentol, karvakrol, karvon, metil asetat, limonen ve menton bulunur. Farmakolojik etki, nane yağının birincil bileşeni olan mentolden kaynaklanır. Tıbbi Nane uçucu yağı antiviral, antimikrobiyal, antibakteriyel, antifungal, güçlü antioksidan ve antitümöral etkilere sahiptir (22, 23). Bir çalışmada nane uçucu yağının, asiklovire dirençli bir HSV-1 suşunun (HSV-1-ACVres), plak oluşumunu %99 oranında azalttığı gösterilmiştir (24). Aynı çalışmanın sonunda nane uçucu yağının cilde nüfuz etmesini sağlayan lipofilik yapısı dikkate alındığında, tekrarlayan herpes enfeksiyonunda virüsidal ajan olarak terapötik kullanımda değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Tıbbi nane uçucu yağının mikroemülsiyon tabanlı yeni topikal asiklovir formülünün geliştirilmesi ile ilgili yapılan çalışmada, % 2.5 konsantrasyonlu nane uçucu yağının asiklovirin cilde penetrasyonunu arttığı ve tek doz ile kayda değer bir etki görüldüğü bildirilmiştir (25). Bir başka çalışmada okaliptus ve tıbbi nane yağları kombinasyonu kullanılmış ve bu kombinasyonun Avian İnfluenza Virus (AIV) ve New Castle Virusa karşı etkili olduğu gösterilmiştir (26). Mentha piperita uçucu yağının kardiyak hastalıklarda, G6PDH enzim eksikliği olanlarda, epilepside oral olarak kullanımı kolestaz, gastroösefagial reflüde kullanımı kontrendikedir. Çocukların yüz bölgesine uygulanmamalıdır. Altı yaşından küçük çocuklar tolere edemeyebilir. Homeopatik remedi alanlarda kullanılmamalıdır. Yüksek dozda nörotoksiktir.

 5- lavanta Uçucu Yağı

Lamiaceae familyasına ait, botanik adı Lavandula angustifolia Mill. olan bitkiden elde edilir. Lavanta bitkisinin çoğunluğu Akdeniz bölgesinde yetişen 39 türü mevcuttur. Bitkinin taze çiçeklerinden buhar distilasyonu ile elde edilir. İçeriğinde en çok bulunan etken madde linalool ve linalil asetatdır. Diğer etken maddeler, b-karyofilen, geranil asetat, kafur, terpinen-4-ol, beta-osimen ve 1,8 sineol’dur. Yapılan çalışmalarda Lavanta angustifolia’nın genotipi, yetiştirme teknikleri, toplanma zamanı, distilasyon yöntemi, kurutma şekline göre içindeki etken maddeler farklı oranlarda bulunmuştur (27). Lavanta uçucu yağı, birçok bakteri türüne karşı antibakteriyeldir. Ayrıca antiviral, antifungal, antienflamatuar özellikler gösterir (28, 29, 30 ). Bir çalışmada lavanta uçucu yağının influenza (H1N1) virüsüne karşı in vitro %80 inhibisyon gösterdiği bildirilmiştir ( 31). Lavanta uçucu yağının buharına maruz bırakılan İnfluenza virüsünün 30 dakika sonra %85 oranında inhibe olduğu gösterilmiştir. Lavanta uçucu yağının HSV-1’e karşı etkili olduğu bildirilmiştir (32). Lavanta yağı cilde doğrudan uygulanabilen nadir uçucu yağlardan birisidir. Nadiren topikal uygulandığında alerjik dermatit yapabilir. Çocuklarda Lavanta yağının güvenli kabul edilmekle birlikte, güvenilirliği için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Gebelerde kullanımında fetüse etkileri bilinmediğinden ötürü dikkatli olunmalıdır.

6-Kekik Uçucu Yağı

Lamiaceae (Labiatae) familyasına ait, botanik adı Thymus vulgaris L. olan bitkiden elde edilir. Bitkinin taze veya kısmen kurutulmuş yapraklar ve çiçekleri kullanılır. Su / buhar distilasyonu ile elde edilir. Farklı kemotipleri bulunmaktadır. Kemotiplerine göre içerikleri değişkenlik gösterir. İçeriğinde kemotipine göre timol , karvakrol, linalool, limonen, p-simen bulunur. Kekik yağı ve birincil aktif bileşeni karvakrol antimikrobiyal etkinliğe sahiptir (33, 34). Farklı kekik uçucu yağlarında tanımlanan ana bileşikler, karakteristik koku, antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteden sorumlu olan karvakrol ve timoldür; ancak içerikleri türe, hasat mevsimine ve coğrafi kaynaklara göre değişebilir. Kekik uçucu yağının HSV-2’ye karşı etkili olduğu bazı çalışmalarda gösterilmiştir (35). Çalışmada anason, hyssop (çördük), kekik, papatya, zencefil ve sandal ağacı uçucu yağları ile yapılan çalışmada HSV-2’nin plak oluşumunun %90 azalttığı gözlemlenmiştir (36). Bununla birlikte uçucu yağlar, HSV-2 ile enfeksiyondan önce veya adsorpsiyon süresinden sonra hücrelere eklendiğinde hiçbir inhibitör etki gözlenmemiş. Bu sonuçlara göre, bu uçucu yağların HSV-2’ yi adsorpsiyondan önce muhtemelen viral zarf ile etkileşime girerek inhibe ettiği düşünülmektedir. Kekik uçucu yağının tarçın, bergamot, okaliptus, limon çimeni (lemongrass) yağları ile birlikte influenzaya karşı etkisinin değerlendirildiği bir çalışmada kekik uçucu yağının, influenza virüsüne karşı %100 inhibitör etki gösterdiği bildirilmiştir.  Yakın zamanda yapılan bir çalışmada da kekik ve tarçın, bergamot, limon otu ve lavanta içeren ticari uçucu yağların influenza tip A’ya (H1N1) karşı in vitro antiviral etkisini değerlendirilmiş, kekik uçucu yağının sıvı fazda influenzaya karşı %100 inhibisyon gösterdiği, buhar fazında 30 dakikalık maruziyetten sonra ise %70 inhibisyon gösterildiği bildirilmiştir. Kekik ve karanfil uçucu yağlarının adenovirüs tip 3, poliovirüs ve coxsackievirus B1 virüsüne karşı güçlü antiviral aktivite sergilediği gösterilmiştir. Kekik uçucu yağı kan pıhtılaşmasını inhibe edebilir. Gebelikte ve yüksek tansiyon durumunda kullanılması önerilmez.

  7-Bergamot Uçucu Yağı

Rutaceae familyasına ait, botanik adı: Citrus bergamia Risso & Poit. olan bitkiden elde edilir. Meyvenin kabukları kullanılır. Soğuk ekspresyon yoluyla elde edilir. İçindeki etken maddeler limonen, linalil asetat, linalool, terpinen, pinendir. Bergamot uçucu yağı antiviral, antibakteriyel, antifungal, antiproliferatif, antienflamatuar, antinosiseptif, anksiyolitik etkilere sahiptir. Bir çalışmada bergamot ve okaliptüs uçucu yağlarının aerosol formlarının influenza virusu 10 dakika içinde inhibe ettiği gösterilmiştir. Bir başka in vitro çalışmada bergamot uçucu yağının %0,3 konsantrasyonda İnfluenza A’yı ( H inhibe ettiği gösterilmiştir. Bir başka çalışmada bergamot, kekik, tarçın, limon otu ve lavanta uçucu yağlarını içeren ticari bir formulasyonun İnfluenza tip A›ya (H1N1) karşı in vitro antiviral etkisi değerlendirilmiş, bergamot uçucu yağının sıvı fazda influenzaya karşı %100 inhibisyonu gösterdiği, buhar fazında 30 dakikalık maruziyetten sonra ise %95 oranında inhibisyon gösterildiği bildirilmiştir. Bergamot uçucu yağı karanlık bir ortamda ve buzdolabında saklanmalıdır. Fototoksiktir. Cilde sürüldükten sonra 24 saat boyunca güneşe çıkılmamalıdır. Altı yaşın altındaki çocuklar için kullanımı güvenilir değildir.

8- Biberiye Uçucu Yağı

 Lamiaceae (Labiatae) familyasına ait, botanik adı Rosmarinus officinalis L. olan bitkiden elde edilir. Kokulu, iğne şeklinde yaprakları ile çok yıllık yaprak dökmeyen bir bitkidir. Bitkinin çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Buhar distilasyonu yöntemi ile elde edilir. İçeriğinde 1,8-sineol, borneol, kafur, a-Pinen, limonen bulunur. Biberiye uçucu yağı antibakteriyel , antiviral, antifungal, antioksidan, antiseptik özellikler taşır. Bir çalışmada biberiye uçucu yağının HİV üzerinde antiviral etkisi olduğu gösterilmiştir. Baska bir çalışmada HSV üzerinde etkili olduğu belirtilmiştir. Okaliptus, tarçın, biberiye uçucu yağları içeren ticari bir formülasyonla yapılan çalışmada, formülün influenzaya karşı etkili olduğu gösterilmiştir. Biberiye uçucu yağı, epileptik nöbeti tetikleyebileceği için epilepside kullanımı kontrendikedir. Tansiyon yüksekliği ve gebelik durumunda kullanımı önerilmez.

9-Karanfil Uçucu Yağı

Myrtaceae familyasına ait, botanik adı Syzygium aromaticum (L.) olan bitkiden elde edilir. Kökleri (stem) kullanılır. Buhar distilasyonu ile elde edilir. İçeriğinde ağırlıklı olarak öjenol vardır (%84). Karyofilen ve öjenol asetat diğer bileşenlerdir. Karanfil uçucu yağı antibakteriyel, antiviral, antifungal, antioksidan, antienflamatuar ve antiseptik özellikler 126 Bütüncül Tıbba Genel Bakış gösterir. Bakteri, maya ve küf mantarlarının çoğalmasını inhibe ettiği bildirilmiştir. Karanfil uçucu yağında bulunan öjenol güçlü antimikrobiyal aktiviteden sorumludur. Yapılan bazı çalışmalarda karanfil uçucu yağında bulunan öjenolün, fare modelinde herpes simpleks virüsün neden olduğu keratitin büyümesini geciktirdiği HSV 1 ve 2’yi viral replikasyonunu önleyerek doğrudan inaktive ettiği gösterilmiştir. Başka bir çalışmada karanfil, okaliptüs, tarçın, biberiye uçucu yağları içeren bir formülasyonla yapılan çalışmada, formülün influenza A virüsüne karşı etkili olduğu gösterilmiştir. Karanfil uçucu yağı antikoagülandır, platelet agregasyonunu inhibe eder. Bu özelliği ile antikoagülan ilaçlarla etkileşime girer. Ayrıca MAO-A inhibisyonu yapar. Psikiyatri ilaçlarından MAOI ve SSRI grubu ilaçlarla etkileşir. Embriyotoksiktir. Oral alımda zehirlenme vakaları bildirilmiştir. Doğrudan burna çekerek solunmamalıdır. Doğrudan cilde sürülmemelidir.

 10-Defne Uçucu Yağı

 Lauraceae familyasına ait, botanik adı Laurus nobilis L., olan bitkiden elde edilir. Laurus nobilis, güney Akdeniz bölgesine özgüdür ve çoğunlukla süs bitkisi ve tıbbi bitki olarak Avrupa ve ABD’de yetiştirilmektedir. Bitki birçok ülkede halk ilaçları olarak kullanılmaktadır. Kurutulmuş yaprakları kullanılır. Su distilasyonu ile elde edilir. İçeriğinde 1,8-sineol, a-Pinen, Linalool, sabinen bulunur. Defne uçucu yağı ile ilgili yurdumuzdan yapılan bir çalışmada Ertürk ve ark. Laurus mobilis’in Autographa Californica Nuclear Polyhedrosis Virus (ACNPV) üzerine antiviral etki gösterdiğini tespit etmişlerdir. Bir çalışmada defne uçucu yağının meyvesinden elde edilen uçucu yağın SARS-CoV’ye karşı antiviral aktiviteye sahip olduklarını IC50 değerlerinin 120 mg/ ml, selektivite indekslerinin (SI;TC50/ IC50) =4.2. olduğunu, aynı yağın HSV-1 üzerine antiviral etkisinin ise daha fazla ve IC50 değerinin 60 mg / ml olduğunu göstermişlerdir. Defne uçucu yağı içerdiği metilöjenoldan dolayı potansiyel olarak karsinojeniktir. İçeriğindeki 1,8 sineol küçük çocuklarda bronkospazm yapabilir. Ciltte hassasiyet yapabilir.

 

 



PEDİATRİDE AROMATERAPİ KULLANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR


PEDİATRİDE AROMATERAPİ KULLANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR

Prematürelerde uçucu yağ kesinlikle kullanılmaz.
Bebeklerde ilk 6 ay hidrolatlar kullanılır. 
 Lavanta ve papatya dışında uçucu yağ kullanılmaz.
Uçucu yağlar doğrudan cilde sürülmez. Bir taşıyıcı yağ ile seyreltilerek kullanılır.
*Bu oran genelde %1 in altında olmalıdır.

Çocuklarda 2 yaşa kadar Lavanta, papatya,mandarin uçucu yağları güvenlidir.

Akgünlük, portakal, ıtır, palmaroza, çay ağacı 2 yaşından sonra, 
Biberiye, nioli, misk adaçayı, servi, petitgrain 6 yaşından sonra ,
Bergamot, limon, tıbbi nane, ökaliptus, sedir 9 yaşından sonra,  güvenle kullanılabilir.

Küçük çocuklarda, özellikle 1,8-sineol (ökaliptol), mentol, thujon, kafur içeren yağların kullanımında dikkatli olmalıdır.  ( epileptojenik!! ) 

Bu nedenle çocuklarda biberiye, okaliptus, ravintsara, nioli, tıbbi nane, camphor, defne, adaçayı, lavandin 5 yaşından  önce kullanılmaz. 


bebeklerde uyku ihtiyacı

 YD  :16- 18 saat

1- 3 ay: 15 -17 saat

3 -18 ay: 13-15 saat

18- 24 ay: 11- 13 saat

AROMATERAPİ













 Aromaterapinin Uygulanma Yolları 

Dr. Nevin Kurt

Aromaterapide kullanılan uçucu yağlar esas olarak 4 yolla uygulanır: inhalasyon, masaj,  kompres ve banyo yöntemi. 

1-İnhalasyon: Uçucu yağların buharlaşabilme özelliğinden dolayı, aromaterapi uygu lamaları genellikle solunum yoluyla yapılmaktadır. Uçucu yağların inhalasyon yoluyla  kullanımı solunum yollarında antiseptik ve bronkospazmolitik etkileri nedeniyle de  tercih edilen bir yöntemdir. 

a) Buğu: Kaynar suyun içine eklenen uçucu yağ su buharı ile sürüklenir, nefes alırken  buharının solunması ile solunum yollarına ulaşır. Örnek: Tıbbi nane, okaliptus uçucu  yağları 

b) Uçucu yağın tek ya da kombine olarak kıyafet, yastık üzerine damlatılması ya da  sabit bir yağ ile karıştırılarak boyuna, göğse sürülmesi ile uçucu yağın inhale edilmesi.

c) Vaporizatörler: Bunlar çoğunlukla uçucu yağları taşıyan, elektrikle çalışan difüzör  ya da küçük bir mumla ısıtılan seramik çaydanlıklardır. Vaporizatörler uçucu yağlarda  bulunan aromatik kokuyu ortama yayarak, ortamda dezenfeksiyon sağlar ve kişinin  ruhsal ve zihinsel olarak rahatlamasına yardım eder. 


2-Masaj: Masaj uygulaması ile sabit bir yağ ile karıştırılıp cilde sürülen uçucu yağlar  cilt tarafından daha iyi emilir. Bu uygulama yöntemi ile sinirsel olarak rahatlama, kan  ve lenfatik dolaşımın artması, kaslarda gevşeme ve ağrının azaltılması amaçlanır. 


3-Kompres: Soğuk ya da sıcak olarak uygulanır. Sıcak kompres daha çok kas ağrısı,  romatizma, artrit ve abse tedavisi için uygundur. Soğuk kompres ise baş ağrısı, burkul ma ve şişmelerde kullanılır. 


4-Banyo: “Balneoterapi’’ ya da “Fito Balneoterapi” denilen banyo terapisi, ruhsal iyilik  halinin sağlanması, stres, uykusuzluk, romatizmal hastalıklarda, dermatolojik hastalık larda, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolları hastalıklarında kullanılır. Evde uygula nabilen basit bir uygulamadır. Bir küvet sıcak suya uçucu yağların birinden en fazla 20  damla damlatılarak ve fazla 2 uçucu yağ karışımı kullanılarak hazırlanır. Uçucu yağlar  suda çözünmezler, sıcak suyun yüzeyinde ince bir tabaka oluştururlar ve ısı ile buharla şarak ciltten emilirler. Banyo süresi 10 dakikayı aşmamalıdır. Solunum ve cilt yoluyla  uygulanan aromaterapötik etkenlerin vücuttan atılımı solunum, ter ve idrar yoluyla  olmaktadır. Gargaralar ve ağız çalkalama suları: Ağız içinde aft, jinjivit gibi durumlarda  

gargara ve ağız çalkalama sularında kullanılır. Çocuklar için uygun değildir. 


Topikal uygulamalar: Uçucu yağların krem, losyon, şampuan ve jeller içinde kulla nımı ile sağlanır (1,9).

Aromatik Yağların Güvenli Kullanımı 

Uçucu yağlar genellikle güvenli kabul olarak kabul edilmektedir.Bazıları gıda katkı  maddeleri olarak onaylanmıştır ve ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından genel  olarak güvenli olarak tanınan kategoride yer almaktadır. En yaygın görülen yan etkiler,  göz, mukoza ve cilt tahrişidir ve özellikle aldehit ve fenol içeren yağların kullanımı ile  görülmektedir. Uçucu yağların çocuklardan uzak bir yerde ve ağzı sıkıca kapalı olarak  muhafaza edilmesi gerekir. Göz ve mukozaya temas ettirilmemelidir. İritasyona sebep  olabileceğinden sabit bir yağ ile karıştırılmadan, doğrudan cilt üzerine uygulanmazlar.  Lavanta, nioli ve çay ağacı uçucu yağları cilde doğrudan uygulanabilen yağlardır. An cak alerjik reaksiyon gelişebilme durumuna karşı dikkatli olunmalıdır. Uçucu yağlar,  dahilen kullanılmazlar. Sadece haricen kullanımları bulunmaktadır. Dahili olarak kul 

lanılan ve literatür çalışmaları bulunan Lavandula angustifolia ve 1,8 sineol içeren  preparatlar standardize formda ve barsakta çözünen kapsül şeklinde uygulanır. 

Uçucu Yağlar Yanıcıdır 

Citrus türleri sıkma yöntemi ile elde edildiğinde fotosensitif oldukları için cilde sürü lüp güneşe çıkılmamalıdır. Uçucu yağların gebelikte, bebeklerde ve çocuklarda, alerji,  epilepsi ve hipertansiyon gibi kronik hastalık durumlarında, sürekli kullanılan bir ilaç  varlığında, psikiyatrik tedavi görülüyorsa ve homeopatik tedavi uygulanma durumunda,  kullanımından önce uzman bir hekimden görüş alınmalıdır (1,9).  

Aromatik Yağların Saklanma Koşulları 

Uçucu yağlar mutlak surette çocukların ulaşamayacağı, kapalı ortamdae ağzı sıkıca ka patılarak saklanmalıdır. İçerdiği etken madde yüksek konsantrasyonda olduğu için ze hirlenme olabilir. Literatürde 3.5 cc okaliptus yağı içimi sonrası ölüm vakası mevcuttur. Uçucu yağların koyu renkli şişelerde saklanması gereklidir. Işık ile çabuk oksiklenirler  

ve etkileri azalır. Kullanım için hazırlanmış yağlar, ışık almayan ve serin bir ortamda  muhafaza edilmelidir. Buzdolabında 3-6 ay kadar saklanabilir. Uçucu yağın renginin  kahverengiye dönüşmesi oksitlendiğinin bulgusudur. Citrus türü yağlar üç ay, diğer  yağlar altı ay içinde tüketilmelidir. Literatürde uçucu yağların bekledikçe içindeki uçu 

cu yağ oranın azaldığını bildiren çalışmalar mevcuttur (1,10). 

Kaynaklar 

1. Cambaz Kurt, N , Çankaya, İ . Aromaterapi Uygulamaları ve Uçucu Yağlar . Mersin Üniversi tesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi ,2021,, 11 (2) , 230-241 . 2. Farrar AJ, Farrar FC. Clinical Aromatherapy. Nurs Clin North Am. 2020 Dec;55(4):489-504

3. Buckle J. Aromatherapy. In: Dossey BM, Keegan L (Sixth Edition.), Holistic Nursing A  Handbook for Practice. Burlington:Jones & Bartlett Learning. 2013; 563-81 4. Bilgiç, Ş, Hemşirelikte Holistik Bir Uygulama; Aromaterapi, Namık Kemal Tıp Dergisi,  2017;135-7.



kaynak:
BÜTÜNCÜL TIBBA  GENEL BAKIŞ
BİLİMSEL VERİLER IŞIĞINDA AROMATERAPİ 
Editörler 
Prof. Dr. Abdurrahim KOÇYİĞİT 
Uzm. Dr. Nevin CAMBAZ KURT 
Uzm. Ecz. Güzide Zehra DİŞLİ YAZAR 

@ BÜTÜNCÜL TIBBA GENEL BAKIŞ 

BİLİMSEL VERİLER IŞIĞINDA AROMATERAPİ 

2023 İstanbul ; SELEN YAYINCILIK


Bütüncül Tıbba Genel Bakış 


 Aromaterapiye Giriş 

Dr. Nevin KURT, Prof. Dr. Müjgan ÇALIŞKAN EVREN 

Aromaterapinin Tanımı 

Aromaterapi, uçucu yağların kendisinin veya ana etken maddesini taşıyan bitkisel drog ların kullanılmasıyla, kişinin fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilik halinin sağlanmasını des tekleyen bir tedavi yöntemidir (1). Fitoterapinin bir alt dalıdır. Aromaterapi binlerce  yıldır kullanılmaktadır. Hipokrat, aromatik banyoların ve kokulu masajın sağlık için  önemli olduğunu vurgulamış ve aromaterapiyi önermiştir (2). Aslında yüzyıllardır ge leneksel halk tıbbında birçok uçucu yağ kullanılmaktadır. Bitkilerdeki uçucu yağlar  bitkinin hücreler arası alanında, özelleşmiş hücrelerinde ve rezervuarlarında bulunur.  Aslında bitkinin immün sistemini oluşturmaktadırlar. Bu yağlar bitkiden buharlaşır ve  bitkiyi ısı değişikliği gibi çevresel tehditlere karşı savunmada ve böcek, viral ve bak teriyel etkenlere karşı bitkiyi korumada etkili olurlar. Arılar için de tozlaşma aracıdır. 

İsimlendirme 

Aromaterapide kullandığımız bitkilerin isimleri ve kemotipleri vardır. Örnek: Lavandula angustifolia (Lavandula cinsi, angustifolia türü ifade etmektedir). Kemotip: Aynı bitkide ağırlıklı olan moleküle verilen isimdir. Bu bitkinin bulunduğu  iklime, toprak yapısına, büyüme şartlarına ve bitkinin toplanma zamanına göre değişir. Örnek: Thymus vulgaris ct timol, içeriğinde yüksek oranda Timol bulunur. Antiseptik  özellik ön plandadır, cildi tahriş edici özelliktedir. Thymus vulgaris ct Linalool, içeri ğinde yüksek oranda Linalool bulunur. Cildi tahris edici özellik daha azdır. 

Aromaterapinin Tarihçesi 

Aromaterapinin tarihçesi oldukça eskilere dayanmaktadır. Aromaterapinin, arkeolojik  çalışmalarda bulunan distilasyon aletleri, uçucu yağ ve diğer aromatik bitkilerin kulla nımına dayanarak 5000 yıllık geçmişe sahip olduğunu söylemek mümkündür. Aromate rapinin ilk olarak eski Mısır uygarlığında mumya yapımı için kullanıldığı bilinmektedir.  Aynı çağlarda, eski Çin uygarlığında da kullanıldığı görülmektedir. Eski Roma ve Yunan  medeniyetlerinde de aristokrat kesimin aromaterapiyi kullandığı bilinmektedir. Aro materapi güzellik amaçlı ilk olarak eski Yunan medeniyetlerinde kullanılmıştır. Roma  döneminde ise aromaterapi, banyo sonrası masaj şeklinde kullanılmıştır (1,3). Büyük  Türk tıp bilgini İbni Sina’nın da tedavide aromaterapiden faydalandığı bilinmektedir  (2). Günümüzde modern aromaterapinin kurucusu Fransız kimyager Dr. René- Maurice  

1

Bütüncül Tıbba Genel Bakış 

Gattefossé kabul edilmektedir. Literatürde bildirildiğine göre, 1936 yılında parfümeri  için uçeucu yağlar ile yaptığı ilk çalışmalarında Gattefosse’nin laboratuvarda bir da mıtma işlemi sırasında elinin yanması sonucu ağrı hissetmiş ve daha sonra yanıktan  etkilenen bölgeye lavanta yağı içeren kavanozun dökülmesi sonucu ağrısının geçtiği nin fark etmiştir. Gattefosse yanık elinin kısa sürede iyileştiğini görmüş ve bu sonuç  onu aromaterapiye ilgi duymaya yöneltmiştir. Bu konuda yaptığı çalışmalarda aromatik  yağların güçlü antiseptik, iyileştirici, hızlı hücre yenileyici etkilerinin olduğunu belirle miştir (3,4). Daha sonraki yıllarda aslında bir cerrah olan Fransız doktor Dr. Jean Valnet  İkinci Dünya Savaşında yaralı askerleri tedavi etmek için aromaterapiyi kullanmıştır.  Aromaterapiyi güzellik ve kozmetik alanında ilk kullanan kişi ise Avusturyalı bir gü zellik uzmanı ve biyokimyacı olan Marguerite Maury’dir. Maury 1950 yıllarında uçucu  yağların masaj ile kullanılması düşüncesini uygulamış; daha sonra İngiltere, Fransa ve  İsviçre’de aromaterapi kliniklerini kurmuştur (1). İlginç bir ayrıntı olarak, aromatera pinin gücünün keşfedildiği bu ilk dönemler aynı zamanda antibiyotiklerin ilk bulunuş  zamanlarına denk gelmektedir (3).  

Ancak farmasötik ilaçların gelişmesiyle birlikte zamanla aromaterapinin popülarite si azalmıştır. Tarihi kayıtlara göre aromaterapide kullanılan uçucu yağlar 14. yüzyılda  salgınlar sırasında kullanılmıştır (1). Aromaterapi 16. ve 17. yüzyıllarda da Avrupa’da  değer görmekte olan bir tedavi yöntemi idi. Bilim adamlarının araştırmaları sonucun da 18. ve 19. yüzyıllarda tıbbi bitkilerin laboratuvar ortamında aktif bileşenleri elde  edilmiştir. Günümüzde aromaterapiye olan ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Aromaterapi,  Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) büyüyen bir pazar durumunu almıştır. Elde ki verilere göre pazar payı 2012’de 31 milyon dolarla oldukça büyüyen bir pazardır.  ABD’de 2020 yılında aromaterapi pazarının 1,2 milyar ABD Doları olduğu tahmin  edilmektedir. Fitoterapötik ürünlerin bugün küresel pazardaki değeri yaklaşık 62 milyar  ABD dolarıdır ve 2050 yılına kadar bu değerin 5 trilyon ABD dolarına kadar çıkacağı  öngörülmektedir (2). 

Aromaterapinin Uygulama Alanları 

Aromaterapi, tamamlayıcı ve bütüncül tıpta önemli bir konuma sahiptir. Aromaterapi nin medikal, estetik, psikiyatrik ve holistik (beden ve ruh bütünlüğü) olmak üzere dört  temel uygulama alanı bulunmaktadır. Aromaterapi fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilik hali  için pek çok durumda kullanılmaktadır. Aromaterapide kullanılan uçucu yağlar, an timikrobiyal, antiviral, antifungal, antienflamatuar etkileri ile bakteriyel, viral, fungal  enfeksiyonlarda ve ağrılı durumlarda; dermatolojide yanık yara iyileşmesinde ve akne  vulgaris, alopesi, egzematöz ve psöriatik bazı cilt hastalıklarda; psikiyatride anksiyete,  dikkat ve konsantrasyon artışı, depresyon, uykusuzluk gibi bazı ruhsal rahatsızlıklarda  kullanılmaktadır (5). Aromaterapide kullanılan uçucu yağlar serbest radikal temizleme  kapasitesine sahip oldukları için, beyin disfonksiyonu, kanser, kalp hastalığı ve bağışık lık sistemi zayıflığı gibi bazı hastalıkların önlenmesinde etkili olabileceği öngörülmek-

Bütüncül Tıbba Genel Bakış 

tedir. Bahsi geçen bu hastalıkların, serbest radikallerin neden olduğu hücresel hasardan  kaynaklandığı düşünülmektedir (5,6).  


kaynak: 

BİLİMSEL VERİLER IŞIĞINDA AROMATERAPİ 
Editörler 
Prof. Dr. Abdurrahim KOÇYİĞİT 
Uzm. Dr. Nevin CAMBAZ KURT 
Uzm. Ecz. Güzide Zehra DİŞLİ YAZAR 


ANTİVİRAL UÇUCU YAĞLAR

   ANTİVİRAL UÇUCU YAĞLAR Aromaterapide kullanılan uçucu yağların, antimikrobiyal, antiviral, antifungal, antienflamatuar etkileri nedeni il...