8 Haziran 2019 Cumartesi

SENKOP

Senkop, postural tonus kaybıyla giden ve kendiliğinden düzelen ani, kısa, geçici bilinç kaybıdır. Bu tablo, adolesan dönem başta olmak üzere tüm yaş gruplarında görülebilmekte ve çocukların %15-50’sinin adolesan dönemi bitmeden senkop geçirdiği bildirilmektedir.

 Çocukluk çağındaki senkopun en sık nedeni vazovagal senkop olup, acile senkop nedeniyle başvuran çocukların yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Tipik klinik tabloyu senkopu uyaran bir faktör ve prodrom bulguları oluşturur. Ayağa kalkma, korku, stres (fiziksel veya emosyonel), kan alınması, kan görme, heyecan, ağrı ve hatta bazı refleks uyaranlar (çiğneme, idrar yapma, saç tarama) tetiği çeken faktörler olarak bilinmektedir.
Senkop sırasında hastalar hemen daima ayaktadır ve bulantı, terleme, solukluk, fenalık hissi, görsel değişiklikler (görme keskinliğinde azalma, çift görme) gibi prodromal semptomlar bulunur. Patogenezinde, emosyonel faktörlere bağlı olarak artan katekolaminler sorumlu tutulmaktadır. Kalbin aşırı kasılması ve kalpteki mekanoreseptörlerin uyarılmasıyla paradoks refleks oluşarak sempatik sistem inhibe, parasempatik sistem ise aktive olmaktadır. Böylece periferik vasküler direnç azalmasıyla hipotansiyon, bradikardi ve senkop gelişir.
Senkop genellikle çok kısa (20- 30 saniye) sürer. Atağın bitmesi ile bilinç hemen açılır. Ancak bulantı, solukluk, terleme gibi bulgular devam edebilir.
Tanı; tetikleyici faktörler ve prodromal bulguların öyküde varlığı, tipik klinik bulgular ve diğer nedenlerin dışlanması ile konur. Şüphe halinde “Tilt” testi tanıda yardımcıdır. Atakların büyük bölümü kendiliğinden son bulduğundan prognozu iyidir.
Vazovagal senkop sırasında hastanın sırt üstü yatar pozisyonda iken ayaklarının yukarı kaldırılması ile beyne giden kan akımı arttırılmaya çalışılır. Tekrarlayan vazovagal senkop ataklarını engellemek için aşağıdaki öneriler sunulur:
  Sıvı alımını arttırmak (yaklaşık 30-50 ml/kg/gün)
 Tuzlu yiyecekler (kraker…)
 Kafeinli ürünlerden uzak durma
Ayakta uzun süre kalınacaksa venöz göllenmeyi önlemek için bazı hareketler yardımcı olabilir; eğilip dizleri tutmak, ekstremite kaslarını kasma, parmak uçlarında yükselme, kollarını katlama, bacaklarını çarprazlama...

Hipoglisemi:
Hipoglisemik çocukta sıklıkla önce güçsüzlük, açlık hissi, terleme gözlenir. Kan şekeri düştükçe taşikardi, ajitasyon, tremor, konfüzyon ve bilinç kaybı gelişir.

KARDİYAK SENKOP:
 Çocuklarda daha nadir olmasına karşın ani ölüm riski nedeniyle mutlaka dışlanmalıdır. Aritmiler veya yapısal kalp anomalilerine bağlı senkoplar olarak iki grupta ele alınırlar. Her iki gruptada serebral perfüzyonu korumak için yeterli kardiyak atım sağlanamamaktadır. Bu sisteme ait senkoplar egzersiz sonrasında gelişen çarpıntı, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi bulgularla birlikte görülebilir. Ancak hiçbir belirti vermeden ani olarak gelişebileceği de unutulmamalıdır.


Senkopu başlatan veya uyaran faktörleri tanımlayabilmek için; çocuğun senkop öncesi ve başlangıcındaki pozisyonu, aktivitesi, postural değişikliği ve yüksek sesle uyarılma, egzersiz, ağrı, emosyonel stres, hiperventilasyon varlığı sorgulanır.
• Senkopun tarif edilmesi; senkop başlamadan hemen önce ve sırasındaki çocuğun ifade ettiği bulgular ve olayı görenlerin tanımları not edilir. Özellikle çarpıntı, göğüs ağrısı, anormal motor aktivite, başlangıçta oturmaya çalışma, prodromal bazı bulgular (baş dönme, bulantı, terleme, güçsüzlük, görsel değişiklikler…) araştırılır.

Senkopun değerlendirilmesinde standart olarak tüm hastalara elektrokardiyogram (EKG) uygulanmalıdır. EKG, gerek bazı yapısal kalp hastalıkları gerekse ritm ve ileti bozuklukları hakkında bilgi verir. Ekokardiyogram kalp hastalıklarının tanısında kullanılan uygulaması kolay, noninvazif bir tetkik olup, pratikte rutin olarak senkopun değerlendirilmesinde kullanılmaktadır.

 Laboratuvar tetkikleri içinde hemen atak sonrasında kan şekeri tetkiki, anemi için hematokrit tayini, menarş gören kızlar için gebelik tetkiki, toksikolojik inceleme kliniğe göre öncelikli tetkiklerdir. Elektrolitleri içeren rutin biokimyasal tetkik, tam kan sayımı, tiroid fonksiyon testleri gibi geniş çalışma istenmekle birlikte olaydan sonraki asemptomatik dönemde nadiren yardımcı olurlar.


noroloji.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Anafilaksiye Genel Bir Bakış

  Anafilaksiye Genel Bir Bakış Dr.NevinKURT   Anafilaksi u Alerjinin, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen en ciddi klinik tablosud...